Edebiyatın ‘ters adam’ından ‘Hay!’ dedirten hikâyeler

Edebiyatın ‘ters adam’ından ‘Hay!’ dedirten hikâyeler

‘Ters Adam’ romanıyla tanınan Barlas Özarıkça’nın öyküleri ‘Hay’ ismiyle Metinlerarası Kitap tarafından okura sunuldu. Bana göre 1947 neslinin en iyi yazarı olan ve kapitalist edebiyat pazarının dışında bırakılan Özarıkça’nın kitabında hepsi de ‘tuhaf’ olmanın güzelliğinde 12 hikaye var. Okurken yer yer ‘bilim kurgu’ tadını alıyorsunuz, ama daha fazla da ‘ters adam’ Barlas ile karşılaşıyorsunuz.

TANER AY

Bana sorarsanız, ’47 neslinin yaşayan en iyi yazarı Barlas Özarıkça’dır, derim. Buna karşın, kapitalist edebiyat pazarının dışında kaldı. ‘Ters adam’ olduğu için simsarlar çetesi mi onu piyasaya sokmadı, yoksa gizli kalmak istediğinden mi Bâb-ı Âli ile arasına mesafe koydu, kolayca yanıt veremiyorum. İlk romanı ‘Ters Adam’ Tuygun Yayınları’ndan ’86 yılında yayımlandığında, hızla bir edebiyat mahfiline dönüşmekte olan Hatay Restaurant’ın masalarında ‘günün konusu’ olduğunu anımsıyorum. ‘Ters Adam’ aslında az sayıdaki kişiye hitap etmişti ama, iki kadeh çakınca ağızlarına şeytan işeyen ağır endam fıstıki makamdan meşhurların, romandan sayfa sayfa döktürmeleri yok muydu, inanın beni çok güldürüyordu.

‘90’lı yıllarda Cumhuriyet gazetesinde çalışırken, daha çok Enver Ercan’la, Faruk Şüyun’la ve Metin Celal’le takılıyordu. ‘92’de ‘Seks Aşkı Öper’ ve ‘99’da ‘Ayna Giyinen Şişko’isimli deneme kitaplarıyla ‘91’deki ‘Sera’da Aşk’ isimli hikâye kitabı tek kelimeyle nefistiler ama, görmemezlikten gelindiler. 2015’te Encore Yayınları harika bir iş yaparak ‘Ters Adam’ı, ‘Kaçkınlar Kahvehânesi’ni, ‘Gülnuş’u ve 2017’de de ‘Rüya Galerisi’ni yayımladı. Bu defa piyasada rüzgârının eseceğini ve gizlenmekten çıkarılacağını düşünüyordum ama, yanıldım. Bir iki kişi dışında kalem oynatan yine olmadı.

14kr02-man.jpg

Barlas, mahalleden komşumdur, pederimin de yaşayan son arkadaşlarındandır. Haftada üç dört gün gazete alırken karşılaşıp, sohbet ediyoruz. Geçen gün ise telefon açıp, yeni çıkan hikâye kitabını benim için karşı komşum olan eskiciye bıraktığını söyledi. Barlas’ın ‘Hay’ isimli yeni kitabı Metinlerarası Kitap’tan çıkmış; kitapta on iki hikâye var. Hepsi de ‘tuhaf’ olmanın güzelliğindeler, yer yer ‘bilim kurgu’ tadını alıyorsunuz, ama daha fazla da ‘ters adam’ Barlas ile karşılaşıyorsunuz. ‘Vordonisi’ isimli hikâyesi, kayıp adanın öyküsünü bildiğimden hemen dikkatimi çekti. Gençliğimizde Bostancı Mendireği’nden denize girdiğimizden, az açıkta üstünde mezarlık ve manastır kalıntıları bulunan Vordonisi adasına sık sık dalış yapar, oradan midye çıkarırdık. Vordonisi, 10’uncu yüzyılda vuku bulan bir deniz heyelanı sonucunda, gözlerine mil çekilmiş siyasi sürgünleriyle sulara gömülmüş. ‘Tek Motorlu Uçak’, ‘Hay’ ve ‘Tete Teyze’ ise usta işi çok ilginç hikâyeler. Beni asıl şaşırtan şeyse, kitabın başındaki beş sayfalık Barlas Özarıkça biyografisi oldu. Sanırım Barlas artık ‘gizli kalmak’tan çıkmak istemiş, kendisini uzun yıllardan beri tanımama karşın, hiç bilmediğim bazı ayrıntıları da kendisinin kaleme aldığı biyografiyle öğrendim. Yeri gelmişken, kitabın isminin altında boşuna buzağı aramayın derim; ‘Hay’, beklenmeyen durumlar karşısında sık sık ağzımızdan çıkan bir ünlemdir. Başına geldiği kelimenin veya cümlenin anlamını kuvvetlendirir. ‘Hay aksi şeytan!’, ‘Hay Allah!’ veya ‘Hay dilin tutulsun!’ gibi.

