Yine Yahudi faşizmi

Daha önce de ‘Yahudi faşizmi’ diye yazmıştım, yine yazıyorum. Artan zulüm bu kavramı teyit ediyor.

Faşizmin en büyük kurbanı olan Yahudiler, Hitler gibi “karşı konulamaz güç” sahibi haline gelince Gazze’de Filistinli sivillere, kadın ve çocuklara Hitler gibi davranıyorlar.

Hamas’ın İsrail’le yönelttiği 7 Ekim saldırısını “terör” olarak niteleyen ünlü oyuncu Angelina Jolie, yeni açıklamasında Gazze’deki durumu şöyle anlatıyor:

“Gazze’de gidecek hiçbir yeri olmayan, yiyecek ve suya erişimi olmayan, tahliye imkanı olmayan ve hatta sığınmak için sınırı geçme gibi temel bir insan hakkı olmayan sivil halkın bombalanması sırasında kaybedilen masum hayatları haklı gösteremez…”

İsrail faşizmi, “yarısı çocuk 2 milyondan fazla insana” bomba yağdırmakla kalmıyor, Angelina’nın dediği gibi:

“Yakıt ve su yardımının reddedilmesi, toplu olarak bir halkı cezalandırıyor.”

NAZİ USULLERİ

Hitler Polonyalıların direnişini kırmak için, SS’lere “her türlü acıma duygusunun bırakılmasını” emretmiş, halkı direnişe yöneltebilecek herkesin öldürülmesini istemişti. Bu konuda William Shirer’ın “Nazi İmparatorluğu” adlı kitabını önemle tavsiye ederim. (Cilt II, s. 979 vd.)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, sonradan inkâr etse de “orduda tüm kuralları kaldırdım. Savaşırken askeri olarak hiçbir şeyden sorumlu olmayacaklar. Askeri mahkeme yok” diye konuştu. (10 Ekim)

Amerika, hem Hamas’a barış imkânı vermeyerek şiddet metotlarından başka seçenek bırakmadığı için, hem İsrail faşizminin hiçbir insani ve hukuki kayıt koymadan desteklediği için baş sorumludur. Clinton’ın, Carter’ın hatta bir ölçüde Obama’nın koltuğunda oturan Biden’in Beyaz Saray sözcüsü John Kirby, “ateşkes Hamas’a yarar” diyerek kan akmasını teşvik etmekle kalmadı, şu utanç verici açıklamayı yaptı:

“Bu bir savaş. Bu bir çarpışma. Bu kanlı, çirkin ve giderek de karmaşık bir hale gelecek ve siviller zarar görmeye devam edecek.” (25 Ekim)

İsrail faşizmine katliam desteğidir bu.

İNSAN HAKLARI?

Birçok kimse “Batılı insan hakları yalan” diye konuşuyor. Evet, İsrail ve suç ortakları için yalan… Ama Amerika’da ve İsrail’de Netanyahu’yu protesto eden Yahudiler için insan hakları kavramı gerçektir.

İspanya Sosyal Haklar Bakanı Ione Belarra ve hükümeti için gerçektir… Fransız hükümeti Filistin lehine gösteriyi yasaklamıştı. Bunu “insan hakları”na aykırı bularak iptal eden Fransız yargısı için de gerçek…

Listeyi uzatmıyorum.

BM Genel Sekreteri Guterres’in sözleri insan hakları kitabında altın harflerle yerini almıştır:

“Hamas saldırılarının durduk yere ortaya çıkmadığının da bilincinde olmalıyız. Filistin halkı 56 yıldır boğucu bir işgale maruz tutuluyor. Topraklarının adım adım yerleşim yerleri tarafından ele geçirilmesine ve şiddete tanık oluyor. Ekonomileri yıkılmış, insanlar yerlerinden edilmiş ve evleri yerle bir edilmiş durumda. Siyasi çözüme olan inançları yok olmaya başladı.” (25 Ekim)

HAMAS VE TERÖR

Bu noktada “Hamas”ın önemi açık… Sivilleri, eğlenen gençleri hedef alan eylemleri, Batı’daki IŞİD imajıyla, İslamofobi hastalığıyla birleştirilerek sunuluyor. Netanyahu’nun bütün çabası bu.

Netanyahu, iktidarı korumak ve yarın yargılanmaktan sakınmak için bakın ne diyor:

“İsrail medyası beni zayıf göstermekle Hizbullah’ın savaş açmasını tetikliyor.” (Haarets, 30 Ekim)
İsrail halkında korkuyu ve “düşman” saplantısını körüklemeye çalışıyor. Ona, bu fırsatı Hamas da vermemeli, saldırısında sivilleri sakınmalıydı.

Filistin davasını savunurken Hamas’ı da savunmak, hele de övmek Hamas’ı terör örgütü görenleri ikna etmeyeceği gibi ılımlı birçok çevrelere ulaşmayı da zorlaştırır. Yanlıştır.

Hakan Fidan, bazı ülkelerin de PKK ve FETÖ’yü terör örgütü olarak tanımadığını hatırlatarak şöyle konuşmuştu:

“Filistin devletinin bir parçası olan, devlet sisteminde bir siyasal parti olan Hamas’ı da terör örgütü olarak tanımadığımızı söyledik. Ama bu bizim insanların, sivillerin öldürülmesini kabul ettiğimiz manasına gelmiyor, tam tersine en başından itibaren kınadığımızı da söyledik.”

Bu doğru diplomatik dildir. Kimse de yadırgamadı.

ÖNCE TÜRKİYE

Erdoğan niye Netanyahu’ ile tokalaşıp onu davet etmiş, kendisi de niye İsrail’e gitmeyi düşünmüştü? Başta enerji jeopolitiği olmak üzere Türkiye’nin milli menfaatleri için elbette…

Haması övmesi ise bu menfaatlerimizi en azından belirsiz bir geleceğe erteletti.

Hamas’ın elbette haklı ve “Filistin devleti içinde” meşru bir yeri var ama sivillere yönelik eylem, kim yaparsa yapsın terördür.

Netice, “rasyonel zemin”den çıkmak oy getirse bile Türkiye’nin milli menfaatleri için olumsuz sonuçlar doğuruyor. Önce Türkiye.

YORUMLAR (89)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
89 Yorum