‘Sandıktan çıkana saygı’ meselesi

Seçimle gelen koskoca belediye başkanları zorla istifa ettirilirken de aynı görüşteydim. Seçimle gelen seçimle gitmeliydi. En baştan aday yapılmaması gerektiğini düşündüğüm Gökçek bile olsa...

Sandıkla gelenler, yolsuzluk ve metal yorgunluğuyla mücadele kapsamında sandıksız gönderildi.

Sandıkla gelenler, terörle mücadele tedbiri olarak görevden alındı, yerlerine kayyum atandı.

Bunun idari tasarrufla, bakanlık kararıyla değil ancak kesinleşmiş yargı kararıyla başvurulabilecek bir tedbir olduğunu savundum.

Şimdi de önümüzde Maduro olayı var.

Muhalefetin Meclis’te çoğunluğu kazandığı seçim sonuçlarına saygı duymadı. Son gerçek seçimlerdi...

2015’te, milletinin demokratik iradesine yargı darbesi vurdu. Toplu piyon atamasıyla önce Yüksek Mahkeme’yi ele geçirdi, sonra seçilmiş muhaliflerini o Yüksek Mahkeme’ye biçtirdi.

En son da Ulusal Meclis’i feshettirip yasama yetkilerini mahkeme üstüne aldırdı. Ardından, yandaş sendika ve STK kontenjanıyla doldurduğu naylon bir meclis kurdurdu.

Sonrası bildiğiniz o çırpındıkça daha da dibe batma hikayesi...

Mağazada katafalka yatırılıp saygı sundurulan, yanında hatıra resmi çektirilen, okumalık değil de hani görmelik, bakmalık, seyirlik teşhir kitabı var ya, hani adına ‘prestij kitap’ denilen. O ne kadar gerçek kitapsa, Maduro’nun demokratlığı da ancak o kadar işte...

Ulusal Meclis, anayasal hakkına dayanarak Maduro’ya dur dedi, durmadı.

Bu sakil tiyatroya dünya da daha fazla katlanamadı, uyduruk seçimlerini tanımadı. Son gerçek seçimlerde sandıktan çıkmış, ondan daha fazla demokratik meşruiyete ve halkı temsil yetkisine sahip Ulusal Meclis Başkanı’nı geçici başkan tanıdı.

Gel gelelim...

Maduro’yu destekleyenler arasında Esad rejimi de var diye, kimler kimlerle beraber gibi ucuz popülist eleştirilere itibar etmedim. Oralara indirgemek, tartışmayı araçsallaştıracağı için...

Sadece Esad’a benzerliğini vurguladım, Venezuela’nın Esad’ı dedim.

Fakat Maduro yönetimini ahlaken iflas etmiş ve dibine kadar antidemokratik ilan eden Amerikan emperyalizmiyle ağız birliği yapmak, adeta aynı amaç doğrultusunda konuşmakla suçlanmaktan kurtulamıyorum. İndirgemecilerle tenezzül farkımız...

Kayyum atamalarını hatırlatarak çelişki yakalayıp Maduroculara karşı kullanma fırsatçılığına da tevessül etmedim.

Fakat atama yoluyla bir başka ülkeye sömürge valisi gibi kayyum tayin edildiği, Venezuelalıların iradesine darbe vurulduğu, dış müdahalenin bir hak olmadığı, bunun iç işleri olduğu, hariçten kimsenin karışamayacağı, asıl muhalefetin gayrimeşru ve liderleri Guaido’nun antidemokratik darbeci, ayrıca operasyon aparatı olduğu yaygaralarından geçilmiyor.

Dünyanın tanıyıp tanımamak, söz söylemek gibi bir hakkı yoksa, ne diye başka ülkelere seçim gözlemcisi gönderip yabancı gözlemcileri her seçim ülkemizde ağırlıyoruz ki...

Şimdi bu arkadaşlar sandıktan çıkana saygı duymuş ama ben duymamış oluyorum, öyle mi?

Şimdi bu arkadaşlar demokrasiyi savunuyor ama ben Amerikancı darbe taraftarıyım, öyle mi?

Sandığa da sandıktan çıkana da hiç saygısı olmamış, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla iğdiş etmiş, seçimle gelip seçimle gitmemek için denemedik antidemokratik yöntem bırakmamış, beğenmediği seçim sonuçlarını tanımamış, milli iradeyi yok saymış, demokratik muhalefeti yasadışı göstererek fiilen imkansızlaştırmış, yetkilerini her türlü kötüye kullanmış, siyasi karşıtlık suçmuş gibi vatan hainleriyle mücadele görüntüsü altında ezmiş bir otokrat var ortada.

O değil, karşıtları darbe yapıyor öyle mi?

YORUMLAR (131)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
131 Yorum