Virtuous circle ya da semereli döngü

Son köşe yazılarında, mevcut uluslararası brüt döviz rezervlerimizin miktar ve oranının, 2013 yılı döviz rezervlerimizle benzer seviyelerde olduğunu göstermiştik.

Sonra, nasıl oluyor da bugünkü Uluslararası Reyting Notumuz, 2013 Reyting notumuzdan beş kademe daha düşük olabiliyor diye cevabını herkesin bildiği bir soruyu sormuştuk.

“Güvenilirliğin yani kredibilitenin yitirilmesinden dolayı.”

Sayın Şimşek her ne yapıyor ve yapacaksa, hepsini Türkiye’nin kredibilitesini geri kazanmak için yapıyor; kredibilitenin oluşmasının göstergesi olarak da “yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelişi”ni işaret ediyor.

Hatta “Muhtemelen Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra” diye tarih de veriyor.

YABANCI YATIRIMCI NEREYE NE YATIRIR

Yabancı yatırımcıların %10 faiz önerilse bile Türkiye’ye on milyar dolar kredi vermeye bile henüz hazır olmadıklarını ve önce tahvil ve sukuka, ardından da hisse senetlerine girebileceklerini tartışmıştık.

Bunun gerekçesi yıllık %10 getiriyi beğenmemeleri, kısa vadeyi tercih etmeleri, istedikleri zaman ülkeyi terk etmek istemeleri gibi olgular olabilir.

Diyelim gelmeye niyetlendiler, acaba bankalarımızın elinde yabancı yatırımcıların ilgisini çekecek “nitelikte ve miktarda satılık tahvil ve sukuk” var mı?

Bankaların elinde iki tür tahvil var: Enflasyona endeksli ve sabit faizli.

Enflasyona endekslilerin çoğunluğu “enflasyon eksi yüzde x” oranlı tahvillerden oluşuyor.

“Enflasyondan daha düşük faiz oranlı” tahvillerin kafa karıştırıcı olduğu ve tercih edilmeyebileceği kanaatindeyim.

Eldeki sabit faizli tahvillerin faiz oranları o kadar düşük ki, bankalar, bu tahvilleri satmak istemez.

Çünkü satarlarsa, çok yüksek oranlı bir zararı “erken realize etmek” zorunda kalacak ve bilançolarının fiyakası bozulacaktır.

Şu andaki niyetleri, düşük faizli tahvilleri satmayıp reel zararları yıllara yaymaktır.

Cevabı en çok merak edilen sorunun “Yabancı yatırımcılar Bist’te alıma geçer mi” olduğunu biliyorum fakat bir yorumum yok.

Zihnimizi toparlamak için bu yazı serisinin kök sorusuna dönelim, “yabancı yatırımcıların getirecekleri sıcak paraya niçin muhtacız?”

Cevap: Döviz rezervlerimizi artırmak için.

Döviz rezervlerimizi niçin artırmak zorundayız?

Daha kolay ve ucuza borçlanmak için.

Peki, niçin borçlanmak zorundayız?

Çünkü döviz gelirlerimiz döviz giderlerimize yetmiyor. İlk on ayda dış ticaret açığımız, başta enerji olmak üzere her konuda fiyatı düşen emtiaya rağmen, 93,5 milyar dolar oldu.

Neyse ki Turizm gibi başka gelirlerimiz var da bu açığın bir kısmını kapatabiliyoruz. İlk dokuz ayda, altın hariç cari açığımız 19 milyar dolar ve altın dâhil 41 milyar dolar oldu.

UMUDUMUZU SÜRDÜRÜYORUZ

Sayın Erdoğan da, yabancı yatırımcıları teşvik edici politikaların sonuç vereceğini bizlere bir müjde gibi anlatıyor.

Hatta Sayın Erdoğan yabancı yatırımcıların gelme ihtimali olgusunu, virtuous circle ifadesinin yanlış tercümesi olan “faziletli döngü” kavramıyla birlikte kullandı.

Virtuous circle ya da (benim tercihim) Semereli Süreç: İlk iyi ve doğru politika tedbirinin, kendinden sonra gelen ardışık bütün süreçleri doğru yönde tetikleyerek; başta, ilk iyi ve doğru tedbirler olmak üzere, ardışık bütün makro politikaları olumlu etkilenmesi.

Örnek: Faizlerin artırılması durumunda, toplam talep düşer, cari açık azalır, yabancı yatırımcı gelir; bu ardışık çıktılar sayesinde, en baştaki enflasyonu düşürme politikası başarılı olur.

Enflasyonun düşmesiyle bu defa kaliteli ve uzun vadeli krediler mümkün olur, kredi şartlarının gevşemesi, yatırımları tetikler; yatırımların artması istihdamı ve ihracatı artırır, vs. vs.

Bu makro politikalar döngüsü, sonuçta, kendi kendisini besleyen “semereli bir döngüye” dönüşür.

Yabancıların parasıyla oluşacak semereli döngülerin, tedbir alınmazsa, bu yabancı yatırımcılar beklenenden daha erken ülkeyi terk ederse, bu defa, tahripkâr ve daraltıcı bir döngü oluşur.

Biz bu döngünün hem iyi hem de kötü çevrimlerini geçmişimizde yaşadık, bu defa bütün umutları sadece semereli bir döngüye bağlamaktan başka bir çaremiz yok, açıkçası.

Mutlu olmak veya mutlu etmek amacıyla kazandığından fazla tüketen öznelerin akıbeti, ister devlet, ister şirket isterse de kişi olsun fark etmez; er ya da geç tahripkâr döngülere mahkûmdur.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum