Var mı Ramazan’ı geçirmeden bayram etmek!

Sınavda yanlış cevap ver bütünlemeye kal, bütünlemede aynı yanlışı tekrarla, uyarıldığın halde yanlışını düzeltme, niye diye sorulduğunda 'ne var ki' de, geçmiş doğrularına saydırmaya çalış, son şansını da yakarken 'etme eyleme' diyenlere sınavdan sonra düzeltmeyi vaat et, sınav kağıdını verdikten sonra gerekirse hocadan özür dileyip kağıdını düzelttirebileceğini söyle, karne pazarlığıyla sınıf geçmek için torpil iste, hatta önden affa uğrayıp yıldızlı pekiyi almayı bekle...Uyuyor mu sınav denen şeyin mantığına?

Yahut şuradan baķın...

Yaşadığın fani hayatın bir sınamadan ibaret olduğuna iman et ama imtihan dünyası demeden de gününü gün et, sevaba günahı kat, yanlışı doğruyu ayırma, şeytana uy, har vurup harman savur, hesap gününü hatırlattıklarında da şöyle karşılık ver: Hele şu dünya nimetleriyle sınanmalar bir bitsin, tövbe kapısı kapansın, kabir azabını atlatıp cehennem alevlerinin üstündeki Sırat Köprüsü'nü de geçtikten hemen sonra, cennete adım atar atmaz tövbe istiğfar etsem, geçmiş hatalarımdan dolayı bağışlanmak istesem, bir daha işlemeyeceğime yeminbillah söz versem günahlarımdan arınıp kurtuluşa eremez miyim, bittikten sonra duyulan pişmanlıkla felaha kavuşsam olmaz mı bu el?

Nihat Hatipoğlu'na en saçma fetvayı soranların bile aklından geçmedi böyle bir pazarlığa kalkışmak. Geçse, saç baş yoldurtan şovlarda bunu soran bir aklıevvel de çıkardı muhakkak.

İşte demokraside de seçim zamanı okuldaki sınav gününe, dindeki dünya imtihanına benzer.

Çilekeş dervişler için hayatın zorluklarıyla sınanmak neyse, vatandaşın parasıyla vatandaşın hizmetini görmeye talip adaylar için sandıkla sınanmak da odur.

Talep ve beklentileri karşılar, düzgün görünür, özeleştirilerle günah çıkartır, hatalarınızın kefaretini ödeyip tekrarlamayacağınıza dair güven de verirseniz kazanırsınız. Talep ve beklentilere kulak vermeyi, hesap sordurup bedel ödemeyi kazandıktan sonraya bıraktığınızda, onu da kazanma şartına bağladığınızda değil. Yarışarak ödülü hak etmek yerine, önce ödülü alıp sonra yarışmayı vaat etmekten farkı ne!

Ama ne hikmetse tövbe edip yanlışlarından dönmek için sandıklar kapandıktan, seçmenden geçer not aldıktan sonraya randevu veren siyasetçiler boy gösterebiliyor.

'Kusuruma bakmadan önce oyunuzu verin, beni hatalarımla sevin, sonra gerekirse kendimi size bağışlatmanın çaresine bakarım' tarzı söylemlerle görücüye çıkılabiliyor.

Yanlışlarını gördüğü, bildiği halde kendini düzeltme testini başarmadan, önce testi geçip sonra kendini düzeltme vaadiyle karne pazarlığına girişmek seçimin mantığıyla, sandığa inançla, demokrasi denen şeyin esası ve ruhuyla nasıl bağdaştırılıyorsa...

İlginç de bir deneme. Ya derlerse ki yağma yok, var mı öyle önce bayram edip sonra orucu tutmak!

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum