Kazansa bile vermezler mi?

Bazı sandıklarda yeniden sayımlar devam ederken Sayın Ekrem İmamoğlu’nun kendisini başkan ilan ederek Anıtkabir’deki defteri “başkan” sıfatı ile imzalaması ile Sayın Binali Yıldırım’ın seçim gecesi, daha sandıkların tamamının açılmasını beklemeden kendisini “kazanan“ ilan etmesinin haricinde, iki partinin temsilcileri arasında kaotik ya da aşırı hamasi sayılacak bir üslubun olmadığını söyleyebiliriz. Günün sonunda meşruiyetini kimsenin inkar edemeyeceği bir seçim sonrası süreci yaşanıyor.

Seçim sürecinde ve sonrasında devam eden söylemler bir çok kez farkında olmadan gerçeklikle olan bağlarımızı koparabiliyor. Devlete bağlı ve iktidara yakın medyanın “demokrasi kültürü” adına sergilediği zafiyetler bugünkü konumuz değil. Söz konusu mecraların kendileri ile sahici bir yüzleşme yapmalarının zamanının geldiğini hatırlatarak esas konumuza geçelim.

Dikkat çekmek istediğim husus, daha çok medya kuruluşlarının değil de bireylerin tavrı. Sosyal medyanın ne denli genel kanaati yansıttığı sorunundan bağımsız olarak, seçim sürecinde bu mecrada sıkça dile getirilen bir hissiyatı (sapma, yanılgı demek daha doğru olur) dile getirmek istiyorum. Özellikle toplumun muhalif kitlesinde “İmamoğlu kazansa bile ona başkanlığı verirler mi?” endişesinin oluşturduğu hissiyat...

***

Toplumun endişelenen kesimi haklı olabilir mi? Bu gerçek olabilir mi? Ben bu algının gerçek olmadığını bilakis zihinsel ve algısal zafiyet olduğunu düşünüyorum.

“Kazansa bile vermezler ki” düşüncesi seçmenin sadece kendisine değil, tercih ettiği partiye, ülkesine, devletine, hükümetine yaptığı bir haksızlıktır.

Böyle bir opsiyonun ifade edilmesi ya da zihinlerde bir alternatif olarak yer bulması, akıl dışı bir ihtimalin bilinçsizce beslenmesinden başka bir anlam taşımaz.

“Seçilse bile vermezler ki” düşüncesi ki, bu düşüncenin en az muhalefet partileri kadar iktidar partisinde de az çok sağduyulu hiç kimse tarafından kabul görmeyeceği ortadadır, siyasi bir ihtimal değil, psikolojik bir sapmadır. Bir öğrencinin, “soruları doğru cevaplasam bile öğretmenler bana iyi not vermez ki”, bir yolcunun “biletini alsam bile beni seyahat edeceğim uçağa/otobüse almazlar ki”, hatta bir hastanın “tedavi koşullarını yere getirsem bile doktorlar iyileşmeme izin vermez ki” demesi ne kadar gerçekdışı ise “seçilse bile vermezler ki” söylemi de o kadar gerçekdışıdır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Gerçekleşmesi imkansıza yakın, olağan üstü bir durum arz edecek olayın, sanki çok yüksek bir ihtimalle gerçekleşecekmiş gibi ifade edilmesi bir realiteyi değil, bunu düşünenlerin psikolojik zafiyetini gösterir.

Hem seçim sonucuyla ilgili olarak hem de yukarıda vermeye çalıştığım örnekler, en kötü kabul edilebilecek bir sonuçla neticelense bile, nesnel olarak yanlışlığın çok net ve açık bir biçimde ortaya çıkabileceği ve bu haksızlığı yapanların hem hukuken hem de ahlaken kayıp edeceği örneklerdir. Bunu bir motivasyon ya da ikna argümanı olarak söylemiyorum ama ne kadar eleştirirsek eleştirelim, demokrasi, adalet gibi alanlarda çok iyi imtihanlar verilmemiş olsa da, bu ülke insanlarının kolektif ahlak ve hukuk ortalaması “bariz haksızlıkları normalmiş gibi kabul etmenin” çok üstündedir.

***

Türkiye yaşaması gereken siyasi bir tartışmayı, tartışmayı kendi lehine ahlaksızca manipüle etmek isteyen kişilere rağmen sağduyulu bir şekilde sürdürüyor. Tercih edilen siyasi taraftan bağımsız olarak, sürece yapılacak en büyük katkı öncelikle zihinlerimizin kirlenmesine müsaade etmemektir. Bu siyasi rekabeti günün sonunda ahlaki olarak doğru tarafta olanlar kazanacaktır. Aslında başkanın kim olacağından bağımsız olarak iki galibi olabilecek bir tartışma bu. Tarafların zihinlerinde var olan, mücadelenin illa bir galibi olur gibi bir ön kabul, süreci tam olarak kavramamızı engelliyor. Zaten demokrasinin sadece bir kazananı olduğunu düşünmek de konuyu tam olarak kavrayamamak demektir.

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum