Avrupa'da Viking rüzgarı: modern 9 numaralarda yeni trend İskandinavya!

Avrupa'da Viking rüzgarı: modern 9 numaralarda yeni trend İskandinavya!

Küresel futbol tartışmalarında geleneksel 9 numara santrforların neslinin tükendiği iddia edilse de, İskandinavya bu trende meydan okuyan bir santrfor üretim merkezi haline geldi. Norveç, İsveç ve Danimarka’nın toplam nüfusu sadece 22 milyon seviyesinde olmasına rağmen son yıllarda Avrupa’nın en skorer golcülerinin önemli bir kısmı bu üç ülkeden çıktı.

2024-25 sezonunda Avrupa’nın beş büyük liginde en az 10 gol atan altı İskandinav oyuncu vardı – ki bu rakam Brezilya ve İtalya ile eşit, İngiltere’den sadece bir eksik, ve Fransa (14), İspanya (11) ile Almanya’nın (8) ise hemen gerisinde. Bir önceki sezonda yani 2023-2024 sezonunda da tablo buna benzerdi. Peki İskandinav ülkeleri santrfor yetiştirmede neden bu kadar başarılı? Bu başarıda altyapı modelleri, iklim ve tesis olanakları, oyuncu geliştirme felsefesi ve kulüplerin gençlere bakışı gibi unsurlar bu başarının başlıca mimarları.

ALTYAPI VE YAPAY ZEMİN

İskandinav ülkelerinin coğrafi koşulları, geçmişte futbol gelişimini zorlaştırsa da yapay çim devrimi bu durumu değiştirdi. Danimarka, diğer bölge ülkelerine göre daha ılıman iklime sahip olduğu için geleneksel olarak futbolu 12 aya yayma avantajına erkenden kavuştu. İsveç ve Norveç ise son 20-30 yılda ülke çapında birçok sentetik saha inşa ederek (Norveç’te bugün 1800 gibi sayılara varan yapay saha bulunuyor), futbolu çetin kış aylarında dahi oynanabilir hale getirdi. Norveç Futbol Federasyonu'nun 2002’de en üst ligde yapay çim kullanımını serbest bırakması da bu atılımları tamamlayan bir unsur oldu. Bugün neredeyse her kasaba ve mahallede açık, güvenli bir yapay saha bulunuyor ve çocuklar yılın her günü futbol oynayabiliyor. Bu kesintisiz pratik imkânı, genç oyuncuların teknik becerilerini hava şartlarından bağımsız olarak sürekli geliştirmesine olanak tanıyor. Andreas Georgson gibi İsveçli altyapı uzmanları, yapay sahaların yaygınlaşmasıyla futbolun gerçekten yıl boyu yapılabilen bir sportif etkinliğe dönüştüğünü vurguluyor.
Danimarka ise Norveç ve İsveç'e kıyasla avantajlı iklimi sebebi ile yapay zemine diğer ülkeler kadar bağımlı olmadan altyapıda öncü hamleler gerçekleştirebildi. Georgson, Danimarka’daki akademilerin profesyonelleşme ve yatırım açısından İsveç ve Norveç’ten daha erken yol aldığını, Midtjylland, FC Kopenhag, Nordsjælland gibi kulüplerin altyapıya çok önce üst düzeyde yatırım yaptığını belirtiyor. Nitekim Danimarka’nın futbol kültürü, 1980’lerin “Danimarka Dinamiti” lakaplı jenerasyonundan beri teknik ve hücumcu oyuna yatkındı. Bu miras, modern altyapı hamleleriyle birleşince Danimarka uzun vadede meyvelerini toplamaya devam ediyor.

suni-cim

ÖZGÜR VE OYUNCU ODAKLI GELİŞİM MODELİ


İskandinav altyapılarındaki bir diğer sır, oyuncu merkezli ve özgür bir gelişim felsefesine sahip olmaları. İngiltere gibi ülkelerde alt yaş gruplarında antrenör yönlendirmesi baskınken, Norveç ve İsveç’te antrenörlük yaklaşımı nispeten “daha az yapılandırılmış” ve oyuncu inisiyatifine dayalı. Norveç ve İsveç kulüplerinde görev yapmış İngiliz teknik adam Ian Burchnall, bu ülkelerde çocukların daha fazla özgür oyun imkânı bulduğunu, antrenörlerin sürekli direktif vermek yerine oyunu oyuncuların şekillendirmesine alan tanıdığını söylüyor. Bu durum genç yeteneklerin yaratıcılığını ve özgüvenini artırırken, futbolu sevmelerini ve öz motivasyon geliştirmelerini sağladığımı belirtiyor.
Tabii ki bu ülkelerde disiplinin tamamen göz ardı edilmiş olduğunu söylemek doğru olmaz. İsveç’te Malmö altyapısında çalışmış Andreas Georgson, akademilerinin “tamamen oyuncu odaklı ve gelişim zihniyetli” hale geldiğini vurgularken, aynı zamanda İsveç'te futbolcuların geleneksel olarak güçlü olduğu düzen, fiziksel dayanıklılık, takım ruhu gibi değerleri de korumaya özen gösterdiklerini belirtiyor. Bu denge sayesinde İskandinavya'daki gençler, hem atletik ve kolektif yönleri sağlam hem de teknik becerileri yüksek forvetler olarak yetişiyor. Özellikle son 20 yılda verilen ekstra teknik eğitim ve bireysel yetenek gelişimine odaklanma, yeni jenerasyon İskandinav santrforlarının sadece güçlü değil, aynı zamanda teknik becerileri yüksek bir gol makinesi olmalarını sağladı.

