Gazze’yi Japonyalaştırmak!
İran hariç neredeyse bütün İslam Dünyası ve Birleşmiş Milletler, (BM), Filistin'de iki devletli, iki toplumlu ve iki bağımsız devleti öngörüyor.
Başkentleri Doğu Kudüs ve Batı Kudüs olacak bu iki devletin sınırlarını da 1967 savaşı öncesi sınır belirliyor.
Amerika da, BM’nin bu kararlarına bağlı olduğunu defalarca ve resmen beyan etmiştir.
Bir haydut devlet olan İsrail, yüzlerce kez Filistin’e saldırarak, Birleşmiş Milletler kararlarını defalarca çiğnemiştir. Şimdi de çiğniyor.
Amerika’yı kontrolü altına almış olan İsrail, bu özgüvenle dünyadaki hiç bir ülkeyi ve eleştiriyi umursamıyor.
Kendisini İsrail’in müttefiki olarak görenler dahil neredeyse dünyadaki herkes İsrail’den bıktı ve derhal bir ateşkes istiyor.
Sonuçta Trump Netanyahu’dan “kabul edebileceği barış şartlarını yazıp göndermesini” istedi.
Trump, Netanyahu’nun (kabul edilemez) şartlarını, dolayımlı ve muğlak bir üslupla 20 maddelik bir plana dönüştürdü.
Amerika, elbette İsrail’in de onayıyla, 8 İslam ülkesinin liderlerine bu planı sundu.
İçlerinde Türkiye’nin de olduğu bu 8 islam ülkesi, HAMAS’a sunulmadan önce muhtemelen bu 20 maddelik plana ön vermiş olabilir.
Amerika’nın 20 maddelik bu planı, aslında iki yıldır İsrail’in pazarlık masalarında öne sürdüğü şartlar ve tehditlerden oluşuyor:
1) HAMAS, (Siz bunu Filistinliler diye anlayın) esirlerimizi ve cenazelerimiz iade etsin, silahlarını bıraksın ve kayıtsız şartsız teslim olsun.
2) Veya Arap Ülkeleri Gazzelilerin tamamını mülteci olarak alsın.
3) Aksi takdirde kadın, çocuk veya savaşçı olup olmamasına ve sayısına bakmaksızın bütün Filistinlilere saldırmaya devam edeceğiz.
4) Ve Gazze’ye silah, gıda, su, enerji vs gibi maddelerin girişini de engelleyeceğiz.
5) “Tehlikeli” gördüğümüz her Filistinliyi de tutuklayacağız ve her muameleyi yapacağız, vs. vs. vs. gibi tamamı savaş suçu oluşturan tehditlerini açık açık savuruyor.
Bilgi: Filistinliler bugün dahil her gün şehit veriyor; şu ana kadar 69.000 şehit ve 250 bin yaralıları var.
Netanyahu’nun nihai talebi: Gazze’de sadece sınırlı bir asayiş polisi olacak ve bu polis gücü de talimatlarını İsrail’den alacak.
İsrail askerleri de Gazze’nin istediği yerlerinde kontrol noktaları kurarak “Apartheid” bir yönetim oluşturacak.
Pazarlık masasının bir tarafında “katliamlar ve sürgünler” diğer tarafında da “Filistinlilerin tam teslimiyeti” var.
TRUMP ÇÖZEBİLİR Mİ?
Dünyada İsrail’i “güzellikle” durdurabilecek tek bir gücün Amerika ve Trump olduğu iddia ediliyor; “kesinlikle” doğru değil.
Tam tersine İsrail, Amerika’ya her istediğini kabul ettirebilecek bir mekanizma kurdu; Trump istese de “İsrail isteklerinin postacılığı”nın ötesinde bir şey yapamaz.
Açıklayalım:
Amerika'nın, Yahudi veya Yahudi dostu en zengin 100 bin iş insanı (Muhtemelen Amerikan iş dünyasının çoğunluğu) İsrail için lobicilik yapan AIPAC adında bir örgüt kurmuşlar.
Bu AIPAC, Amerika yasaları izin verdiği için, Amerikan Parlamentosu olan Kongre’deki üyelerin %75’ini “finansal açıdan himaye” ediyor.
Böyle olduğu için de konu İsrail olunca tabir caizse “finansal olarak gebe bırakılmış parlamenter” kesinlikle İsrail’in ricalarını kıramazlar.
