Aşure’ye doğru

Kitap kıtlığına düşünce Taberi’ye döndüm (Tarihu’t Taberi.)

İyi gidiyor. İslam tarihiyle ilgili bilmediğim, müfredatta (Okulların, mollaların, vaizlerin müfredatında) yer almayan birçok hadise hakkında fikir sahibi oldum.

“Öğrendim” demiyorum. Çünkü uzun zamandır tarihi gerçekliğin harfiyen öğrenilemeyeceği kanaatindeyim.

Herkes gerçekliğin bir tarafını anlatıyor.

Bazıları meşrebine, mezhebine, zevklerine göre anlatırken süslüyor.

Bazıları bir tarafını saklıyor.

Bazıları bir tarafını abartıyor.

Bir de aradan geçmiş on beş asır var.

İktidarlar insanları şekillendiriyor.

Beni Ümeyye iktidarında Beni Ümeyye’ye Beni Abbas Döneminde Beni Abbas’a yaranmaya çalışan elitler, zümreler oluşuyor: Alimler, şairler, tacirler, emirler, eşraf…

Bugün nasıl oluşuyorsa o devirde de oluşuyor.

Onların vücuda getirdikleri literatürün bugüne ulaşma ihtimali daha fazla.

Bu yüzden aklınla, hislerinle, sezgilerinle, insafınla anlatılanların, yazılıp çizilenlerin darasını alman gerekiyor.

Bütün bunların toplamından çok net olmayan bir resim oluşturuyorsun.

İlk asrın Müslümanlarının nasıl yaşadığına, nasıl düşündüğüne, neleri doğru neleri yanlış yaptıklarına dair bir fikir ediniyorsun.

Taberi’nin çoğunu okudum. Bugünlerde 5. Ciltteyim. Hz. Ali ve Muaviye arasındaki Sıffin Savaşının son günleriyle başlıyor bu cilt. Yani Müslümanların tarihinin fitneli zamanları.

Bir önceki cilt de Hz. Osman’ın şehadeti, Cemel savaşı gibi üzücü hadiselerle fitnede bundan geri kalmaz.

Hz. Ali’nin şehit edilmesiyle ilgili bilmediğim bir ayrıntı.

Şu kadarını biliyordum: İbn Mülcem ve iki arkadaşı bir ortak eylem planı yapıyorlar. Biri Muaviye’yi, biri Amr İbnü’l As’ı İbn Mülcem de Hz. Ali’yi aynı gece öldürecekler. Böylece Haricilerin intikamını almış olacaklar.

İkisi başaramıyor.

İbn Mülcem suikast için Kufe’ye geliyor. Yeni öğrendiğim kısmı burası. Gerisini Taberi’den dinleyelim:

“(Kufe’de) Katami bint eş-Şicne adında bir kadınla karşılaştı. Nehrevan savaşında (Hz. Ali’nin Haricilerle yaptığı savaşlardan biri) babası ve kardeşi öldürülmüştü. Kadın fevkalade güzeldi. İbn Mülcem onu görünce aklını çeldi ve asıl meselesini unuttu. İbn Mülcem onu istedi. Kadın ona “Acımı dindirmezsen seninle evlenmeyeceğim dedi. İbn Mülcem “Senin acını dindirecek şey nedir?” diye sordu. Kadın “Üç bin dirhem, bir köle, şarkıcı bir cariye ve Ali b. Ebi Talib’in öldürülmesi” dedi. Onu öldürürsen hem acını hem acımı dindirir ve benimle mutlu bir hayat sürersin yok öldürülürsen Allah’ın yanındaki dünyanın ve dünya ehlinin ziynetinden daha hayırlıdır” dedi.

Dinin nasıl şekilden şekile sokulabildiğine çarpıcı bir misal. Hz. Ali’yi öldürme karşılığında Allah’tan mükafat umabiliyorsun.

Sadece Hariciler mi değiştirmiş İslam’ı?

Hayır.

Gücü yeten herkes değiştirmeye uğraşmış. Dikkatli bir tarih okuması İslam’ın nasıl değiştirildiğini, neresinin değiştirildiğini anlamamıza yardımcı olabilir.

Hz. Ali’nin şehadetiyle ilgili bölümün sonuna doğru bir şey daha öğrendim.

Hz. Ali ölmeden biraz önce oğlu Hz. Hasan’a “Onun darbesiyle ölürsem onun darbesi mukabilinde ona bir darbe indir ancak müsle yapma. Zira Resulullah’ın şöyle dediğini işittim: “Sakın kuduz köpek de olsa müsle yapmayın” diyor.

Müsle ne demek?

İşkence demek.

Hukukun gereğini yerine getir ama işkence yapma.

İşkence’nin yasak olduğunu biliyordum. Ama Peygamberimiz’in “Kuduz köpeğe bile işkence yapmayın” diye ashabını uyardığını yeni öğrendim.

Bu günler Muharrem günleri.

Muharrem’in 5’indeyiz.

Aşure yakın.

Yezit askerlerinin Hz. Hüseyin’i şehit ettiği gündür Aşure.

Taberi bu ciltte Kerbela katliamını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

Dinin şekilden şekile sokulmasına bir misal de Kerbela’dır.

Haftaya Taberi’den Kerbela’nın izini sürmeye çalışalım.

YORUMLAR (57)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
57 Yorum