Devlet Bahçeli’ye ithafen

Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye siyasetine yaptıkları ve yapmadıkları ile yön verebilen çok önemli bir isim. Türkiye’nin içinden geçtiği gergin günlerde ve terörün zirve yaptığı anlarda dahi MHP tabanını 80-90 öncesinden farklı olarak sokaktan uzak tutma gayretini hep takdir etmişimdir.

Bugün, Bahçeli’nin tüm ezberleri bozarak yaptığı “Terörsüz Türkiye” çıkışının önemi maalesef kısır siyasi çekişmeler nedeniyle yeterince karşılık görmüyor.

Batının inşa ettiği yapay bir kavram olarak milliyetçilik bu topraklara ekilmiş ayrık otu gibi ve halkın büyük kısmına sirayet etmemiş bir kavram. Tarih boyunca bu topraklar hem dini hem de ırki çeşitliliği bir arada barındırdı. Zaman zaman dillendirildiği gibi, bizde milliyetçilik içini doldurmakta zorlansak da ırkçılıktan ziyade bu ülkeyi içindekilerle birlikte sevmek üzerine kurulu.

Bugün Cumhurbaşkanlığı forsunu süsleyen yıldızlardaki ve aslında o forsta olması gereken Safevi Devleti de dahil hemen hiçbir Türk devletinde modern anlamda bir etnik kimlik vurgusu ve ırkçılık öne çıkmamıştır.

Hunlardan Osmanlılara asıl önemli olan devlete ve halka hizmet olmuştur. Sizin hangi kavme ya da dine bağlı olduğunuz ikincil bir konudur. Sırf Türk olmanız sizi nasıl değerli yapmazsa aksi de değersiz yapmaz.

Törenin üç sacayağı var; adalet, güvenlik ve iaşe-üleşme-paylaşım ki bunlar devlete bağlılığın temel koşulları. Bir hanedan törenin gereğini tesis ederse ona itaat bir görev halini alır, bir hanedan törenin gereğini yapamıyorsa bağlılık kemeri de çözülür. Kut, o hanedanı terk eder ve kendisine yeni bir hanedan arar. Törenin gereğini yerine getiren, güç ve aklı kullanan ve boyları kendisine bağlayan bir boy beyi kurultayda boyların bağlılık bildirmesi ile kutun yeni sahibi olur. Kılıçların çekilmesini saymazsak kısmen demokratik bir yöntem.

Demokratik seçimleri buna benzetebiliriz. Toplumun farklı katmanlarını kucaklayan ve onları ortak çıkar etrafında birleştirebilen bir koalisyon ya da parti oy çoğunluğunu elde ederek iktidara gelebilir.

Başkanlık sisteminin en önemli noktası da bu zaten.

Mevcut sistem birbiri ile çekişen, rekabet eden grupları dahi aynı çatı altında ortak çıkarlar çerçevesinde birleştirebiliyor. Türkiye siyasetinde kullanılan dilin nobranlığını bir kenara bırakırsak aslında bu iyi bir şey.

%50+1 oy alabilmek ve başkan olabilmek için geniş bir konsensus inşa etmeniz gerekiyor.

Bu topraklarda bin yılı aşkın bir süredir iç içe yaşamış, kız alıp kız vermiş, acılarını, sevinçlerini paylaşmış, folkloruna kadar birçok alanda alışveriş yapmış halkların doğru tanımlanmış bir vatandaşlık parantezinde bir araya gelmeleri dosta güven, düşmana ise korku verecek bir gelişmedir.

Bu topraklarda Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni vs. olmamızın hiçbir önemi yok. Bizler farklılıklarımızla bu toprakların evlatlarıyız. Terörün gölgesinde geçen onca yıla rağmen Türkler ve Kürtler hala birbirine düşman edilememişse bunda bu toprakların kadim töresinin büyük rolü var.

Mesela Hrant Dink’i insani bir kalple dinleyen hangi Türk milliyetçisi Hrant’ın bir vatan haini olduğunu söyleyebilir? 100 yıl önce tarihin bir parantezinde yaşananların bugünümüzü hala etkiliyor olması normal ancak bizim bu milleti duyguda yekpare bir bütün yapacak bir dile ve çabaya ihtiyacımız var.

Sayın Bahçeli bugün çok önemli bir misyon üstlenmiş, Cumhuriyet döneminin en derin sorunlarından birisini çözmek için kendisini ve partisini siper etmiş durumda. Türkiye’nin partili-partisiz mutedil kesimlerine de düşen bu siyaseti desteklemek olmalı çünkü kendi halkı ile barışık bir Türkiye Cumhuriyeti Devletine hiçbir güç diş geçiremez.

İran’ın yaşadıkları ortada. İsrail, İran içinde bu denli kökleşebilmiş ise bunda halkı ile yaşadığı yabancılaşmanın rolü var.

Cumhuriyet, vatan kaybeden ve kalanı da kaybetme korkusunu iliklerine kadar yaşayan subayların-aydınların kurduğu bir rejim. O gün kurtuluş için çare olarak görülen yöntemlerin bugün değişen dünya konjonktüründe birikmiş sorunlarımızı çözemediği ortada. 1924’den 1982’ye Anayasalarımızda yapılan vatandaşlık tanımı kâğıt üzerinde güzel olsa da içeriğinin geçmiş uygulamalara bakıldığında demokrasi ve insan hakları ile doldurulamadığı da bir gerçek. Bu tanımın içini halisane bir şekilde bu muhteva ile doldurulabilirsek yarın bambaşka bir ülkeye uyanacağımız bir gerçek.

Bahçeli, devlet adamı feraseti ile aslında Türk töresinin özüne uygun bir çaba içerisinde ve herkesin kendisini devletin asli ve birinci unsuru olarak görmesi ve sahiplenebilmesini sağlayacak bir yolun taşlarını döşemeye çalışıyor.

Bu çabanın, konjonktürel gelişmelerden bağımsız olup olmadığının benim için hiçbir önemi yok. Bu ülkede herkesin göğsünü gere gere “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyebileceği bir yola girmesinin uzun vadede bize kazandıracaklarını tahayyül etmek bile insanı mutlu etmeye yeter.

Bu yol maalesef çok çetin olacak. Sürecin tarafları içinde çiğlik, kışkırtıcılık, yaraları eşeleme yarışında olanlar hiç eksik olmayacak. Ancak, onların olması mutedil çoğunluğu korkutmamalı.

Bu toprakların sıradan insanlarının yüreklerinin teli nasıl “Gönül Dağı” türküsünü dinlerken titriyorsa “Ay Dilbere” türküsünü dinlerken de titriyor. Birlikte titreyen bu yüreklerin aşamayacağı sorun olmadığına inanıyorum. Sadece daha sabırlı ve itidalli olmak, devletimizin daha fazla kucaklayıcı olması gerekiyor.

YORUMLAR (31)
31 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.