ABD ile savaşta yeni safhaya doğru?

Suriye’deki kirli savaşın gerçekte Türkiye’ye karşı yapıldığını hâlâ fark edemeyenler var. Bildiği halde, bilmezden gelenlerle birlikte bunlar bir yekün tutuyorlar, gürültüleri bu yüzden çok çıkıyor. İkide bir Esed’le görüşme bahsi açıyorlar. Esed kim? Rusya’nın elinde bir kukla! Türkiye Rusya ile görüşmekle zaten Esed’le görüşmüş oluyor!

Bütün bunları bildikten sonra Suriye meselesinin seyri konusunda doğru değerlendirme yapabilmek için bu savaşın bir Amerikan tezgâhı olduğunu kavramak gerekiyor!

Çıkışı ayrı bir fasıl, bugünkü seyri tezgâhı apaçık ortaya koyuyor. Türkiye’nin akilleri bunu görmemekte direndiler. Kâğıt üzerinde ABD dostumuz ve stratejik ortağımız, yarım asırlık müttefikimiz. “Amerika bizden vazgeçemez” avuntusu ile bugünlere geldik.

Şunu anlayamadık: Türkiye ABD stratejisine uyduğu nisbette ortaktır! Ortak bir stratejide anlaşıldığı için değil.

Batı emperyalizminin bugünkü patronu ABD Ortadoğu’da İsrail’siz var olabilir mi? İsrail’i yaşatmak, daha da ötesi, her şeye rağmen bölgede dokunulmaz kılmak ilk şarttır. Bölgede İsrail’den hiza tutan bir sistem kurulabilir. Böyle bir sistemin kurulmasının önündeki engel geçmişte olduğu gibi Türkiye’dir, Türklerdir!

Türkler bu coğrafyayı bin yıl yönettiler. Düzeni sağladılar, adaleti tesis ettiler. Bazı sebükmağzlar itiraz edecekler: Yavuz Sultan Selim öncesini bilmedikleri için. Selçuklular, Selçuklu atabeylikleri, Memlükler…Osmanlı öncesi bunlar var. Osmanlı ilk defa bu coğrafyayı tarihte görülmemiş şekilde bir bütün haline getirdi. 20. yüzyıla kadar bu bölge halklarının rızası ile devam etti. İngiliz emperyalizmi bu rızayı hiçe sayıp Ortadoğu’da Hüseyin üzerinden bir isyan başlattı. Bu ihanetin bölgeyi barış içinde yaşatacak yeni bir otorite inşa ettiğini kim iddia edebilir? Bu coğrafyamızdaki parçalanmanın başlangıç noktası idi.

Türkler şanla şerefle, bin yıl yönettikleri coğrafyadan el çektirildiler. Osmanlı sonrası Ortadoğu yüz yıldır dünyanın huzursuzluk kaynağı. İsrail faktörü bölgenin istikrarının önündeki en önemli engel. Her istikrarsızlık bölgenin Osmanlı ve Selçuklu geçmişini hatırlatıyor. Kendini yöneten bir coğrafyanın kilidi Türklerde, Türkiye’de.

ABD İsrail’i uslandırarak Ortadoğu’yu istikrara kavuşturmak yerine, İsrail’i güçlendirerek kendi ceberrut istikrarını tesis etmek istiyor.

Bunu fiilen mücadele ederek yapamayacağını bildiği için İslâm dünyasını kendi içinde çatıştırma yolunda güçlü adımlar atıyor. İlk adım, Irak’a yapılan müdahale idi. Irak yüzyıllarca sünnilerin yönettiği şiî nüfusun yoğun olduğu bir ülke idi. ABD sünnileri yok saydı, şiiliği Bağdat’ın hâkimi yaptı. Irak’ı şiilikten ötürü İran’ın tesirine açtı. İran sadece Irak’da değil, Yemen’de de güç gösterecek hâle geldi. İran’ın Suriye savaşında bir aktör olarak tanınması, daha derin bir ABD hamlesidir. ABD’nin bununla de yetinmediğini görüyoruz: Son hamle Rusya’nın sahaya sürülmesidir!

Suriye’de Amerikan stratejisinin özü Türkiye’nin bölgede güçlenme eğilimine sınır çekmek ve sünni İslâmın bütünleşmesini önlemektir. Bunu kavramadan atılacak hiçbir adım, takip edilecek hiçbir strateji sonuca ulaşamaz.

Bu tabloya bakıp şunu söyleyebiliriz: ABD Türkiye ile doğrudan sıcak çatışmaya girmeden savaşıyor. Bu sıcak çatışmanın hiç olmayacağı anlamına gelmez. Delili çok açık: Ucuz askeri güç olarak istihdam ettiği terörist unsurlara yapılan olağanüstü silah desteği, yani muazzam yığınak!

Türkiye’nin ABD maşası ile karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz!

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
25 Yorum