Kurallar yerine kişisel ilişkiler

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin yabancı yatırımcılara söyledikleri, iktidarın yönetim tarzı ve genelde siyasi kültürümüz açısından son derece değerli bir veridir. Sayın Nebati’nin Türkiye’de yatırım yapmaları için güven vermek istediği yabancı yatırımcılara söyledikleri şöyle:

“Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız. En sevmediğim konu da şu; yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir. Hep beraber kavga edelim, bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz. Cumhurbaşkanlığı sisteminde hızlı adımlar atıyoruz…”

Sayın Bakan Türkiye’deki kuralları, kurumları, izlenen iktisat politikasının rasyonellerini anlatarak yatırımcıya güven ve kâr perspektifi vermek yerine, “Türk misafirperverliğinden”, en yetkili yerlere “hemen ulaşma” kolaylığından, hatta yatırımcı isterse “mevzuatı değiştirmek”ten bahsediyor, tek yetkilinin Cumhurbaşkanı olduğunu da “arkamızda cumhurbaşkanımız var, rahat olun” diyerek ifade ediyor.

KAYIRMA KÜLTÜRÜ

Bu ifadelerin kültür sosyolojisindeki karşılığı “kurallar ve kurumlar” yerine “şahsi ilişkilerin” ön palanda olduğu bir yönetim anlayışıdır.

Günlük hayatımızda da devletle bir işimiz olduğunda “bir adamını bulmak” yahut "bizden bir yetkili” ya da “dayı, akraba, hemşeri” aramak yoluyla yani “özel ilişkiler”le işimizi yapmak şeklinde ortaya çıkan bir kültür…

Düşünelim: Sayın Nebati’nin dürüstçe tanımadığı ilişkiler düzeninde, “bizden” olanlar mı “yukarıya” daha kolay ulaşır yoksa teknik kalitesi, liyakati yüksek olanlar mı?

Nebati’nin kendisinin de mesela MÜSİAD’a ve TÜSİAD’a davranışı farklıdır, MÜSİAD hakkında övgüleriyle ortaya koymuştu bunu.

28 Şubat’ta ise durum tersineydi.

Görüyorsunuz, kurallar ve kurumlar yerine bizde “ilişkiler”in önemini…

Diyelim, yerli yahut yabancı A firması yukarıya “kolayca ulaştı”, işini çözdü… Bunu duyan “bizden” bir firma yine yukarıya ulaşarak o işi bozup kendisi alamaz mı?..

Hele de Kamu İhale Kanunu 190 defa değiştirilmiş ve “istisnalar” kaide haline getirilerek oluşan ‘istediğine ihale verme düzeni’nde kurallar, çok defa “ilişkiler”in kılıfı olarak kalmaya mahkumdur.

ATAERKİL İLİŞKİLER

Akrabalık, hemşerilik ve aşiret ilişkilerinden tutun da ideolojik ve siyasi “bizden” kayırmasına kadar bir destek-nimet mekanizması…

Bu kültüre ataerkil (patriarkal) deniliyor. Siyasi yönetim söz konusu olduğunda tarihteki durumlar için “patrimonyal”, günümüzde devam eden davranış kalıpları için “neo patrimonyal” deniliyor.

Patron-mülk karması bir ilişkiler ve nimetler hiyerarşisi.

Halbuki modern hukuk kuralların üstünlüğü ve kurallar karşısında eşitliği gerektirir… Modern ekonomi ise kurallı piyasa ekonomisi ve rasyonalite gerektirir.

Prof. Yekta Saraç’ın editörlüğünde yeni yayınlanan “Sosyal Bilimler Ansiklopedisi”inde (TÜBİTAK) “patrimonyalizm” maddesine baktım. Gül Kurtoğlu Eşkişar yazmış, kısa bir madde. Özellikle patrimonyalizmin çağımızda “iyi yönetişimi destekleyen kurumlaşmaya ve hukuk devletinin oluşumuna olumsuz etkilerine” belirtmesi önemlidir. (Cilt 3, s. 263-267)

Hukuk devletin gelişmini engellediği gibi, yolsuzluklara, nepotizme geniş bir yol açıyor.

Gerçekten, yetkililere “kolay ulayanlar” mı, yoksa kanunla belirlenmiş objektif ölçülere göre liyakati olanlar mı?..

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ?

Böyle bir yapı, yatırımcı için güven veremez. Çünkü bir yatırımcı için, öbür yatırımcıların güvendiği “mevzuat”, bir gecede kararnameyle değiştirilebilir...

Yabancı bir firmanın Türkiye’de iş yapmak için “kişisel ilişkiler”in bu kadar etkili olduğunu Bakan ağzından işitmesi maalesef büsbütün güven sarsılması yaratır.

Aksine Türkiye’de tarafsız uygulanacağından emin olunan ve evrensel normlara uygun kanunlara ve kurulların bağımsızlığına güven duyulması lazım.

Bir de uygulanan ekonomi politikalarının “benim tercihim” diye değil, yine evrensel iş ve iktisat kurallarına göre oluştuğuna inanması lazım.

Ama maalesef cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Cumhurbaşkanına “denetimsiz ve dengesiz” yetkiler verilmesi, kurumların “bizden” haline getirilmesi, ihale kanununun keyfiliğe uygun hale getirilmesi, Sayıştay denetimlerinin kısıtlanması yatırımcıdaki kuşkuyu büsbütün artırıyor…

Ve yatırım gelmiyor işte.

Onun içindir ki on yıldır “hukuk ekmektir” diye yazıyorum. Partimonyal etkilerden, kayırma ve ayırımcılıktan arınmış modern hukuk devleti… “İlişkiler” yerine “kurallı” piyasa ekonomisi…

YORUMLAR (267)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
267 Yorum