Esfel-i safilin ve kötülüğün sıradanlığı

İnsan, yaradılışı gereği iyi ile kötü arasında gidip gelir. Çoğu kez yaptıkları nefsi tarafından kendisine doğru, güzel ve haklı gösterildiği için de kalben mutmaindir.

Gerçek bir mümin ise daima ‘havf ve reca’ (korku-ümit) arasındadır. Çünkü insan eşref-i mahlûkat, ‘Alâ’yi illiyyîn’ (yücelerin yücesi) olabileceği gibi ‘esfel-i safilin’(aşağıların aşağısı) de olabilir.

Eskiler, insanı iki sınıfa ayırırdı; avam ve havas.

Avam bayağı, sıradan vasıflı insan kalabalıklarını ifade eder, şeriat (hukuk) bunlar içindir. Şeriat sınırları çizer, aşırılıkları törpüler ve ortak bir norm üretir. Bu nedenle ‘şeriatın kestiği parmak acımaz.’ Hukuk, asgari huzur için gereklidir yoksa ne fakir zenginin zulmünden ne de zengin fakirin gözü karalığından emin olabilirdi.

İnsan, “esfel-i safilin” üzere her türlü kötülüğü yapma potansiyeline fazlasıyla sahip. Tarih buna nasıl şahit ise günümüzdeki yaşananlar da buna delildir.

Başkalarını yargılarken gösterdiğimiz rahatlık ve cesareti kendimize, toplumumuza ve geçmişimize gösteremiyoruz. Ali Şeriati’nin meşhur “İnsan’ın Dört Zindanı” çözümlemesindeki gibi çoğu kez kendi zindanlarımızda boğuluyor, hakikat ve tahkiki iman için emek harcamak yerine taklidî iman mertebesinin yılmaz ve sert bekçileri oluyoruz.

***

‘Akletmez misiniz?’ hitabının hilafına Şam ehli gibi akıl ve idrakimizi birilerinin emrine verip, hem dünyaya hem de cennete talip oluyoruz. Militan dindarlık (mezhepçilik) ile militan partizanlık arasındaki ince çizgiyi fark edemiyoruz.

Makam, şöhret, para o denli cezbedici ki ilkeler çoğu kez suya yazılan yazıya dönüşüyor. Kimi Ömer bin Sad gibi makam için akrabalık hakkından ve Resulullah sevgisinden geçerken kimisi de Kûfe Ehli gibi bugün de basit bir müdürlük-müdür yardımcılığı için sendikasını, inandığı değerleri terk edip, dünyalığı için bir başkasına yönelebiliyor.

İnsanın düşüşünün bir sınırı yok ve kötülüğün ulaşabileceği seviyenin farkında bile değiliz. Her şeyi din û devlet kisvesi altında pazarlayanların gölgesinde kendimizi mutmain hissediyoruz. Yaşananları çoğu kez ya kavramaktan aciziz ya da umursamıyoruz. Hakkın açıkça ortada olmasını istiyoruz, açıkça ortadayken bile şaşırıp kalabileceğimizi unutarak.

Hâlbuki kötülük çoğu kez ince bir zehir gibi damarlarda dolaşıyor ve bizzat bizim ellerimizle hayat buluyor.

***

Nazi savaş suçlusu SS Subayı A. Eichmann, yargılanması sırasında en ufak bir pişmanlık belirtisi göstermeyerek izleyenleri dehşete düşürürken; yargılamaları izleyen gazeteci H. Arendt Eichmann’ı kötülüğün sıradanlığının vücut bulmuş hali olarak nitelendirmişti. Yine Arendt, kitabında kötülüğün sadece zalim ruhlu insanlar tarafından yapılan bir fiil olmadığını, şartları sağlandığında ve yeterli motivasyonla sıradan insanların da korkunç zulümleri soğukkanlılıkla yapabilecek potansiyele sahip olduklarını söylüyor. Tarih bunun delilleri ile dolu.

Sosyal psikoloji ile ilgilenenler S. Milgram ve P. Zimbardo gibi isimlerin insan doğası üzerine yaptıkları deneyleri duymuştur. Bu deneyler bize insanın vahşilikte sınır tanımayacağını göstermesi açısından oldukça bilgi verici ve bir o kadar da korkutucu.*

***

Otoriteye ve emre itaat, sorgulayan zihni yok ederken, şahsi sorumluluğu da berhava ediyor. Ne demişti Dersim Harekâtına katılan H. Ö. “Harbe gideceğiz dediler. Harbe gidiyoruz, ne için gidiyoruz? Adam vurmaya. Ne kadar adam vurduk biliyor musun? Adam kalmadı, öldü Dersim’de. Çok öldü. Ölenin sayısını mı bileceğim? Ne üzüntü duyam ölenlerden dolayı. Öldürmeye gidiyoruz, üzüntü mü duyacağız?”

Ve maalesef bugün pek çok konudaki ruh halimiz durduğumuz zeminler farklıda olsa H. Ö. İle aynı.

*Bu konuda Cemal Tunçdemir’in “Sıradan insan, otoritenin emrinde işkenceci bir zalime nasıl dönüşüyor?” http://amerikabulteni.com/2014/12/18/siradan-insan-otoritenin-emrinde-iskenceci-bir-zalime-nasil-donusuyor/ yazısını okumanızı tavsiye ederim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.