Haccın hüznünü hissetmek!
Bugünlerde hac kafileleri Mekke ve Medine yolunda…
Hacılar hac yolunda ve şeklen her şey yerli yerinde. Niyet Mekke’ye, Medine’ye gitmek. Mekke’de hac menasıkini yerine getirmek, Medine’de Peygamberimizin kabrini -uzaktan da olsa- ziyaret etmek, Mescid’inde ibadet etmek.
Sonu bayramla biten bir ibadet bu…
Bu bayram bir zümreye, topluluğa, ırka, kavme…mahsus bir bayram değil. Bütün Âlem-i İslâmın, milletin ve ümmetin bayramı…
Kâğıt üzerinde bir buçuk milyar Müslüman var, bu dünya nüfusunun dörtte biri demek.
Ey hacılar! Dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden Müslümanların ahvalini hiç düşündünüz mü? “Kâfir ağlar” doğudan batıya, kuzeyden güneye Müslümanların “ahvali perişanı”na!
Çin İslam dünyasının en doğusundaki Müslüman kitle olan Uygurlara Çin işkencesini geride bırakacak toplu zulümler uyguluyor. Dünyanın 22 ülkesi Çin’in bu zulümlerine karşı bir araya geldi. Bu 22 ülke arasında bir tek Müslüman ülke yok! Bugün sesini çıkarmayan yarın aynı muameleyi hak ediyor demektir!
Uygurların bayram edemediği bir dünyada nasıl bayram edeceğiz?
Arakan’ın durumu malûm, Afganistan’a stratejik mevkiinden ötürü yaşatılan cehennem hayatı bilinmez değil. Afrika Müslümanları dünyanın açlık tehdidi ile karşı karşıya olan büyük kütlelerini teşkil ediyor. Bugün bizim için tabiî olan en basit teknik ve medeni kolaylıkların hiçbirinden istifade edemiyorlar. Birçoğu yaşamak için yeterli suya dahi sahip değil…Irak, Suriye, Yemen, Libya kan ve ateş içinde…
Eskiden hac kafileleri Halep, Şam, Kudüs üzerinden Hicaz’a giderdi. Osmanlı Devleti Hicaz demiryolu ile bu hac yolculuğunu kolaylaştırmayı hedeflemişti… Nice Müslümanın maddi ve manevi desteği, onca müminin emeği ile yapılan Hicaz demiryolu açıldıktan birkaç yıl sonra çalışamaz hale getirildi. Bölge üzerinde, İslâm dünyası üzerinde emperyalist oyunlar Müslümanlara bütün 20. Yüzyılı zehir etti. 21.yüzyılda ne durumdayız? Diyebiliriz ki, 20. Yüzyılı arıyoruz!
Kudüs Hac yolunda bir merhale idi, Müslümanların üçüncü mukaddes mekânı şimdi İsrail işgali altında. Filistin yüzyıllık katmerlenmiş bir acı ile kavruluyor. ABD İsrail Devleti’nin ceberrutluk geçmesi için her türlü desteği veriyor. Kudüs resmen başkent olacak, İsrail’in hakimiyeti kesinleşecek, Filistin Müslümanları yeni bir soykırım ve tehcire maruz bırakılacak…
Bu ABD projesine en büyük desteği kim veriyor peki?
Avrupa devletleri mi? Hayır! Bu projenin en büyük destekçisi Suudi Arabistan! Dünyanın tabiî kaynakları yüzünden en zengin ülkelerinden biri dünya Müslümanlarının haline bigâne kalmaktan öteye geçip, düşmanla ahlâksızca iş birliği yapıyor!
Kurban Bayramı’nı o topraklarda idrak edecek olanlar gerçekten mukaddes toprakları mı gidiyor?
Mekke gerçekten Mekke mi? Medine hakikaten Medine mi?
Mekke’nin, Medine’nin adı kalmıştır! Gerçek Mekke ve Medine göğe çekilmiş olmalıdır!
Amerika’ya, İsrail’e hulûs çakan bednam gerçekten “Kâbe imamı” olabilir mi? Böyle bir kaltabanın arkasında kılınan namaz sahih midir?
Bu konular üzerinde düşünmek zorunda değil miyiz?
Memleket ilahiyat fakültesinden geçilmiyor. Bu konular üzerinde düşünen, fikir beyan eden ilahiyatçı nerede? İlminiz varsa fikriniz de olmalı değil mi? Bizim bildiğimiz, ibadetin bile gözü kapalısı makbul değildir!
Namazda gözünü açık tutması gereken Müslüman Hac’da kapatacak mı?
Ey hacı, hiçbir şey yapamıyorsan, haccın hüznünü hisset!
En koyu hüzün, milyonlarca Müslümanın bir arada bulunurken hissettiği hüzün olmalıdır. Bu yakıcı peygamberî melâli gerçekten hissedebilsek, Allahu âlem bu zulüm çarkları kırılır!