Adli yılda yargı bağımsızlığı zayıf kaldı

Bu sene adli yıl Yargıtay’ın yeni binasında açıldı. Dileyelim de bundan sonra Yargıtay, Cumhurbaşkanlığı mekânında adli yıl töreni yapmaz, kendi binasında yapar. Bizde de 2016 yılına kadar böyleydi. 2016-2020 törenleri Beştepe’de yapıldı.

Yargıtay’ın eski binası yetersizdi denilebilir. Adli yıl törenleri Anayasa Mahkemesi salonunda yapılmalıydı, Beştepe’ye gidildi.

Halbuki hukukta, yargının bağımsız ve adil olması yetmez, bunu göstermesi gerekir! (AİHM, Campell & Fell/İngiltere, 28 Haziran 1984)

Merhum Cevdet Paşa, bu kuralı 1860’larda kaleme aldığı Tezakir’de vurgulayarak yazmıştı.

Yeni Yargıtay binasını fotoğraflarından çok beğendim. Yüksek yargıda olması gereken “mehabet”e uygun bir bina… Hayırlı olsun.

Ama bağımsız “icra-i adalet” yapılabilir mi?

YARGIYA BASKI

Parti lideri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ulusa sesleniş” türünden bir konuşma yapmasını anlamak mümkün: Türkiye’de yargı bağımsızlığı, yargının siyasallaşması diye bir sorun yok!

Halbuki Türkiye’de yargının en önemli sorunlarından biri siyasi müdahalelerdir.

Fakat Anayasa Mahkemesi dışında, artık yüksek yargı sözcüleri kuvvetler ayrıLIğı konusunda gereken vurguyu ve talebi ortaya koymuyorlar.

Yargıtay Başkanı Sayın Mehmet Akarca konuşmasında yargıya siyasi baskı konusuna, hakim teminatı eksikliğine hiç değinmedi, “sosyal medya”nın yargıya baskısını en önemli sorun gibi anlattı.

Üstelik, iktidar sosyal medyayı ‘düzenlemek’ için kanun hazırlığı içindeyken!

Elbette yargı siyasi güç gibi medyaya, sosyal medyaya, tüm baskılara karşı bağımsız olmalıdır.

Fakat yargıçlar sosyal medyadan mı, Cumhurbaşkanının yargı işlemleri hakkındaki sert, kararlı, vurgu konuşmalarından mı etkilenir?

Hakim ve savcıların özlük hakları konusunda tam yetkili HSK üyelerin ezici çoğunluğunu Cumhurbaşkanı ile partisi belirliyor bu sistemde.

BAĞIMSIZLIĞIN TEMİNATI

Cumhurbaşkanı’nın soruşturmalar konusundaki beyanları üzerine veya siyaseten hassas davalarda, hoşa gitmeyen kararlar veren yargıçların bir gecede başka vilayetlere atandığını veya başka dosyalarla görevlendirildiğini biliyoruz.

Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu, Osman Kavala davalarında HSK’nın hakimleri değiştirmesi, örneklerden sadece bir kaçı…

Hakim ve savcılara “coğrafi teminat” tanınsa, bu siyasi operasyonlar mümkün olmayacak…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Gül, iki yıl önce “Yargı Reform Stratejisi” törenindeki konuşmalarında hakim ve savcılara “coğrafi teminat” getirileceğini söylemişlerdi. (5 Mayıs 2019)

İki yıl geçti ortaya bir şey yok!

Yargıtay başkanlarının bu teminatı ısrarla talep etmeleri gerekemez mi?

Önceki Başkan İsmail Rüştü Cirit Erdoğan ve Gül’ün sözlerini “olumlu bir adım” diye niteledi. (2 Eylül 2019) Bununla yetindi.

Akarca tek kelime etmedi, “henüz” diyelim.

KUVVETLER AYRILIĞI

Sayın Akarca, hukuk çevrelerinde öncelikle “kuvvetler ayrılığı”nın vurgulanmasını bile eleştiriyor. Geçen seneki konuşmasında alıyorum:

Sadece kuvvetler ayrılığı üzerinde durulmaktadır. Hukukçu akademisyenlerimiz arasında kuvvetlerin işbirliğini vurgulayanların, sistematize edilmesini önerenleri sayısı oldukça azdır. Halbuki uygulamaya dönük konularda kuvvetler arasında açık ve güçlü bir işbirliği iyi işleyen bir hukuk sistemi için özellikle gereklidir.”

Evet, yargı bağımsızlığının kökleştiği sistemlerde, kuvvetlerin “ahengi, uyumu, işbirliği” kavramları teorik olarak ifade edilmektedir. Bizim anayasamızda da vardır.

Mesela Fransa, yargıdan gelen isteklere uygun olarak 2008’de anayasa değişikliği ile bütün politikacıları HSK’dan çıkardı…

İşte “işbirliği”nin demokratik örneği!

Bizde ise bizzat Sayın Cirit ve Sayın Akarca, Yargıtay’a yapılan savcı ve tetkik hakimi atamalarında Yargıtay’ın görüşünü alma kuralının 2014 yılında kaldırılmış olmasını haklı olarak eleştiriyorlar:

Yargıtay’a savcı ve tetkik hakimi atamalarında Yargıtay’ın görüşü alınırdı; 2014’te kanun değiştirildi, Yargıtay’ın görüşü alınmıyor!.. Bu, yüksek mahkeme olmanın doğasına aykırıdır.”

Elbette aykırıdır ama bizde Yürütme, yani kendini güçlü hisseden bütün iktidarlarda yargıyı araçsallaştırma eğitimi güçlüdür. CB sisteminde zirve yaptı bu. (Venedik Komisyonu Raporu, Op. No. 875/2017)

İşte bu köklü sorun sebebiyledir ki, Türkiye’de adaleti savunmanın ön şartı, “kuvvetler ayrılığını” savunmak ve gerçekleştirmektir.

YORUMLAR (101)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
101 Yorum