Trump, Amerikan iç politikası veya uluslararası ilişkiler söz konusu olunca kendi partisinden olan Cumhuriyetçi parlamenterleri kontrol edebiliyor ve desteklerini alabiliyor fakat konu İsrail olunca onları kontrol edemeyeceğini biliyor.
Doğrusu İsrail Lobilerinin Trump’a sağladıkları finansal himayenin tutarı, bütün parlamenterlere verilen desteklerden daha fazladır; yani Trump’ın İsrail Lobisine gebeliği parlamenterlerden daha ileri bir düzeydedir.
Amerikanın gerçek efendisi bu AIPAC Yönetimi (Siz bunu İsrail diye anlayın) parlamenterlere ve Amerikan Yönetimine, hoşlarına çok gidecek örnekler veriyor:
“Siz, İkinci Dünya Savaşında yendiğiniz Almanya’yla, Nazilerin tekrar örgütlenip size saldırmalarına yol açacak bir anlaşma imzaladınız mı?”
“Siz İtalya’da Faşizminin tekrar yükselmesine izin verecek bir pazarlık yaptınız mı? Faşizme göz yuman ve boyun eğen İtalya Kralı’nın kral kalmasına izin verdiniz mi?”
“Siz savaşa onay veren Japon İmparatorunun yetkilerinin aynı şekilde devam etmesine izin verdiniz mi?”
“Siz savaş suçlularını yakalayıp, mahkemelerde yargılayıp cezalandırmadınız mı?”
“Şimdi İsrail ve Amerika, İran ve işbirlikçilerine karşı zafer kazanmadı mı?”
“Peki, İran ve müttefiklerine niçin aynı muameleyi yapmıyoruz?”
“Sizin kararlılığınızın sonunda Almanya, Japonya ve İtalya demokrasiye geçmediler mi, gelişip en yakın müttefiklerimiz olmadılar mı?”
“Peki, İsrail ve Amerika niçin el ele verip İran ve müttefiklerini de demokratikleşmiyor?”
“Niçin İran’da, Filistin'de, Lübnan’da ve diğer yerlerde dost yönetimler kurdurmuyoruz?”
“Amerika, İsrail ve diğer müttefiklerimizle, Filistinli teröristlerinin güçlenip saldırıya geçmelerini mi bekleyeceğiz?”
vs. vs. vs.
Falan filan.
Amerikalılar için tamamı baştan çıkarıcı fakat sahte teklifler.
İkinci Dünya Savaşından sonra bazı Amerikalıların daha adil ve demokratik bir dünya için çalıştıkları doğrudur. Yine de Almanya ve Japonya Amerika’ya Kanada kadar yakın olmadıkları için şanslıydılar.
Bugün, Kanada'nın bir savaş suçlusu olarak Amerikaya ve Trump’a teslim olduğunu varsayalım; Kanada diye bir ülke kalır mı?
Dindar olduklarını iddia eden bazı İsraillilerin fırsat bulduğunda kötülük yapmaya teşne oldukları biliniyor; komşularının varlıklarını ele geçirmeyi kendilerine bir hak olarak gören pek çok dini mezhep ve yorumlar olduğu sır değil.
Doğrusu çoğu laik olan yargı sınıfının da Filistinlilere karşı adil davranacağına, dini radikallerin dümen suyuna girmesini yorumlamakta zorlanıyorum.
Ben inanmıyorum peki, dünyada İsraillilerin, Filistinlilere karşı adil davranacağına inanan bir Allahın kulu var mı?
Şu anda Batı Şeria’da neredeyse göbekten İsrail’e ve İsrail güvenlik otoritelerine bağlı Resmi bir Filistin Devleti var.
Soru: Peki İsrail, onlara karşı adil davranıyor mu?
Cevap: Hayır. Batı Şeria’daki uygulamalar her türlü kötülüğü içeriyor.
Haydut İsrail Devleti, mevcut yapısıyla bir kötülükler devletidir; dini bilgi dağarcıklarındaki kötülükleri meşrulaştırabilen kötü politikacılar tarafından yönetiliyor.
Bu kötülük tipi mikrobiktir ve yayılma arzusu içerir.
Şu anda bu mikrobun daha fazla yayılmaması için Gazzeliler kendilerini feda ediyor.
Gazzeliler imha edilirse, siyonistler, gelecek on yılda güçlerini ve nüfuzlarını biraz daha artıracaklardır.
Gazzeliler “zaferden değil seferden mesul oldukları”nın bilinciyle mefluç ve kötürüm insanlığa, özgürlüğün yolunu kendilerini yakarak göstermeye çalışıyor.
