Hakikate götüren söz

Geçen haftaki yazımızı “Söz’ ile ‘kalbimiz’ arasındaki mesafeyi kaldırarak varırız menzile,” diye bitirmiştik.

Söz içimizde yol alan, yoğrulan ve genişleyen bir ırmak. Bu ırmak, ezelden ebede boy süren hikâyemizin adıdır.

“Kalpten çıkan, kalbe gider.” Gönlü, hakikati konuşmaya oradan başlarız. Söz asıldır. Gökten inmiş en değerli hazine. “Onlar sözün güzelini söylerler.”

Mevzu derin… 

* * *

Bir ‘şey’in söz olabilmesi, gerçekten bir değer taşıyabilmesi nasıl mümkün olur? 

Söz dile dökülen, bedeni, gönlü, ruhu olan bir şey. Özensiz, gelişigüzel, sıradan kelimelerle konuşuruz. Onların bir kıymeti var mı peki? Gelişigüzel derken aslında kökü / temeli olan bir meseleden değil, arızi bir durumdan bahsediyoruz. Oysa biz ‘söz’ün peşindeyiz. İletişimin ötesinde; sevgiyi, bir gönle girmeyi, kâmil insan olmayı temin eden sözün peşinde. Derdimiz ona kavuşmak, sözdeki özü bulmaktır. 

Nasıl bir madenin kalitesini ölçmek için mihenk taşı kullanılırsa bir sözün değerli olup olmadığını anlamak için de bir mihenge ihtiyaç duyarız. Sözün mihengi cemdir. Söz iletişimdir, bir araya toplar, hakikate yöneltir. Başka bir işlevi varsa şayet ona bir sıfat ekleme ihtiyacı duyarız: Değerli ya da değersiz gibi… 

İnsanın sarf ettiği aynı sözler bazen farklı anlamlar ifade edebilir. Niyetimiz söyleyişimize yansır. Ses tonu, söyleyiş biçimi, beden dili de söze dahildir.    Şekil bakımından söz aynı olsa bile onu farklı kılan niyet ve iradedir. Sözü ve eylemi kıymetli kılan şeyin arkasında niyetler var. Niyet, sözle eylemin arasındaki kopmaz ilişkinin adıdır. 

İnsandan sadır olan her şey gibi eylemlerimiz de birer söz. Eylemlerimizin bir ifadesi var ve pekâlâ onlar söze dökülebilir. Bizi insan yapan eylemlerimiz. Bir meselede niyetimiz açığa çıktığında Allah onu anında yaratır, harekete geçirir. İnsan bir eylemde bulunduğu vakit Allah, o fiili bir nitelemeye tâbi tutmaksızın onaylar. Siz isterseniz iyiyi dileyin isterseniz kötüyü, Allah ona izin verir. İnsan programlanmış bir varlık olarak gelmez âleme. Kıymeti de orada açığa çıkar sözün, insanın.

İnsan, kelimeyi / kendi kelimesini aramaya devam edecek kuşkusuz. Toprağını, sözün en güzelini, en mahremini, en aşikâr olanını aramaya…

Mutlu pazarlar.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum