Kadir Topbaş’ın adını yaşatın da!

Borsa İstanbul, Hakan Atilla'nın Genel Müdürlükten kendi isteğiyle istifa ettiğini duyurdu ya.. "Yok bir de istemeden mi istifa edecekti" diye alaya alındı ama aslında kimse şaşırmadı. 

Çünkü bırakın atamayla gelinenleri, seçimle gelinen görevlerden bile istemeden ayrılan AK Partili çok görüldü. 

İstek üzerine iradeleriyle filan da istifa etmediler, bodoslama istifaya zorlandılar, mecbur edildiler. 

Rahmetli Kadir Topbaş, onlardan biriydi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına üçüncü kez sandıkla gelmişti. Ama anlaşılmaz bir biçimde sandıksız gönderildi. 

2017'deki o furyada istifaya ayak direyen belediye başkanlarının yolsuzluk ve FETÖ'cülük gibi türlü zanlar altında bırakıldıklarını da hatırlarsınız. En hafif suçlama, metal yorgunluğuydu. 

Yanlış yapanları, yorgun düşenleri, ayak uyduramayanları kenara koyup yola devam etmek iddiasıyla el çektirilmişlerdi. 

Sanki yolsuzluk ve FETÖ'ye yardım gibi yanlışlar yapanlara verilecek karşılık, yargıda hesabını sormak değilmiş de bir kenara koyup yola devam etmekmiş gibi. 

Uyarılara kulak asılmadı. Seçmen iradesinin hiçe sayılıp sayılmayacağına aldırılmadı.  

Aldıkları oyların, şahıslarına değil onları aday gösteren iktidar partisine verildiği argümanıyla düpedüz vesayetçilik savunuldu. 

Sandıkla gelen sandıksız gönderildi. Ve  antidemokratik müdahaleye girer diye bundan çekinilmedi. 

Bunları şimdi niye mi gündeme getiriyorum? 

Çünkü AK Parti Grubu, İBB Meclisi'ne bir teklif sundu. Kadir Topbaş'ın adını Yenikapı Meydanı'na vermek istiyorlar. 

Yargısız infazla itibarına saldırıldığını, örgütlü bir kampanyayla karalandığını, hayata küstürüldüğünü, haksızlığa ve vefasızlığa uğradığını, bir demokrasi ayıbının mağduru olduğunu, seçmeninin iradesine saygısızlık yapıldığını, kahrından ölmediyse bile zayıf düşürüldüğünü unutturur mu? 

Kim lekeledi ki, AK Parti Grubu şimdi itibarının iadesini talep ediyor? Kim karaladı ki adını yaşatmak için AK Parti Grubu sahip çıkıyor? 

Bu konuda da bir çift laf etmek, kendisinden manen helallik istemek, pişmanlık göstermek, seçmeninden bari bir özür ve af dilemek gerekmez mi? 

Kadir Bey'in de her dediği, her yaptığı doğru değildi. Hatasıyla sevabıyla İstanbul'a emeği, hizmeti geçti. 

Yenikapı Meydanı'na adının verilmesini destekliyorum.  

Fakat ardından güzelleme yarışına girenlerin yaşarken ona reva gördüğü muameleyi ortadan kaldırır mı, insaf! 

Sokak şiddetini körüklemeyin yeter 

Çeteciler korunmayacağını, kollanmayacağını, yanlarına kalmayacağını bilse bu kadar pervasızlaşabilir mi? 

İktidara düşen lafta kınamak, ‘onaylamıyoruz, tasvip etmiyoruz’ demek değil.  

Saldırganlar yerli ve milli diye kahramanlaştırılmasın, saldırıya uğrayan suçu kendinde aramaya çağrılarak saldırılar haklılaştırılmasın, zorbanın sırtı sıvazlanarak sahiplenilmesin yeter. Başka ihsan istemez. 

Komşusunu tartaklayan Halil Sezai, bir buçuk ayda tutuklu yargılanıp cezası kesildi. Kılıçdaroğlu’nu terörist diye diri diri yakmaya kalkışanlara da bu yapılsa arkası gelmezdi. 2 yıla yaklaşıyor, dava hala bitmedi, tek tutuklu yok. 

Gelecek Partili Selçuk Özdağ ve Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu ile diğer örneklerde, soruşturmanın nasıl savsaklandığını saymıyorum bile... 

Eleştiren gazetecilere, muhalif siyasilere yeni saldırıları cesaretlendiren, teşvik eden bu değil mi?  

Siyasi şiddeti ayrımcı ve dışlayıcı nefret dili körüklüyor, hatta davetiye çıkarıyor. 

Alın işte, son hedef Levent Gültekin... 

“O hain, bu düşman, şu terörist” diyerek hedefleştirmekten...Sokağı, sabah akşam kin ve düşmanlığa tahrik etmekten başka ne sonuç bekleniyordu ki? Şiddete dönüşmeyecek miydi? Övünülecek bir eser mi? 

Eleştiriyi haksız, ölçüsüz, insafsız dahi bulabilirsiniz. Şiddeti meşrulaştırır mı, sokakta cezalandırma hakkı doğurur mu? 

Sokaklarda asayişi ve can güvenliğini sağlamak, iktidarın sorumluluğudur. Amasız, fakatsız bir şey söylenecekse, o da budur. 

Sonra kimse kadına karşı şiddetle mücadeleden, hukuk devleti olmaktan, insan hakları ve demokrasi reformundan, eleştiri ve düşünce açıklamasını suç olmaktan çıkarmaktan bahsetmesin. Lamı cimi yok, her şey ortada. 

YORUMLAR (50)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
50 Yorum