Mamdani’nin seçimi

Neo-liberal politikaların küresel ve ulusal gelir eşitsizliklerine, güvenlik sorunlarına, göç tehditlerine çözüm üretememesi ve müesses nizamın içinden çıktığı toplumların endişelerine merhem olamaması aşırı sağın yükselişini getirdi.

Sol ve merkez sağ partilerin kendi “ideal” çerçevelerinin ve alışkanlıklarının esiri olması hem tabanları ile hem de toplumun kalanı ile bağlarının kopmasına yol açtı. İngiltere’de muhafazakâr partinin 2010’da başlayan iktidarı 2024’te böyle bitti. Bugün İngiltere’nin en köklü ve düne kadar iktidar olan partisinin dördüncü sırada çıktığı kamuoyu araştırmaları var. Bu kadar hızlı ve sert bir düşüş sadece bir partinin icraat performansı ile açıklanamayacak kadar derin bir çöküşten besleniyor. Yerine gelen İşçi Partisinin şimdilik en büyük avantajı ise aşırı sağ Reform Partisi gelmesin diye aldığı destek.

Almanya’da ve Fransa’da bir süre öncesine kadar yüzüne bakılmayan aşırı sağ partiler güçlü demokrasilerin en büyük derdi haline gelmiş durumda.

ABD’de Demokratların toplumdaki gelir adaletsizlikleri ve küresel gelişmeler karşısındaki acizliği, yeni aktör/söylem üretememesi, derin demokrat partinin kontrolünden çıkamaması Hillary Clinton ve Biden/Harris tecrübelerinde kendilerine pahalıya patladı. Üstelik Amerika’daki kriz sadece demokrat partinin değil ülkenin büyük ekonomik ve askeri gücü nedeniyle dünyanın da baş etmesi gereken bir sorun. Bugün dünyanın her köşesindeki liderlerin ve sıradan insanların nur topu gibi bir “Amerika Sorunu” var.

New York’ta Zohran Mamdani yerine başka bir demokrat seçilse idi ki şehrin dokusu nedeniyle böyle bir ihtimal her zaman güçlü idi, bu süreçte değişen bir şey olmayacaktı. Karşısındaki duvara büyük hızla ilerleyen sistemin çarpma şiddetini ve zamanını tahmin etmeye çalışmaktan başka yapacak bir şey yoktu.

New York’taki seçim sonuçlarında değişim arzusu, eskiden kurtulmak, şehre dışardan bakanların anlamasının çok mümkün olmadığı pahalı ve verimsiz ulaşım sistemi, sıradan insanın yaşamının imkansızlaştıran geçim şartları, her iki kesimin de siyasi elitlerinin kendi izole dünyalarından çıkamaması, Mamdani’nin yaşı itibarıyla muadillerine göre çok daha sosyal medyaya hâkim ve zamanının ruhuna uygun olması gibi onlarca sebep sayılabilir.

Dolayısıyla Mamdani’nin seçilmesi mevcut akışı tümüyle değiştirmiş değil. Oluşturduğu etki ortada olsa da ABD sisteminde kalıcı ve güçlü bir etki yaratabilmesi için ise her şeyden önce yönetim başarısı gerekiyor. Bunu yaparken de hem New York’un yerleşik sistemiyle hem Trump ile hem de demokrat partinin eskileriyle mücadele edecek.

Müslüman ve demokratik sosyalist kimliği ile Mamdani’nin seçimini ABD’de yükselen bir dalga olarak okumak yanlış. En azından bugün itibarıyla tek bir kişi ve belediye ile sınırlı bir süreçten bahsediyoruz. Ama nasıl ki her ülkenin en büyük şehrinin siyasi ruhunun bütün ülkeyi etkileme potansiyeli varsa aynısı ABD için de geçerli. Burada önemli olan özellikle aktör ve söylem üretemeyen Demokrat Parti elitlerinin çıkaracakları dersler.

Mamdani’nin zaferini İslam’ın, Müslümanların zaferi ya da yükselişi kadar okumak ise her halde en temel sapmalardan biri olarak görülebilir. Bunun olabilmesi için Mamdani’nin savunduğu politikaları Müslüman bir ülkede rahatlıkla dillendirebiliyor olması ya da söylemlerinin ideolojik omurgasını İslami düşünce tarzının dokumuş olması gerek. Ancak böyle olmasa da Mamdani’nin Müslüman kimliğini saklamaması, aksine savunması, Filistin konusunda New York gibi bir şehirde kolay cesaret edilemeyecek bir tutumu sahiplenmesi dini kimliği ile tutarlı bir söylem geliştirmesine de imkân sağladı.

New York’taki seçim sonuçlarından Türkiye için pratik sonuçlar çıkarmak ise kolay değil. Çoğulculuğun bir avantaj ya da güç değil tehdit olduğu algısı ile ilerleyen, söylemde demokrat bir kurgunun sahiplenildiği ancak pratikte değerlerin araçsallaştırıldığı, her kesimin iktidara gelebilmek için mecbur olduğu kadar demokratikleşebildiği bir ortama Mamdani’nin seçilmesi ne söyler kestirmek zor.

Suriyelileri geri göndermek ya da yabancı düşmanlığı, iktidar dışında siyasetin ve büyük oranda toplumun asgari müştereği. İktidar ise kendisini tehdit edebilecek her görüşü demokratik bir itiraz değil varoluşsal tehdit olarak kodluyor. Kendisi gibi olmayana şans verme pratiğinin yerleşmesi için önce daha temel önyargıların, siyasi bariyerlerin aşılması gerekiyor.

YORUMLAR (9)
9 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.