Bir masal: Hükümet uyumuş Tüpraş ütmüş ve enflasyon uçmuş

Geçen hafta TÜSİAD bir uzmanlar grubuna hazırlattığı “Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi” (RGE) raporunu kamuoyuna duyurdu.

Bu çalışmaya göre Türk ihracatçısının rekabet gücü, oluşturulan Rekabet Gücü Endeksine (RGE) göre 2015 seviyelerinin bile altına düşmüş.

Türk ihracatçılarının yurtdışı pazarlarda, başka ülke ihracatçılarına karşı 100 olması beklenen nötr rekabet gücü, 2015 yılında 90’mış.

2020’nin sonunda rekabet gücü, 120’ye yükselerek zirve yapmış.

2025’te de 84’e düşmüş.

Niçin?

Üç temel neden sayıyorlar “yüksek işçilik giderleri, yüksek aramalı fiyatları ve az da olsa yüksek finansal giderler.

Kanaatimce, ihracatçıların rekabet gücü, bundan sonra da her geçen gün düşmeye devam edecektir.

Çünkü uygulanan para ve maliye politikalarının özü, ne yaparlarsa yapsınlar ihracatçılara zarar vermek durumundadır.

Mesela reel yüksek TL faizler, mesela reel değeri her geçen gün artan TL.

(NOT: 2015 öncesini hesaplamamışlar çünkü o dönemde Türk İhracatçıların rekabet güçleri zaten yerlerde sürünüyordu.)

Endeksi hazırlayan ekip, bu çalışmada elde ettiği neredeyse her olumsuz bulguyu yüksek enflasyona bağlıyor.

Raporu hazırlayanlara göre Enflasyon düşerse Türk ihracatçısının rekabet gücü artacakmış.

Katılmıyorum.

Çünkü 2003 -2012 döneminde enflasyon düşüktü fakat ihracatçıların rekabet gücü her geçen yıl biraz daha düşüyordu.

Bu endeks, hükümet politikalarının ihracatçıları yalnız bıraktığı ve yeterince desteklemediği imasını oluşturan bir imdat çığlığı.

Raporu hazırlayanlar bir yardımın geleceğinden umutlu değiller.

TÜSİAD, bu RGE çalışmasında hükümetin, Rusya - Ukrayna savaşıyla yükselen enerji fiyatlarına müdahale etmemesini örnek olarak gösteriyorlar.

Hatta Proje danışmanı Sayın Prof. Dr. Hakan Kara, sunum esnasında Ukrayna’nın işgaliyle başlayan savaştan dolayı “yükselen enerji fiyatlarına hükümetin müdahale etmemesi, belki de enflasyonun raydan çıkmasının en önemli sebebidir” mealinde bir açıklama yaptı.

RGE Raporunu hazırlayan ekibin oluşturduğu grafiğe göre konu çok açıktır: Türkiye hariç dünyadaki bütün hükümetler, savaş süresince enerji fiyatlarına müdahale ederek enerji fiyatlarının yükselmesini engellemiş.

basliksiz-3.jpg

Verilere göre yerden göğe kadar haklılar.

Tabloya baktığımızda savaşın başladığı 2022 yılından sonraki bir yıl boyunca rakibimiz olan yabancı ülkelerde enerji fiyatları (170’ten 180’e yükselerek) sadece %6 artmışken; Türk İhracatçıların enerji maliyeti (170’ten 300’e yükselerek) %76 artmıştır.

Rakiplerin enerji maliyeti %6 bizimkilerin maliyet %76; gerçekten de katlanılması ve kabullenilmesi zor bir durum.

İhracatçılarımıza sahip çıkmayan Hükümetimize (EPDK) ne kadar kızsak azdır.

Peki, bütün dünya tedbir alırken bizim yetkililer (EPDK) niçin hiçbir tedbir almamış?

Ve tedbir almadıkları için de satıcıların, rüyalarında bile görmedikleri “akla ve hafsalaya sığmayacak ölçüde fahiş miktarlarda para kazanmalarına niçin göz yummuşlar?”

Bilmiyoruz.

Peki Hükümetin (EPDKnın) göz yummasıyla adeta vurgun vuran ve vatandaşlarını “yasal yollarla üten” şirketler kimlerindir?

TÜPRAŞ VE STAR RAFİNERİSİ

Malum STAR Rafinerisi, Petkim’le beraber SOCAR Holding’e yani Azerbaycan Hükümetine aittir.

Bu firma hakkında sınırlı bilgiye sahibiz fakat TÜPRAŞ halka açık olduğu için olan biteni Tüpraş’ın finansal tabloları üzerinden izleyebiliyoruz.

Aşağıda TÜPRAŞ’ın sitesinden aldığım 2022 ve 2023 yıllarına ait özet gelir tablosu var.

Bu tabloya göre TÜPRAŞ, 2022 ve 2023 yıllarında Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi (FAVÖK) tam 200 milyar TL para kazanmış.

Bu paradan aldığı kredilerin faizini, makina ve teçhizatının amortismanını ve vergileri düştükten sonra da elinde net kar olarak 115 Milyar TL para kalmış.

basliksiz-2-001.jpg

Savaş zengini, savaş zengini, savaş zengini.

Savaş zengini kavramı hiç bu kadar net zihnime oturmamıştı.

Merak ettim, acaba 2022’den önceki on yılda Tüpraş ne kadar net kar elde etmiş?

Baktım.

Yuvarlayarak söylüyorum 18 Milyar TL.

