Diyanet deizmle mücadeleyi nasıl kazanır?
Seçenekleri sıralıyorum...
A-Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bir tanımıyla yerle bir eder bu zındıka cereyanını.
Erbaş Hoca’nın çıkıp deizmin içyüzünü ifşa etmesiyle olay biter, mücadele dinin dinsizlik karşısındaki kesin zaferiyle sonuçlanır.
Bütün mesele, tanrı tanısa bile deizmin peygamber tanımayan, emirlerle yasakları, farzlarla sünnetleri inkar eden amelsiz, sapkın bir iman felsefesi olduğunu ortaya koymakta.
Nitekim Erbaş Hoca, deizmin gençler arasında hızla yayıldığına dair tartışmaları, böyle bir müdahaleyle noktaladı.
Deizme nihai ve ölümcül darbeyi şöyle vurdu Hoca...
TRT Haber’e çıktı ve bu dinsizleşme akımının ipliğini pazara çıkardı.
Konuşulanları abartılı bularak başladı, asılsız şayia ve söylentilere indirgeyerek üstüne gitti.
‘Millet daha tanımıyor, anlamını bile bilmiyor, bilse yüzüne bakmaz ama bu bilgisizlikten faydalanarak deizmi allayıp pullayıp batılın propagandasında kullanan bir plan var’ diyerek, dinsizleşmenin arkasındaki gizli ve sinsi planı deşifre etti.
Gerçi Müslümanlıktan çıkıp din dışı bir müminliğe yönelmek demek zaten ama...”Deizm peygamberi inkar etmektir, hangi Müslüman peygamberi inkar ederek Müslüman kalabilir” argümanıyla köşeye sıkıştırdı deizmi.
“Yani siz bir Müslüman gence, peygamberi inkar eden bir düşünceyi niye kabul ediyorsun derseniz, böyle miymiş, deizmin anlamı bu muymuş diyeceğini görürsünüz” tespitiyle kör gözleri açtı.
Ve ‘açık konuşsunlar, deizmin ne olduğunu milletimize anlatsınlar’ şeklinde meydan okuyarak arkadaki şeytanlığın maskesini düşürdü, sapkınların ‘biteriz’ korkusuyla açık konuşmaktan niye kaçtıklarını ortaya serdi.
“Deizme kayma iddiası, gençliğimize bir iftira. Bizim milletimizin hiçbir ferdi sapık ve batıl bir anlayışa asla itibar etmez” cümlesiyle son çiviyi de çaktı tabutuna.
Neticede, kendisinin bu tanımından sonra, hiçbir insanımızın peşinden gideceğini zannetmeyerek deizmi gömüp üstüne betonu döktü Hoca.
Sanırım diğer seçeneklere geçmeye gerek kalmadı artık.
***
Gençleri dinden soğutan ve uzaklaştıran cümle iticilikleri bir vuruşta yere serip ‘dinden çıkarma’ iblisliğinin işini bitirmek böyle olur.
Din ile aldatma pratikleriyle istismar sahtekarlıkları siz gözünüzü kapatınca ortadan kayboluyor malum, hani bilimsel olarak da sabit...
İslam’ı siyasetle ticarete yani mesela Esenyurt’taki seçim ya da Çiftlikbank’taki geçim mücadelesine alet etmenin konuşulacak tarafı nedir ki artık.
‘Oylarınızı bana verin Mekke kurtulsun, paranızı bana yatırın Kudüs kurtulsun, bana kazandırın ümmet ayağa kalksın, ben kaybedersem Müslümanlık da kaybeder’ düzeyinde dini duyguları sömürmenin, deizme kayışlara etkisini konuşmaya tabii ki ihtiyaç duyulmaz.
Yok sayarsanız, hangi olgu yenilgiye uğramaz karşınızda, hangi gerçek alt olmaz! Din tacirliğiyle hurafeci hokkabazlıklara tepkinin, kendini deizm şeklinde dışavurabildiğinin lafını dahi etmeden üstelik...
Nasılsa küfür ve inkar cehennemi boylamış, hak batıla üstün gelmiş ve Diyanet meydandan galip ayrılmıştır, daha ne diye kurcalasın gerisini.