Sırrını gönlüne danış

“bizim pencereler yele karşıdır

muhabbet dediğin karşı karşıdır

girebilsen şu sinemde neler var

gülüp oynadığım ele karşıdır”

Gönül gel seninle muhabbet edelim. Hatrımdan, hatıramdan, ruh iklimimden, gönül seyrimden, içkin derdimden, yolda kaygımdan, candaki cananımdan yazıyorum. Sana artık bir iki kelam edip edemeyeceğimizin bile belli olmadığı günlerden yazıyorum. Yani ki her şeyin almak, insanlığın kendinde biriktirmek olduğu günlerden.

***

Günlerden bir gün yola düşmüş bir insana sorarlar. “Ne arıyordun?” İnsan cevap verir. “Kendimi!” “Buldun mu peki?” Cevabı şöyledir: “İnsan sadece aramayı öğrenir. Ne öğrendiğini ise asla bilmeyecektir. Kendini ise burada bulamayacaktır.” “Nasıl yani?” “Bir şeyi tamamen bulmak için her şeyden vazgeçmen gerekir. Kendini bulmak isteyen ortaya tamamen kendini koymalıdır. Sonunu bulmak isteyen sonuna kadar yürümelidir.” “Anladım.” “Ne anladın?” “Ne anladığımı anlatmam için gönlümü tamamen ortaya koymam gerekir. Anlaman için ise gönlünü!”

***

Ortaya tamamen koyacak hiçbir şeyimiz yokken bulduklarımızı da bizim sanmamız arsızlığımızdandır.

Ahh bu gönül gözümüz, ruh öksüzlüğümüz, aciz zihnimiz, yaşamak korkumuz, liyakatsiz levhalarımız, sanal şaşkınlıklarımız, göğe çıkan eyvahlarımız, toprağa saldığımız ahlarımız... Zaman söküğümüz, can döküğümüz, mana tozumuz...

Biliyorum, gönül evimden başka girip yazı yazacağım hanem yok. Gönlümden başka dertleşeceğim ortağım yok. Heyhat! Gönül otağımda gam var ama bâkilik yok. Gün var ama gören yok. Herkes ne bilsin birbirini. Halden anlayan yok!

Tıpkı yaralı atları vurdukları gibi...

Vazgeçecekler. Senden, benden, bizden. Yaralı atları daha çok acı çekmesin diye vuruyorlarmış. Bu bir vazgeçme biçimidir. Hayatta yolu yarılamanın bir kuralı da bu galiba. Etrafını gönlün acı çekmesin diye boşaltmak. Etrafını boşaltırken taşlaşmak belki de.

Yağmur yağıyor.

Yağmur... Allah’la akdi en taze olan şey... Yağmur yağarken her şeyi unuttuğumu varsayarak, sadece o yağışa dalıyorum. Bu pak ve naif olay bana varlığımın adeta kuşlar üzerinde yuvasına uçan bir kaderinin olduğunu haber veriyor. Bu, yani bir kadere mühürlenmek, o mühürle adeta ölümü kovalamak, haberler içinde en müjdeli haber benim için.

***

Mektubun sana ayan. Sen Rahman’a dayan. Sırrını gönlüne danış. Hayat derin mi derin bir dalış. Her şey geçecek buna alış. Kusurlu olmak değil acı olan, gönüllerimizedir Rabbim bu yakarış. Bizi razı kıl kaderimizden, kalbimizden...

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum