Kendimizi yoklayalım: Ne kadar fanatiğiz?

Fanatizm, genel olarak, toplumsal barışa ve bireysel akla zararlı bir tutum olarak kabul edilir.

Fanatik tipler, toplumlar için büyük bir rahatsızlık kaynağıdır.

Onların marazi hallerini tespit etmek çok kolaydır.

Çünkü fanatiklerin ortak özellikleri bazı temel psikolojik ve davranışsal eğilimlerinde görülür.

Fanatikler, bir fikir, kişi, cemaat, din, spor takımı veya ideolojiye neredeyse koşulsuz bir bağlılık gösterirler.

Rasyonel düşünme kapasitelerini ciddi ölçüde sınırlayabilen çok yoğun ve anormal bir bağlılıktır bu.

Dünyayı keskin çizgilerle ikiye bölerler: doğru taraf olan “bizler” ve yanlış, düşman, tehlikeli, şeytani taraf olan “onlar”.

Bu çok basit, sadece siyah ve beyaza indirgenmiş varlık algısı, içlerindeki empatiyi yok eder.

Eleştiriye, hatta inandıkları anlatıdan hafifçe farklılaşan fikirlere bile karşı tüm kapılarını sıkı sıkıya kapamışlardır.

İnandıkları şey sorgulandığında doğrudan savunmaya geçer, hatta saldırganlaşabilirler.

İnandıklarının yanlışlığını açıkça gösteren kanıtlar bile onları ikna etmez.

Zaten o kanıtları görmemek için sürekli kafalarını başka yönlere çevirirler.

Eğer yanlış yolda olduklarını ortaya koyan delilleri göz ardı edemiyorlarsa onların düşmanların propagandası, algı operasyonu, yalanı, manipülasyonu olduğunu düşünürler.

Deliller bazen inkâr edilemeyecek kadar açıktır; devletlerin resmi istatistikleri, uluslararası kurumların raporları, hatta kendi gruplarının, cemaatlerinin, partilerinin açıklamaları...

Bu durumda, fanatikler bu kaynakları itibarsızlaştırmaya çalışırlar.

Kafalarındaki anlatıya uymayan bilgilerin geldiği kaynaklara, satılmış, hain, kripto, ajan yahut düşmanların sızdığına, o yüzden de onların şahitliklerine itibar edilemeyeceğine inanırlar.

Artık fanatikçe bağlı oldukları odağın kötülüklerini, yanlışlarını inkâr etme imkanı kalmayınca o kötülükleri “normalleştirmeye”, “meşrulaştırmaya” çalışırlar.

İçinde bulunulan şartlarda yapılanların normal olduğunu savunurlar. Büyük tehditler karşısında yapılanların mecburiyetten yapıldığını, bir olağanüstü halin yaşandığını, istisnai zamanlarda istisnai tedbirlere başvurmanın kaçınılmaz olduğunu, hukukun yahut ahlaki kuralların böyle zamanlarda askıya alınabileceğini söylerler.

Bazı fanatikler, bu evrelerin sonunda saldırgan ve yıkıcı bir tutuma evrilir. Bu, artık “masayı dağıtma”, toplumsal sözleşmelere uymayı reddetme, bir manada “namus şişesini yere çalma” evresidir. Fanatikçe bağlı oldukları yapı, ideoloji ya da lider “her ne yaparsa yapsın”, hangi ahlaki, hukuki, dini, insani, vicdani sınırları aşarsa aşsın onu savunacaklarını, asla sorgulamayacaklarını, takibi asla bırakmayacaklarını, onun yolunda ölüme bile gideceklerini söylerler.

Fanatiklik, bireyin ve toplumun düşünme sağlığını zedeleyen, yayılma eğiliminde bir düşünme biçimidir.

İnsanlar genellikle başkalarının fanatikliğini kolaylıkla fark eder ama kendi körlüklerini, bağnazlıklarını, fanatikliklerini fark edemezler!

Hemen her insan kendisinin her görüşü açık fikirlilikle ince ince ölçüp tartan, mantık çerçevesinde hareket eden, iyiye iyi, kötüye kötü demesini bilen biri olduğunu düşünür.

Bu kendini aldatma haline düşmemek için ara ara şu tür soruları kendimize sorup cevaplamamız gerekir:

  • Liderimin, ideolojimin, inancımın kusurlu ya da hatalı olma ihtimalini ara ara değerlendiriyor muyum?
  • Oy verdiğim lidere muhalif olanların bazı hususlarda haklı olabileceklerini düşünebilir miyim?
  • İnandıklarıma benim gibi inanmayan insanların hepsinin “satılmış”, “hain”, “ahmak” veya “ajan” olduğunu mu düşünüyorum?
  • Başka dinden, ırktan, mezhepten, ideolojiden olanları “etkisiz hale” getirilmesi gereken "düşmanlar" olarak mı görüyorum?
  • En son ne zaman “eskiden farklı düşünürdüm ama yanılmışım, peşine düştüğüm fikirler yanlışmış, doğruyu görünce görüşümü değiştirdim” dedim.
  • Liderim, grubum ihlal ederse “ben artık sizinle yol yürümem” diyeceğim kırmızı çizgilerim var mı?

Bu sorulara dürüstçe cevap verebilirsek, belki kalplerimizi sinsice saran kör bağlılıklardan yakamızı kurtarma yönünde bir adım atabiliriz.

YORUMLAR (17)
17 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.