2019, Aleviler ve talepleri
Alevilerin hak ve talepleri neydi ve bugün bu talepler ne durumda?
Aslında Türkiye’de gerçek manada alttan gelmeyen her talep gibi Alevilerin talepleri de siyasi ortama ve konjonktüre göre gündeme bir geliyor bir düşüyor.
Talepleri yerine getirmesi gerekenlerin neden yap(a)madıkları üzerine çok da fazla söze gerek yok. Aleviler –içinde ideolojik körlük yaşayanlar- kabullen(e)mese de Cumhuriyetin başından beri devlet Alevileri de, Aleviliği de tanıma ve haklarını verme gibi bir tavır içinde hiç olmadı.
AK Parti’nin de bunu değiştir(e)memesine çok şaşmamalı.
Çevreden gelip iktidar olan AK Parti’nin zamanla devletin kökleşmiş reflekslerine uzak kalacağını sanmak maalesef hepimizin yanılgısı oldu.
Hepimiz gördük ki; AK Parti içinde olup da demokrasinin gerçekte ne olduğunu bilenler dahi (AİHM’den çıkan kararlara rağmen) demokratik değerlere sahip çıkmak yerine –bizlerin bilmediği derin- meçhul gerçeklerden bahisle, bu taleplerin neden gerçekleşemeyeceğini izaha çalışıyorlardı.
Eminim bu yazıyı okuyanların da bir kısmı daha baştan bu kritik günlerde bu da nereden çıktı tepkisini verecekler. Tipik Türkiye halleri yani.
***
Devletin ve de AK Pati’nin durumu belli de, Alevilerin, Alevilikle ilgili talepleri ne durumda ona da bakmakta fayda var.
Aleviler başlangıçta çok doğru bir şekilde en azından talepler noktasında birleşti ancak sonrası işler biraz karıştı ve taleplerin takibi daha çok şahsi gayretlere kaldı.
Örneğin muhafazakâr kesim seçmeli dersler ile dini ders sayısını artırmaya çalışırken Alevilerin Alevilik dersi verilmesi için görünen bir gayreti olmadı.
Ve daha sakıncalısı Alevi STK’larının büyük çoğunluğu Alevilerin sorunlarını çözecek taleplerde ısrarcı olmak yerine siyasi bir aktör gibi davranmayı tercih etti. Bu da, zaten yeterli motivasyona sahip olmayan hükümetin de işi ağırdan almasına yol açtı.
“Aleviler bize oy vermez! Bırakalım öyle kalsın!”
Alevilere karşı olan ön yargı ve 2002’den beri süren kesintisiz iktidara rağmen ülkenin sürekli seçimler ve referandumlardan geçmesi, bu süreçlerde yaşanan derin davalar da hükümetin sorunu çözme niyeti varsa da bu niyetin ortaya konmasını engelledi. Gezi olayları da zaten son nokta oldu.
Burada sadece AK Parti’yi suçlamamak gerek, çünkü devlet olarak zaten bizim sorun çözme becerimiz yok denecek kadar az. En küçük sektede hemen eski reflekslere sarılma gibi bir hastalığımız var.
İşin esasına baktığımızda ise gördüğümüz gerçek; ülkemizde gerçek manada Alevilerde dahil –çok az kişi hariç- kimsenin demokrasi, temel hak ve özgürlük talebinin olmamasıdır.
Herkesin demokratlığı muhalefette iken oluyor.
***
Büyük umutlarla şişirilen yeni sistem de daha baştan bizi büyük sorunlarla baş başa bıraktı. Öyle ki Erdoğan da AK Parti de durumdan memnun değil.
Yeni sistem herkesi koalisyonlara mecbur etmiş durumda.
Bu noktada gerek Alevilerin ve gerekse her türlü hak talebinde bulunanların ikili üçlü koalisyonları zorlaması gerektiği çok açık.
Yeni sistem partilerin eski önemini kaybettirmiş durumda, bu nedenle oluşan iklimden herkesin faydalanması gerekiyor.
Geçen haftada belirttiğim gibi yeni süreci en iyi tahlil eden ise Bahçeli ve MHP’si. Bahçeli büyük bir ustalıkla daha seçim yapılmadan koalisyonun ortaklarından biri oldu ve parti mensupları için gerekli şartları sağlamayı başardı.
Acı ama gerçek; Türkiye’de siyaset çoğunlukla yandaşlara makam, mevki, ihale vb. işlerin sağlanması için yapılıyor. Bu durumda da herkes mevzisini koruma derdinde. CHP’nin bir türlü iktidar adayı olamamasında da “küçük ama benim olsun” mantığı yatıyor. CHP elitleri küçük dünyalarında aldıkları paydan memnun oldukları için olsa gerek gerçek bir değişimden hep kaçıyorlar.
***
Son tahlilde Alevi STK ve temsilcilerine önerim 2019 öncesi elleri açık oynamak yerine biraz ketum olmaları. Gerçekten Alevilerin birtakım hak ve taleplerinin gerçekleşmesini istiyorlarsa hangi tarafta olacaklarına karar vermeden önce demokratik pazarlık güçlerini kullanmaları gerekiyor.
Bırakın sizin ikna olmanız yerine birileri sizi ikna etsin…
Kim bilir belki de böyle bir yol –eğer gerçekten isteniyorsa- taleplerinin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.
Çünkü seçim zaferi 50+1’den geçiyor!