Dünya size kalsın

Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak. İsmet Özel

Dünyanın yükü nerededir diye sorsalar şüphesiz yürektedir derim. Yürekte yaşananlar zamana sığdırılmaz. Zaman yürekte tamir edilemez. Yürek, insanın tımarhanesi de şifahanesi de olabilir. Orada dostunun rüyasını taşır, yoldaşının yolundan yürür, orada şarkı söyler, tam da orada özlem belini büker insanın. Dağ dayanmaz yürek dayanır yaşanılana da yaşanılmayana da. Tahammül etmek yürek ister. Yürek biriktirir özlemleri, uyutmaz. İştah keser, dünyaya yüzünü dönüp bakmazsın. Karlı bir gece vakti seni ayağa diker. Yüreğindeyim, orada ara beni!

***

Dostlar her biri ayrı yollardan ayrı hüzünler, ayrı muhabbetler getirir. Onlardır gönlümüzü gök gibi geniş bir yere taşıyan.

Her hali güzeldir dostun. Karşımızda durup tebessüm ederken dipdiri, dağların ardından içli bir türküyle gönlümüzü yakarken her hali güzeldir. Elimizde üzüm sepeti, kapısının önünde beklerken her hali güzeldir. Günler, geceler boyu bir ağaç dibinde beklerken güzeldir. Seherde kızaran dağlar gibi günün her anında değişen suyun rengi gibi her baktığımızda kalbi aşkla sarandır dost. Yaşadığımızdır, yakalandığımızdır, hep bir göz hizasında uzun uzun anlattığımızdır. Bir çocuğun büyümesi, çobanın kuzuları sevmesi dostluğa dahildir.

Bazen bir dostu özlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Koca bir dağ olup oturur yüreğine. Gecenin en kuytu yerine sığınır, uyuyamazsın. Bir tebessüm iner yüzüne; en kötü gününde yanı başında duran mahzun halini hatırlarsın. Ya da bir yaz günü, çeşme suyu serinliğindeki selamını. Çıkıp gelse şu an, söyleyecek söz bulamazsın. Konuşmak beyhude bir çabadır belki, onu halinden de anlarsın. Çünkü, çocuk gözlerinden dökülen öfkeyi yakalar; sadece sen korkarsın. Ne gailesi dünya hayatının, ne de yeni arkadaşlar. Yerine hiç kimseyi koyamazsın. Yürekte yeri olanın, yeri engin olur!

Bütün kelimelerin ortasından yürüyor ve bir yürek yangını diliyorum. Acımasız ve omuzsuz bir hayata nasıl dayanalım dostum? Yürek yangını insanın kendi kuyusundan baktığı bir göktür. Orada gerçekten sıkışmış ve telaşlanmanın şeffaflığında kaybolmuştur insan. Orada sesine sessizlik giydirir. Orada söker hayatının ilk hecesini. Neredesin ey yürek yangınım!

Ateş yüreğe, hasret geceye, ıssızlık pencereye düşer. Günlerin gergefinde hayali işlenen dostum. Yaşamak öfkesini kabullenemiyorum. Bu entrikaya aldırış etmeden kendi yüreğime çekiliyorum. Orada berrak suya, hikmete, öğretilere, yangına, dağa, sana, susmaya ve susamaya yer var. Orada yalınayak yürünülecek yer var. Orada hep yerin var. Ey hayat, dostlarımı bağışla bana!

***

Ben bir merakla başladım koşmaya. Binbir merakla göğe ve yıldızlara bakmaya, sonra duaya ve kainata el açmaya. Bir keresinde güzeldi dünya. Sonra gücüm yetmedi sormaya. Yürek yetmedi tartmaya. Hesap kovalamadım, gün saymadım. Dostları ve hatıraları sayıkladım. Rakamlar ve mevsimler birbirini kovaladılar. Yürek takviminden yapraklar döküldü. Dostlarım birer birer gittiler ve bazen gelmediler. Yürek bu hasrete nasıl dayansın. Yüreği olmayanın aklı da yansın. Dostumu verin bana, dünya size kalsın.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum