Güvenli bölge yahut Türkiye’nin ABD-İsrail sınırı
Bugün yazacaklarımızı Ortadoğunun Türkçesi kitabında dile getirmiştik (2017). O yazıların bir kısmı daha önce kaleme alınmış, gazetelerde yayınlanmıştı.
Geçen yüzyılın savaşı, “Cihan Harbi” bitmedi! Bu savaş, İslâm dünyasından Türkleri tecrit etme savaşı idi. İngilizlerin 1940’larda verdiği isimle “Ortadoğu” denilen İslâm’ın merkez topraklarını bin yıldan fazla Türkler yönetti. Eğer bu dönemi tanımlarken etnikliği/ırkı aşan “Türk” kavramını unutursak, hakikat temelli bir tarih yorumu ortaya koyamayız.
Emperyalistler zorba yönetimleri için tek mukavemet unsurunun Türkiye olduğunu gayet iyi biliyorlar, o yüzden Türkiye’yi İslâm dünyasından yalıtmak için ne gerekirse yapıyorlar. Yüzyıl sonra Türkler İslâm dünyasından tekrar tecrid edilirse, emperyalistler açısından Ortadoğu’yu yönetmek hiç zor olmayacak!
Türkiye, Cumhuriyet’le terk ettiği “Türk refleksi”ne döndü! Boyun eğmemek, güce ram olmamak, Hakkın davacısı olmak… İslâm dünyasında bu tavrı gösteren/gösterebilen devlet yok. Devlet sadece ülkeyle, parayla, halkla, bayrakla, marşla… olmuyor.
Aslında İslâm dünyasında gerçek anlamda “devlet” yok! İran elbette istisna. Kısmen Mısır. Bu devletler güçlü bir Türk yönetimi mirasının üstüne oturuyorlar. Geri kalanlar her türlü talimata, tesire, yönlendirmeye teşne.
Türkiye - Türkler etkisizleştirilmeden İslâm dünyasını kontrol altına almak mümkün değil. Bu şartlar bizi savaş hâli diyebileceğimiz bir vasatta tutuyor. Kendimizin farkında olmak zorunda olduğumuz gibi, bu savaşın da farkında olmak zorundayız.
Bir asır boyunca Türkiye, bin yıllık manevî, kültürel ve coğrafî bağlarından tecrid edildi. Türkler Araplara, Araplar Türklere düşman hâle getirildi. Yüz yıl böyle geçti. Bu bağların yeniden kurulduğu 21. yüzyılın başında emperyalist odaklar, Türkiye’nin hızlı seyreden bölge ile yakınlaşmasını durdurmak için harekete geçti. Suriye ve Irak’ta Türkiye’yi yalıtmak için bulunan yol, bu ülkelerin kuzey bölgelerini terörist kürtçü örgütlere havale etmek şeklinde gelişti. “Kürtlere” demiyoruz, terörist stalinist kürtçülere... Çünkü Türklerle Kürtlerin bin yıllık beraberliği ancak bu şekilde bozulabilir! Şimdi terörist kürtçü unsurlar Araplarla Türkler arasında bir tampon olarak konumlandırılmak isteniyor.
Yüz yıl önce bölgede Osmanlı vardı. Osmanlı sonrası Türkiye ve ülke adı ile anılan “Arap” devletleri kuruldu. Araplar Osmanlıdan kurtarıldıklarına ikna edildiler. Asıl hedefin İsrail’in kurulması olduğunu ıskaladılar. Bütün bunlar emperyalistlerin terminal devletini kurmak için yapılmıştı. Osmanlı var oldukça İsrail olamazdı! Artık İsrail var ve batı emperyalizminin (patron önce İngiltere, sonra ABD) operasyon merkezi bu devlettir. Şu anda İsrail ABD’nin numara verilmemiş eyaletidir. Amerikan bayrağının fonunda altı köşeli yıldızıyla İsrail bayrağı vardır.
Suriye meselesi uzayıp gidiyor…
Suriye Türkiye ile İsrail arasında tampondu. Soğuk harb sonrası gelişmeler Suriye’yi Türkiye’ye yakınlaştırdı. Bu yakınlık için her türlü şart tamamdı. Vizeler kalktı, kendimizi İsrail sınırında bulduk! (Daha doğrusu Filisin sınırında) Bu kabul edilemezdi. Durum gittikçe vahimleşiyordu. Lübnan, Ürdün, Suriye bir iktisadî bütünlük içine alınıyordu.
Ve işte ABD İŞİD’i yarattı! İŞİD zamanımızın Vehhabiliğidir!
ABD terörle mücadele bahanesiyle düşük maliyetli askerî gücünü Türkiye sınırlarına yerleştirmeye yöneldi. Fazla dikkat çekmemek için işin içine Rusya’yı da kattı. Rusya bugün Suriye’de ABD’nin tam kontrolünü kırmaya çalışıyor. ABD’nin Türkiye’yi çevreleyen gücünün Akdeniz’e kadar ulaşmasını bu yüzden istemiyor. Bu sebeple Fırat’ın batısında Türkiye’nin varlığını kabulleniyor, Afrin harekatı yapılıyor.
Türkiye 30 kilometre derinlikli güvenli bölgeyi tam kontrol ederse ne olacak?
ABD daha güneyde yine düşük maliyetli askerî gücünü konuşlandıracak.
Şu sıralar Arap dünyasında Osmanlı aleyhtarlığı ateşlenirken Türkiye’de kült atatürkçülüğünün yükseltilmesi işte bu sınırların makuliyetini oluşturmak içindir.