Kim bu kadın vekil?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kadın vekil, Millî Eğitim bütçesi üzerine konuşuyor:
“Kız talebe ne kadar tahsil yaparsa yapsın, hangi bir mesleğe girerse girsin, nihayet günün birinde ana olacağını unutmasın. Kız talebeler ileride ne olacaklarına dair sorulan sorulara sürekli doktor, hâkim, öğretmen gibi cevaplar veriyorlar, hiçbiri analık vazifesinden bahsetmiyor. Milli Eğitim bakanlığının kız öğrencilere bu vazifeyi hatırlatması ve özendirmesi gerekir.”
İlk sorumuz: Bu konuşmayı hangi partiden bir kadın milletvekili yapmış olabilir?
İkincisi: Yaparsa da tasvip görür mü? Alkışlanır mı?
Açıklama benden olsun: Konuşan CHP milletvekilidir!
1- Tabiî, bu hanım vekili tedip etmek üzere, CHP kadın kolları başkanı hemen harekete geçebilir! O meşhur tehdit ve hakaret silahlarını ona da doğrultabilir! Geçenlerde yaptığı açıklama tam mânasıyla evlere şenlikti. İstanbul Sözleşmesi’ninden rahatsız olanların tacizci ve tecavüzcü olduğunu buyurmuş! Ne İstanbul sözleşmesine taraf olanları ne de karşı olanları bu nevi tahkir edici ifadelerle değerlendirmemek gerekir. Her iki tarafın da haklı olduğu hususlar olabilir. Velev ki olmasalar, yine de fikirlerini açıklamak, hatta karşı veya tarafdar olmak haklarıdır; bu demokrasi gereğidir.
2- Bunu kavrayamayan birinin bir partinin üst kademe yönetimine gelebilmesi, tam bir garabet.
Neyse, CHP kadın kolları başkanını fazla yormayalım, bu günümüzün bir kadın milletvekili değil! 1939’da bütçe görüşmeleri sırasında söz alıp konuşan hanım vekil, İzmir’den seçilmiş. Uzun süre İzmir Kız Lisesi’nde öğretmenlik ve idarecilik yapmış. Hatta İzmir Halkevi başkanı olmuş. Adı: Şehime Yunus. O zamana göre, nâdir bulunur yüksek tahsillilerden, İstanbul Darülfünun’u Fen Şubesi Ulumu Hayatiye (hayatî ilimler) Bölümü mezunu imiş. Evli ve iki çocuklu bir hanım olduğunu da belirtelim (1978’de vefat etmiş).
İkinci sorumuzun cevabını da verelim: Sözünü ettiğimiz konuşma, sık sık alkışlarla kesiliyor.
O dönemin kadın milletvekilleri nerede, bu zamanınkiler nerede?
Bir kere, şimdinin kadın vekillerin çoğunluğu “bekâr”, evlilerin çoğu tek çocuklu. (Bu arada beş çocuklu olanları da var). Siyaset mi bekâr kadınları tercih ediyor, bekâr kadınlar mı siyaseti, bunun üzerinde de düşünmek lâzım.
Geçmişte CHP kadınları, bugünkü kadın kolları başkanı gibi saldırgan olsalardı ne olurdu? Bu soruyu, “bu mümkün değildi”, diyerek cevaplıyalım.
Bu arada “salihat-ı nisvan”dan Mevhibe Hanım’ı rahmetle analım. Mevhibe Hanım, İsmet İnönü’nün eşi idi. Hep mazbut bir hanım olarak hatırlanır. Siyasetten de ilk Cumhuriyet yıllarının balolarından, içkili topluluklarından da uzak durmaya dikkat etmiştir. Dindarlığı ile bilinir. O zamanın şartlarından CHP’nin millî şefinin eşinin parti mensubu olmaması düşünülemez. Nitekim, İsmet Paşa Mevhibe hanımın CHP’ye kayıtlı olduğunu söyler. Gazeteci Mete Akyol, Mevhibe hanıma CHP’ye kayıtlı olup olmadığını sorar. O da “zamansızlık sebebiyle kaydolamadığını” söyler. Oysa Mevhibe Hanım CHP Çankaya İlçesinin 4 numaralı üyesidir! Bu durumda İsmet Paşa eşini habersizce CHP’li yapmış olmalıdır!
Bu noktada Mevhibe Hanım’ın kadın kollarına kayıt olması akla gelebilir, fakat CHP’nin 1950’ye kadın kadın kolları yoktur!
Bu da ayrı bir garabet. Partilerin neden “kadın kolları” var?
Madem ki ayrımcılık istenmiyor, eşitlik var kadınlar neden kadın kollarına itiraz etmiyor? “Biz madem ki eşitiz, erkek kolları yoksa, kadın kolları da olmamalı”, diyemiyor? Bu hususta Demokrat Parti tutarlı bir tavır takınmış görünüyor: “Erkek Kolları olmayan Demokrat Parti’de, kadın kolları da kaldırılmıştır.” Bu kararı geçen sene almışlar. Diğer partilere de örnek teşkil edebilir!
Kadın kolları aslında bize şunu söylüyor: Siyaset erkek işidir! Eh kadınların da siyasetde görünür olması lâzım, kadınlar üzerinde seçim dönemlerinde özel olarak çalışmak gerekir. Onlara kadın kolları ile alan açalım, kontenjandan bir miktar milletvekilliği tahsis edelim! Bu günümüzün geçerli siyaseti.
Günümüze ait şu bilgiler üzerinde düşünmek gerekiyor: Boşanmalar büyük bir hızla artıyor, son 10 yılda evlilikler %7.09 gerilerken boşanmalar %28.9 artmış. Rakamlar bize şunu söylüyor: Aile ciddi bir sarsıntı geçiriyor. Elbette sorumluluğu sadece kadınlara yıkacak değiliz. Yine de Şehime Hanım şimdi yaşasaydı, bugünün Meclis’inde nasıl bir konuşma yapardı diye düşünmeden edemiyoruz!