Sanıyorlar ki faizler artınca dışarıdan para yağacak

AK Parti’nin son seçimleri “Hubbu Ali’den dolay değil buğzu Muaviye”den dolayı kazandığını herkes biliyor.

Seçimlerden hemen önce, “kamu imkânlarını halka yağmalatma vaadi” AK Parti’nin dağılmasını önlemiş olabilir fakat bu seçim başarısından, halkın, ekonomi politikalarını onayladığı anlamı çıkarılamaz.

Bu hakikati, Başkan Erdoğan’ın tecrübesi ve sezgisiyle kavradığına şüphe yok. Bu kavrayışı dolayısıyla, Sayın Mehmet Şimşek (MŞ) ve Sayın Hafize Gaye Erkan’ı (HGE) göreve davet etti.

Başkan Erdoğan’ı çepeçevre saran menfaat odakları, sureti haktan görünerek MŞ ve HGE’ın atanmasını ve bu ikilinin Merhum Kemal Derviş gibi “kurtarıcılar” olarak sunulmasını, kendi tabirleriyle, “hazmedemiyorlarmış.” Çünkü bu tip atamalar, Başkan Erdoğan’ın iradesinin dolaylı olarak sınırlandırılmasıymış falan filan.

HATASIZ BAŞKAN OLMAZ

Başkan Erdoğan, kendisini halka halka kuşatmış bu ekiplerin etkisinde kalarak, Sayın Şahap Kavcıoğlu’nu (ŞK) BDDK’nın başına ataması isabetsiz bir tercih olmuştur.

İnanılır gibi değil fakat çevresi, Kavcıoğlu’nu MŞ ve HGE’yi denetleyecek ve gözetleyecek kişi olarak sunuyorlar; kimbilir belki de doğrudur.

Başkan Erdoğan’ı kuşatmış menfaat odakları sanıyor ki uluslararası finans çevrelerine ulaşabilecek birkaç kişiyi bir süreliğine göreve getirmek ve bu yeni ekibin faizleri biraz artırmasına müsaade etmek, sıcak paranın Türkiye’ye akması için yeterlidir.

Bu düşünce biçimi eskiden doğruydu.

Hatta seçimleri Millet İttifakı kazansa ve ekonominin başına yine MŞ ve HGE’yi atasaydı, yine doğru olurdu.

Bu akıl yürütme biçimi Naci Ağbal’ın göreve atanması döneminde bile belirli ölçülerde doğruydu.

Artık değil.

Çünkü finans piyasalarında itibarı sıfırlanmış bir bürokrat, adeta bir “parti müfettişi” gibi BDDK’nın başına atanmıştır.

Bu atama, Başkan Erdoğan’ın, birinci dakikadan itibaren MŞ ve HGE’ye “şüpheli şahıslar” muamelesi yapacağı görüntüsü oluşturmuştur; niyet bu olmasa bile.

Herkes biliyor ki Başkan Erdoğan, “kaşının üstünde gözün var” diyerek en değerli bürokrat ya da siyasetçileri bile görevden aldı ve alabilir. Örnekler, Sayın Berat Albayrak, Sayın Naci Ağbal, Sayın Lutfi Elvan, Sayın Hüseyin Aydın, Sayın Murat Çetinkaya, Sayın Murat Uysal vs. vs.
Görüntü bu.

MŞ’nin önümüzdeki beş yıl boyunca aynı görevi sürdürebileceğine, istediği ekiple çalışabileceğine, istediği kanunları çıkartabileceğine, Başkan Erdoğan tarafından her bakımdan destekleneceğine, finans piyasalarında, inanan tek bir Allah’ın kulu var mı?

Para Politikası Kurulu (PPK) üyelerini görevde bırakmak veya yenilerini atamamak, Başkan Erdoğan’a karşı yatırımcıların “güvenilmezlik algısı”nı pekiştirmeyecek mi?

Soruyu Başkan Erdoğan’a soralım: Siz yabancı sermaye yetkilisi olsanız sadece MŞ ve HGE’ye güvenerek getirip dövizlerinizi Türkiye’de satar mısınız?

MŞ ve HGE’nin atanmasıyla ilgili “yeşeren umutlar” Kavcıoğlu’nun atanmasıyla net bir şekilde sararmıştır.

Bir “değişim çağrısı” anlamına gelmesi umulan MŞ ve HGE atamaları, içeriği boş bir gösteriye dönüşme tehlikesi içeriyor, geç de olsa bu anlaşılacak.

MEHMET ŞİMŞEK DESTEKLENECEK Mİ?

MŞ, Orta Vadeli Program için çalışmalara başladı.

Muhtemelen kapsayıcı ve birbirini teyit eden analizlerle dolu bir çalışma yapacak.

Sunacağı verilerle finansal istikrarın (etkili faiz oranları ve makro ihtiyati tedbirler, cari açığın azaltılması, makul bir bütçe ve borçlanma politikası, etkili sermaye piyasaları, kurumlar arası eşgüdüm vs.) sağlanacağını vaat edecektir.

Doğrusu ben yabancı sermaye olsam, ne anlatılırsa anlatsın önce başka soruların cevabını ararım.

​1) MŞ bu görevde kaç yıl kalacak, eğer ayrılırsa yerine kim gelecek veya aynı politikalar devam edecek mi?

​2) Başkan Erdoğan, her ne pahasına olursa olsun MŞ’yi destekleyecek mi? MŞ’nin gerekli ve zorunlu gördüğü kanunları çıkaracak mı? MŞ’nin uygun görmediği harcamalardan vaz geçecek mi?

​3) MŞ, kendi çalışma ekibini kurabilecek mi? Kurumlara yapılacak atamalarında sözü geçecek mi? Bakan yardımcıları hakkında söz hakkı olacak mı?

HAZIRA DAĞ DAYANMAZ

Hükümetin bilmesi gereken bir hakikati tekrar hatırlatmakta yarar var: Hazıra dağ dayanmaz.

Yılbaşından bugüne kadar geçen sürede, döviz rezervlerinin küresel ısınmaya maruz kalmış buzullar gibi nasıl eridiğini hep birlikte endişeyle izlemedik mi? İzledik.

Gerçekten de ekonomimiz fazla ısındığı için, döviz rezervleri de adeta karlar gibi eriyor.

Yeni ekonomi yönetiminin bu rezervleri hızla artıramayacağını artık biliyoruz, cevabı aranan soru, bu kanamanın yani erimenin durdurulup durdurulamayacağıdır.

AK Parti’yi istila etmiş kifayetsizlerin hamaseti mi yoksa Başkan Erdoğan’ın gerçekçiliği mi galip gelecek, bilmiyoruz.

Umutlu olmak için tutunacak dalların zayıf olması ve karamsarlık bizim suçumuz değil.

YORUMLAR (51)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
51 Yorum