Şu Fesih Hikâyesi
Bazı ideolojik hareketlerin lügatinde bazı kelimelerin tersi geçerlidir. "Barış" da o kavramlardan. Kendilerini devletlerle eşit konumda görerek savaş ve barıştan bahsetmeleri ayrı bir garabettir. Fakat “barış" diyorlarsa kesinkes "savaş"tan bahsettiklerini düşünebilirsiniz.
PKK Stalinist bir hareket. Ayrılıkçı bir terör örgütü. Şimdi söylenenlere bakıyoruz, Türk-Kürk kardeşliği ve ikisi arasında bir barıştan söz ediliyor. Bunun neresini düzelteceksiniz? Halk arasında kardeşlik var. Karşıtlık, kavga ve çatışma yok. Hiç olmadı. O halde bu kavramlaştırmaya ne diyeceğiz? İftirayı aşan bir kurgu mu? Tıpkı soykırım yalanı gibi Türkiye’nin bugününe ve dününe saldırı mı?
Bu yalanların gün yirmi dört saat dillerde oluşu dehşettir. Çatıştıracak bu dildir. Her tür silahtan daha yakıcı ve öldürücüdür. Hayret, memleket seyrediyor. Türkiye’nin belası bu vurdumduymazlıktır.
Ülkede elbette haksızlıklar var. Herkes için var. “Bizim hakkımız verilmiyor” diyenlerin argümanlarının on katı başka kişiler ve gruplar için de geçerli. Hatta diğerlerinin çektiğini onlar çekmemiş de olabilir. Şimdi yaşanan görülmemiş hukuksuzluklar bunlardandır.
DAĞA MI ÇIKSINLAR?
Her gadre uğradığını düşünen dağa çıkacaksa orada düzenden bahsedemezsiniz. Mesela şimdi başta CHP’nin, Zafer Partisi’nin başına gelenlerin hiçbir haklı gerekçesi olmadığı anlatılıyor. Hukuken netice almaları da zaman alacağa benziyor. Ne yapacaklar, dağa mı çıkacaklar?
Gadre uğramışsanız, yanlış yapıldığını düşünüyorsanız ses yükseltir, kuralların uygulanmasını sağlamaya çalışır, hakkınızı ararsınız. Devlet düzeninde işler böyle yürür. Bizde olanı yutkunmadan açık açık konuşmak lazım. Zaten kendileri devlete iftiralarının hepsini yerleştirdikleri son bildiriyle söylediler.
Yüzyıldan fazla bir zamandır ayrı bir devlet olmaları körükleniyordu. PKK, bizim “ekrad taifesi”ne “kendimizin efendisi olacağız..” dedi. Taban tuttu. Sevr zamanının Batı dayatmalarını kendilerine tutamak edindiler. Dikkatinizi çekerim, uzantıları partinin toplantılarında Türk Bayrağı hiç görülmedi.
ÖRGÜTLER EFENDİSİZ YAŞAYAMAZ
“Kendinin efendisi olmak” da barış gibi tersi anlaşılacak bir argüman. Şimdiden bolca efendileri var. Sonra başka vesayetler ve efendiler edinecekleri de görünen bir husus.
Bugün PKK dediğimiz kendisinden ibaret değildir. Her yere dal budak salmıştır. Ve zararları sadece Türkiye’ye değildir. İnsanlığa zehir saçtığını dünyadan öğreniyoruz. Mesela, uyuşturucu trafiğini idare eden büyük bir ekonomik güçtür. Mafyavârî işleri sıradandır. Tehdit ve şantajla iş görür. Her türlü kötülüğün havale edilmesine müsait ve vekâlet savaşçısı örgütlerdendir.
Bu durumda sorulacak sorular vardır. Ortadoğu tam karıştırılmışken, bu tür örgütlere duyulan ihtiyaç ortadan kalktı denebilir mi? Sonra, böyle bir yapıyı dağıtmak “feshettim” demekle mümkün mü?
PKK BÜYÜK GÜÇLERİN KONTROLÜNDE
PKK’nın hedefiyle büyük güçlerin hedefi birdir. Hadi Mahir Kaynak diliyle söyleyelim, “birleştirilmiştir”. Ortadoğu’da, dinci görünen terör örgütlerinin görevi başka, bu etnikçi terör örgütlerininki başkadır. Bunlarda iş bölümünü yöneten güçler belirler.
Suriye’de gördüğümüz ve henüz tamamlanmamış yapılaşmalarla Irak’ta olanlar aynı güçlerin işidir. Irak’ta Barzani-Talabani adıyla yapılanlar Suriye’de PKK’nın türevleriyle yapılıyor. PKK’nın silah bırakma oyunu bu büyük plan içindeki bir dizi hareketten biri ise göreceksiniz.
“PKK zaten bitmişti” demek olanı biteni anlatmaz. Evet terör örgütü olarak değersizleşmiş ve ömrünü tamamlamıştı. Bu haliyle kullanılamayacak hale gelmişti. Gücünü ad değiştirerek Suriye'ye kaydırmıştı. İşi biterken Amerika, Batı ve İsrail desteğiyle kendisi için büyük başarı elde ettiğine bakılırsa ad ve elbise değiştirdiği görülür.
Artık Suriye’de bir devletçikleri var. Bildirilerinde dendiği gibi “PKK adıyla..” olan faaliyetleri bitiriyorlar. Hedeflerini de açıkça ilan ettiler.
Hatırlatmak lazımdır: Bildirilerinde Türkiye’nin kuruluşuna saldırdılar. Türkiye’nin bu topyekün hücumu tam anladığını sanmıyorum. CHP’nin anlamaz görünmesi skandal ötesidir. Anlaşılsa kıyamet koparmaları beklenirdi.
Yukardakiler ne yaparsa yapsın bu işin karakteri milletin varlık ve egemenlik meselesidir. Halk bunu görür, anlar ve bu işin son kararını –Hak saklasın!- büyük kayıplar pahasına da olsa verir.
O KARİKATÜR ACI GERÇEĞİ Mİ SÖYLÜYOR?
Bir karikatür gördüm: Bir terörist, elindeki pimi çekilmiş el bombasını Türkiye haritası üzerine bırakıyordu. PKK fesih bildirisini en iyi anlatanlardan biri o karikatürist olabilir.
Bu fesih oyununun neresinden baksanız birilerinin yolunu açan bir işaret taşı var. Hükümet tarafı, ad değistirmiş PKK'nın feshini zafer gibi sunacakları bir imkân yakaladıklarını sandılar. Olanı biteni bildikleri halde bunu yapmaları kendileri için siyaseten anlaşılabilir diyenler var. Böyle bir siyaseti devlet yönetenlere nasıl yakıştırırız?
Devlet hayatında işler kılı kırk yararak düşünülür. Böyle bir meselede yaptıklarımız devlet işine benzemiyor.