SİSTEM VE FİZİKSEL AVANTAJLAR


İskandinav ülkelerinde oyun sistemleri de santrfor gelişimini destekliyor. Örneğin Danimarka’da hemen her takımın 4-3-3 dizilişi ile oynaması bir gelenek haline gelmiş durumda. Eski bir Danimarka teknik direktörü olan Uwe Rösler, Danimarka Superliga’da çoğu takımın 4-3-3 kullanmasının, her ekipte daima iki kanat oyuncusu ve aralarında bir santrfor bulunması anlamına geldiğini ve bunun da doğal olarak daha fazla santrfor yetişmesine zemin hazırladığını söylüyor. Genç yaşlardan itibaren bu sistem içinde oynayan oyuncular, santrfor pozisyonunun gereklerini erkenden öğrenme şansı buluyorlar.
Diğer yandan, genetik ve sosyoekonomik etkenler de göz ardı edilmemeli. İskandinavya dünyada ortalama boy açısından en üst sıralarda geliyor. Yapılan araştırmalara göre Danimarkalılar ortalama boy uzunluğunda dünyada 4. sırada, Norveç ve İsveç de ilk 15 içinde yer alıyor. Rösler, bölge insanının genelde uzun boylu olmasının santrfor görevi için avantaj sağladığını; üstelik İskandinav ülkelerindeki yüksek yaşam standardı, iyi beslenme ve sağlık imkanlarının da futbolcuların fiziksel gelişimini desteklediğini belirtiyor. Nitekim sahada uzun boya sahip olup aynı zamanda teknik, hızlı ve çevik olabilen bir forvet, takımına büyük güç katıyor. İskandinav oyuncular tam da bu bileşimi taşıdıkları için Avrupa kulüplerinin radarında bulunuyor. Örneğin 1.95 boyundaki Erling Haaland, sadece fiziğiyle değil, sürati ve bitiriciliğiyle de fark yaratıyor. İngiltere Premier Lig'in bir başka yıldızı İsveçli Alexander Isak da hem uzun boylu hem de bire birde çabuk bir forvet. Bu profil, günümüz futbolunda nadir bulunan komple santrfor tipini temsil ediyor.

isak-haaland

GENÇLERE GÜVEN VE YETİŞTİR-SAT MODELİ


İskandinav ülkelerinin futbol ekosistemi, genç yeteneklere erken yaşta şans verme konusunda da öne çıkıyor. Norveç, İsveç ve Danimarka liglerinde kulüpler, finansal olarak dev liglerle boy ölçüşemediği için yetiştirici kulüp modelini benimsiyor ve her yıl parlattıkları genç yetenekleri Avrupa’ya ihraç ediyorlar. Tabii ki bu da genç oyuncuların A takım seviyesinde bol bol süre almasıyla mümkün. Nitekim 2011-12’den bu yana İskandinav liglerinde 21 yaş altı oyuncuların toplam oynama süresi oranı Danimarka’da %20,3, Norveç’te %18,3, İsveç’te %16,3 civarında. Karşılaştırmak gerekirse aynı dönemde Premier League’de bu oran sadece %8,0, Serie A’da %8,9, La Liga’da %9,1 olarak gerçekleşti. Ülkemizde ise bu sayı CIES'in 2020 yılında yaptığı araştırmada %3.7 olarak kaydedilmişti. Yani Danimarka ligi, İngiltere’nin neredeyse iki katı, ülkemizin ise beş katından fazla genç oyuncuya sahne oluyor. Bu sayede birçok potansiyel yetenek 18-20 yaşlarında düzenli forma giyip vitrine çıkabiliyor.
Kulüpler için genç santrforları oynatmanın bir diğer cazibesi de, eğer gol atarsa hem takıma katkı yapması hem de piyasa değerinin hızla artması. Bir santrfor erken parladığında, transfer piyasasında astronomik rakamlara satılabiliyor – bu da altyapıya yatırım yapan kulüpler için önemli bir gelir modeli olarak gözükmekte. Örneğin Norveç’te Molde FK, Haaland’ı 18 yaşında keşfedip düzenli oynattıktan sonra Red Bull Salzburg’a satarak ciddi kazanç elde etti; Danimarka’da FC Kopenhag altyapısından çıkan Rasmus Højlund, 19 yaşında Avusturya’ya transfer olup oradan Atalanta ve nihayetinde 20’lerinde Manchester United’a dev bir bonservisle gitti. Jonas Wind, Alexander Isak, Viktor Gyökeres, Alexander Sörloth ise benzer hikayelere sahip birçok isimden sadece bazıları.

Bu döngü, İskandinav kulüplerini genç forvetlere fırsat verme konusunda cesaretlendiriyor. Daha az rekabetçi ve sonuç baskılı liglerde teknik direktörler de gençlere şans verme konusunda görece daha sabırlı davranabiliyorlar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN