Adalet mülkün temeli olsa iyiydi
Bugünlerde bir adalet panayırının içindeyiz.
Adaletle ilgili her şey var bu panayırda.
Kadılar, nazırlar, sultanlar, mazlumlar, zalimler, hepsi tezgahlarda sergileniyor.
Hepsi çıplak gözle görülebiliyor.
Takip edilen ve takip edilmeyen suçlar.
Mahkûm edilen ve mahkûm edilmeyen suçlular.
Hem suçlu hem güçlüler. Hem suçlu hem güçsüzler.
Panayır ya, gürültü çok.
Aynı şeye kimi adalet diyor, kimi zulüm.
En çok suiistimal edilen de Hz. Ömer. Bütün adalet nutuklarında var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Tunç’un da birer konuşma yaptığı hakimlerin kura çekim töreninde Yunus Emre’nin de adı geçti.
“Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur” demiş Yunus Emre.
Nerede demiş, nasıl demiş bulamadım. Bir şiirinin içinde geçtiğini görmedim.
Ama demiştir. Güzel söz.
Nutuk irad edenlerin nutuklarıyla çelişmelerine de takılıp kalmayalım.
Onlardan bağımsız olarak da güzel söz.
En azından bir temenni olarak.
Nasıl temenni?
“Zulm ile abad olanın ahiri berbad olsun” şeklinde bir temenni.
Yani doğru değil mi bu söz?
Dünyevi bir söz olarak bazen doğru, bazen yanlış.
Zulm ile abad olup bu dünyada işi rast giden çok kimse var.
Ama ahireti de kapsıyorsa, zulmedenin ahirette berbat olacağını kastediyorsa en azından bizim itikadımıza göre doğru.
Bu sözün yanı sıra adalete dair başka ‘kelam-ı kibar’ları da zihnimde sıraladım.
Mesela, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.”
Bu sözü de “Ahiri berbad olur” gibi bir temenni olarak görebiliriz. “Mazlumun ahı, çıksın aheste aheste.”
Keza, “Men dakka dukka.”
En kestirme tercümesi “Eden bulur.”
Siyasilerimiz tarafından en çok kullanılan, bütün mahkemelerde yargıçların arkasında yazılı “Adalet mülkün temelidir” cümlesi de bir nevi öğüt.
Nasıl?
“Adalet mülkün temeli olmalı” şeklinde.
Çünkü mülkün temeli gerçek hayatta bazen zulüm.
Ama insanlar, mülkün temeli zulüm olduğu zaman bile “Adalet mülkün temelidir” diye bağırabiliyor.
Şu söz ilk işittiğimde çok hoşuma gitmişti.
Ezberlemiştim.
“El-mülkü yebkaa meal küfr ve la yebkaa mea’z zulm.”“Mülk, küfürle baki (kalıcı) olabilir, ama zulümle baki olmaz.”
Buradaki ‘baki’ “Beka sorunu” derken kullandığımız ‘beka’ kelimesiyle aynı kökten.
Mülk dediği, malum, iktidar.
Şunu demek istiyor.
İktidar, küfürle birlikte devamlılık arz edebilir. İktidarın devamlılığı için İslam zorunlu değildir. Fakat zulüm varsa iktidar kalıcı olmaz.
Yani adaletsizlik bir beka sorunudur.
Buna inanıyordum da.
Hayatı göre göre, tarihi okuya okuya, edenin bulmadığını, mülkün temelinde çoğu kez zulüm olduğunu, bazı insanların zulümle abad olduklarını, zulmün yeryüzünde adaletten daha fazla ikamet ettiğini, iktidarların, adaletsizliği değil adaleti beka sorunu saydıklarını, zulüm ile öldürülenlerin sayısının ettiği zulüm sebebiyle belasını bulanlardan çok daha fazla olduğunu göre göre bu güzel sözlerin temenni seviyesinde kaldığına kani oldum.
Ya temenni ya da dünyadan çok ahirete müteallik.
Evet, mülkün temeli adalet olmalı.
İdareci insanlara zulmetmemeli. Adil davranmalı.
Mülk, adaletin eşliğinde kalıcı olmalı. Adaletsizlik iktidarların sonunu getirmeli.
Ama bu, alemin üzerine kurulduğu bir ilke değil. Öyle olsa iyi olurdu.
Aynı tecrübeler, aynı okumalar, bu kabil sözlerin yerine daha kalıcı bir sözün konulabileceğini de öğretti bana.
Hiçbir iktidar baki değildir.
Ebet-müddet değildir.
Her durumda geçerli adalet sözleri de var.
“Güç geldi ve adalet gitti.”
Gürcü atasözüymüş. Demek Gürcüler gerçeği görmüş.
İndekslerde yer almayan bir söz ilave edebilir miyiz buraya?
“Adaletin çivisi çıktı.”