14kr02-man1.jpg

VAKIFBANK DA MEMDUH ŞEVKET BASTI

Barlas’ı okurken, diğer yandan da Memduh Şevket Esendal’ın Vakıfbank Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Mendil Altında’sına baktım. Telif sorunu kalmadığından bir yıldır herkes Memduh Şevket basıyor. Şimdi de Abdullah Ezik’in Vakıfbank Kültür için yayına hazırladığı Memduh Şevketler çıkmaya başladı. Abdullah Ezik’i Vacilando Kitap’tan çıkan ‘Kuş Grisi’ şiir kitabı nedeniyle iki hafta önce tanıtmıştım. Şâyet çizgisini bozmazsa, onun önümüzdeki on yıla damgasını basacak şâirlerden biri olduğunun kanısındayım. Ancak, o sadece çok iyi bir şâir değildir, artık her taşın altından çıkmaya da başladı. Yazılarıyla, editörlüğüyle ve yayıma hazırladığı ‘unutulmuş’ kitaplarla. Bizler onun yaşında ‘aylaklığa övgü’ düzerken, Abdullah dur durak tanımadan hurûfat ile cebelleşiyor. Kendisini çok önemsiyorum, bu nedenle de Vakıfbank Kültür’den çıkan ve çıkacak olan Memduh Şevket kitaplarına diğer baskılar arasında öncelik tanıyorum. Tercihini Abdullah Ezik’ten yana kullandığı için de Vakıfbank Kültür’ü ayrıca kutluyorum.

14kr02-man2.jpg

MASAMDA BİRİKENLER...

Kitaplar yeniden masamda birikmeye başladı: Selenge Yayınları’ndan Vámbéry’nin ‘Doğu Topraklarında Batı Kültürü’, Ötüken Neşriyât’tan nefis baskısıyla Marc Bloch’un ‘Şifacı Krallar’ı ve Necati Tonga’nın yayına hazırladığı ‘Meşhurlardan Portreler’, Yapı Kredi Yayınları’ndan Richard Yates’in ‘Sessiz Sahil’i, Timaş Yayınları’ndan Danny Dorling’in ‘Yavaşlamak’ı ve Faisal H. Husain’in ‘Sultan’ın Nehirleri’ ve Mavi Gök Yayınları’ndan Hakkı Suat Yılmazer’in ‘Aynada Üç Ölüm’ü sıradalar. Bir de bu hafta gecikerek okuduğum kitaplar oldu. Onlardan Fatin Hazinedar’ın Karakarga Yayınları’ndan çıkmış olan ‘Balkondan Düşen L’ isimli deneme kitabına bayıldım. Tam da sevdiğim tarzda ve üslûpta denemeler. Benim gibi ‘edebiyatın dedikodusu’na da birazcık meraklıysanız, ‘Balkondan Düşen L’yi hiç ıskalamayın derim. Kediciyseniz de, Everest Yayınları’ndan Nahid Sırrı Örik’in ‘Kedilere Dair’ini mutlaka çantanıza koyun. Çünkü, Nahid Sırrı Bey’in Rumelihisarı’ndaki tekir kedisi Buldum Bey’i çok seveceksiniz...

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN