Erdoğan’ın yargıdan beklediği bu muydu?

Yok böyle keyfi, karakuşi karar!..

Kavala ve Gezi kararıyla neye uğradığını şaşıranların cevap aradığı soru: Bu hukuksuzluk niye yapılır?

Kavala’nın yargı macerası, yılan hikayesine döndü.

Tınmaz melaikeler, kendilerine dokunmadıkça bin yıl yaşamasına ses etmese de evet, bu bir yılan hikayesi.

Ve ucu, kendilerine dokunmadığını sananlara da haydi haydi dokunuyor.

İnanmıyorlarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kulak versinler.

Kavala ve Gezi kararının çıktığı saatlerde yüksek yargı, Cumhurbaşkanlığındaki iftar sofrasındaydı.

Erdoğan, yüksek yargıya dedi ki; hukuk ve adaletin olmadığı yerde ne refah olur ne de toplumsal barış!

Hukuksuzluğun, dokunmadığı hayatları da yoksullaştırdığını, kötüleştirdiğini daha nasıl anlatsın!

Erdoğan, AK Parti’nin hukukta yaptığı reformlara da iki örnek verdi.

Biri, kararları beğenilmediğinde tanınmayan ve iktidarı bağlamayan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkıydı.

Diğeriyse iktidar ve medyasının, kimi isterlerse kesin suçlu ilan etmelerini önleyemeyen lekelenmeme hakkı.

Erdoğan, iki hakkı da getirmiş ve güçlendirmiş olmakla iftihar ediyordu.

İftar konuşması, “AK Parti’nin yönetim anlayışı”nı ortaya koyan şu mesajlarla doluydu:

“Adalet mülkün temelidir, insanı yaşat ki devlet yaşasın...”

“Adalet, tüm insanlığın ortak arayışı, talebi ve değeridir.”

“Devlet ve toplum hayatında her şeyin başı adalettir.”

“Adaletin olmadığı yerde huzur, birlik, kalkınma, ilerleme, refah olmaz. Hukukun işlemediği, adalet duygusunun zedelendiği yerde sosyal barıştan söz edilemez.”

“Adaletle ilgili temel sorunlarını çözme kabiliyetini yitiren toplumlar, birçok can yakıcı krizle boğuşmak zorunda kalıyorlar.”

Her cümlesine yüzde yüz katılıyorum.

Zamanlama bakımından da pek manidar mesajlardı, cuk oturdu.

Cumhurbaşkanı, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün”dürün kitabını da yazmıştı, konuyu biliyor.

Retorik mükemmel, yalnız sorun uygulamada...

Kavala ve Gezi kararlarının hukukla, mantıkla izah edilemeyeceği, kabak gibi ortada.

Öyleyse nedir bunun açıklaması?

Osman Kavala’yı hapisten çıkarmamak için yapılmadık kalmadı, bin dereden su getirildi.

Gezi olmadı casusluk, casusluk olmadı Gezi’den allem kallem tutuklu yargılanacak, AİHM kararları baypas edilecek, suçla bağının kurulamaması suçu iyi gizlemesine delil sayılacak, yıllar böyle geçecek, mahkeme yerine iktidarla medyası Kavala’yı her iddiadan suçlu ilan edecek ve AK Parti adaylığından gelme bir hakimin de kararıyla casusluktan beraat verilip Gezi’den müebbede mahkum edilecek. Onun narına alakasız başka isimler de yakılacak, Gezi’den 18’er yıla çarptırılacaklar...

Buna da adalet ve hukuk, hak yerini buldu diyeceğiz; yargımızın bağımsız ve tarafsız olduğunu, Osman Kavala’nın adil yargılandığını, lekelenmeme hakkının zinhar çiğnenmeyip AYM ve AİHM kararlarına da derhal uyulduğunu söyleyeceğiz, öyle mi!

'GEZİ ÖCÜSÜ'NÜ KIŞKIRTMAK MI AMAÇLANIYOR

Kavala’ya, Gezi yerine casusluktan müebbet verilse kim durdurabilirdi?

Öbürü de mümkünken sırf daha adil bir dünya olsun diye Gezi’den, yanına başkaları da katılarak ceza yağdırılmadı herhalde.

Her adaletsizlik, topluma yöneltilmiş bir provokasyondur.

Aklın, vicdanın almadığı haksızlıklar, isyan ettirir. Amaç bu mu, infial uyandırmak mı?

Hukuk devleti olduğumuzu bilmeseniz, sabrı taşırmak, muhalif öfkeyi patlatmak için kasten Gezi damarına basıldığını bile düşünebilirsiniz.

‘Şimdi değilse daha ne zaman zıvanadan çıkacaksınız, sizi delirtmek için daha ne yapmalı ey öcüler, bugün de değilse ne gün kendinizi göstereceksiniz’ diye muhalefeti kışkırtmak isteseniz, kavga ve taşkınlığa davetiye çıkarsanız bu kadar olurdu.

Ama Gezi üstünden bir kavga ve kutuplaşmaya tutuşulmasını kim, niye tahrik etsin değil mi?

Düşünsenize; toplumda güvenlik kaygısı tırmanacak.

Kimilerinde, ‘iktidar giderse öcü gelir’ korkusu canlanacak. ‘Kurt kapıya dayandı, ham yapacak’ endişesi, alevlenecek.

Kimlik ve kazanımlarıyla kendilerini tehdit, tehlike altında hissedenler çoğalacak.

Bütün bunlar için de öcü algıladıkları şeyin görünür kılınması, saklandığı yerden hortlar gibi kafasını çıkarmaya zorlanması yetecek.

Ödleri patlayanlar da sandığa, koruyucularına sığınmaya koşacak hemen.

Allah Allah, böyle bir senaryoyu kim tetiklemeye çalışıyor olabilir ki?

YORUMLAR (65)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
65 Yorum