Elbette enflasyon ve kurlar yükseldiği için iki dönemin karları aynı nitelikte değildir fakat aradaki fark korkunç.

STAR RAFİNERİ şirketi Türkiye’deki en büyük doğrudan yabancı yatırımcı; beyanlara göre “en az beş milyar dolar doğrudan yatırım” yapmışlar.

Kapasiteleri de 11 milyon ton yıl civarında yani TÜPRAŞ’ın üçte biri.

STAR RAFİNERİ’si de gökten paranın yağdığı bu dönemden yeterince nasiplendi.

STAR RAFİNERİSİ en son teknolojilerle donatıldığı için TÜPRAŞ’ın kazandığının, en az üçte biri kadar para kazanmış olmalı.

Bu karlılık sayesinde, bütün yatırım amorti edilmiş yani kendini geri ödemiş olabilir.

TÜSİAD VE KOÇ HOLDİNG

TÜSİAD’ın, RGE Raporu doğruyu söylüyor: Devlet kendi vatandaşına ve şirketlerine sahip çıkmadığı için birileri, yani rafineri sahipleri fahiş paralar kazanmışlar.

En çok parayı kazanan TÜPRAŞ’ın büyük hissedarı KOÇ Holding.

Toplumun algısında TÜSİAD demek KOÇ Holding demek; TÜSİAD Yönetimi, öncüsü, hamisi ve şeref üyesi olmasına rağmen KOÇ Holding aleyhine bir rapor yazdırmaktan imtina etmemiş.

Bu medeni cesaretiyle TÜSİAD Yönetimi tebrikleri hak ediyor.

Soru: Peki, Hükümet (EPDK) bir KOÇ Holding iştiraki olan TÜPRAŞ’ın bu kadar çok para kazanmasına nasıl ve niçin göz yumdu?

Göz mü yumdu işbirliği mi yaptı tam bilemiyoruz.

Ak Parti tabanına göre Hükümetle KOÇ Holding ve Hükümetle KOÇ Holding’in temsil ettiği zihniyet kanlı bıçaklı.

“Dışarıya karşı kanlı bıçaklı fakat perde gerisinde can ciğer kuzu sarması” diyecek bazı okuyucular acaba haklı mı?

Bu konuya girmişken bir parantez daha açmak artık bir zorunluluk.

KOÇ Holding’in çok istediği bir şey vardı: Tofaş artık üretim yaparak yeterince para kazanamıyor, acentelik yaparak para kazansın istiyoruz.

RİCA: TOFAŞ, yani KOÇ Holding bundan sonra STELLANTIS’in Türkiye satış temsilcisi olsun.

Rekabet Kurulu durumu inceledi ve “olmaz” dedi.

“Hem Ford, Hem Fiat, hem de Stellantisin aynı grupta olması tekelciliktir ve buna izin veremeyiz” dedi.

Sonra Sayın Ali Koç, Külliye’ye Sayın Cumhurbaşkanının “bir çayını içmeye” gitti ve Rekabet Kurumu konuyu tekrar gözden geçirmeyi kabul etti.

Sonra da “çocuk kandıran ve gülünç” bazı şartlarla Stellantis’in hisselerinin Tofaş’a satılmasına onay verdi.

(Stellantis: Peugeot, Citroen, Alfa Romeo, Jeep, Tofaş, Opel vs. gibi markaların sahibi)

Şimdi.

Şimdi Sayın Sayın Ömer Koç ve Sayın Ferit Şahenk Paris’te tesadüfen bir cafede karşılaşırlarsa ve yine tesadüfen Renault CEO’su da oradan geçerken onlara katılırsa acaba ne konuşurlar?

Maazallah, ya kahve içerken araba fiyatları konusunda ortak bir strateji oluştururlarsa…

Rekabet Kurumuna Paris'teki bütün cafelere kamera yerleştirmesi önerisi yapılsa, ne ne der acaba?

:)

Neyse, konumuz Koç Holding-Ak Parti dostluğunun vardığı seviyeyi tartışmak değil, parantezi kapatıyorum ve konumuza dönüyorum.

Konumuz, Hükümetin yani EPDK’nın STAR ve TÜPRAŞ’a “voliyi vurma” veya adeta “halkı soyma” hakkı veren yasalar çıkarması ve düzenlemeler yapmasıdır.

Mevcut düzenlemelere göre bugün de TÜPRAŞ, akaryakıtta ciddi bir arz sıkıntısı olursa geçmişin benzeri bir “vurgun”u tekrarlayabilir.

Yani yatırım yaptığı için değil, inovasyon yaptığı için değil başkalarının felaketinden yararlanarak kendi ülkesindeki müşterilerini adeta soyarak…

Amerika ve İsrail'in, İran’a saldırısının, Tüpraş’a böyle bir fırsat sunduğunu hep birlikte çok kısa süreliğine de olsa bir daha gördük.

EPDK’nın (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) hazırladığı düzenlemelere göre TÜPRAŞ, bir yılda, 100 değil 200 hatta 300 hatta 500 milyar TL bile kazanabilir; önü açık…

Görüldüğü gibi aslında, geçmişte kalmış bir konuyu değil geleceği de tartışıyoruz.

Haklarını koruyamayan vatandaşlar, maliyetlerini ve çıkarlarını yönetemeyen firmalar, bürokratlarını kontrol edemeyen hükümetler ve hükümetleri denetleyemeyen muhalefet var oldukça “her tür yasal vurgunun eli kulağındadır.”

Yazının devamı perşembeye.

YORUMLAR (11)
11 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.