Mesele hâlâ Türk meselesi…
Bugün coğrafyamızda olup bitenlerle ilgili birçok şey söyleniyor. İngilizlerin icad ettiği coğrafî görünümlü, ama kökten siyasî “Ortadoğu meselesi” mesela. Bu mesele “Ortadoğu” kavramı icad edilmeden de vardı! Ortadoğu denildiğinde İslâm kelimesi geçirilmeden “İslâm meselesi” kastediliyor. İslâm dünyasının öncelikle merkez topraklarının biçimlendirilmesi…Bu düzenleme bütün İslam dünyasını kapsayacak genişliğe kendiliğinden ulaşacak.
Sömürgeci güçler için İslâm dünyasına ayar çekmek zor değil. Bu işi zorlaştıran bu coğrafyanın kuzeyindeki Türkler! Bir zamanlar “Şark meselesi” denildiğinde, “Hasta adam” denildiğinde ve şimdi “Ortadoğu meselesi” veya “Büyük Ortadoğu Projesi” denildiğinde asıl mesele budur, bir daha söyleyelim: Türk meselesidir.
***
Burada Türk kelimesinden rahatsız olanlara söyleyeceğimiz şu: Türk etnik bir adlandırma değildir, kültürel ve siyasî bir tanımlamadır. Başlangıçtan beri böyledir. Türkler devletle tarif edilir. İslâm dünyasında “devlet” kavramı Türk kelimesi ile birleşmiştir. İslâm dünyasını Türk hanedanlı devletler 20. Yüzyıla kadar ayakta tuttu. İngiliz aklı 19.yüzyılda Türkleri İslâm dünyasınından uzaklaştırmayı siyaset edindi. Son hamle Osmanı Devleti’nin yıkılmasıydı.
***
Bu bölgeye nizamat vermek isteyenler Osmanlıyı yıkarak/yıktırarak Türk meselesini çözmeye yürüdüler. 1. Dünya savaşı onlara bu fırsatı verdi. Türkler Ortadoğu’dan yalıtıldılar. İsrail fitnesi bölgeye ithal edildi, Araplar Türk düşmanı yapıldı. İngilizlerden icazetli Arap kralları İsrail’e baştan itibaren Filistin’i ve Kudüs’ü peşkeş çekti. Bu öyle bir yağlı kuyruk ki, hâlâ bu peşkeşin ganimetleri paylaşılıyor. Tramp’ın İsrail’e yolları açtığı bir dönemdeyiz ve bu siyasetin Suudlar ve Sisi olmadan sürdürülmesi mümkün değil.
Fakat kilit Türkiye’de…
Türkiye tatmin edilemezse, bu meselenin halli imkânsız. İngilizlerin Türkiye’yi İslâm dünyasından tecrit hamlelerini ABD yeni unsurlarla sürdürmeye çalışıyor. Bunun için maalesef “Kürt görünümlü” terör örgütleri kullanılıyor. Dikkat buyurun, bunlar Araplarla Türklerin arasına bir kama gibi yerleştiriliyor. Bu iki uçlu bir kama, diğer ucu İsrail! İsrail emperyalizmin terminal ülkesi, onun varlığı ve güvenliği o yüzden esas. Türkiye bu denklemden çıkarılamazsa, istenilen sonuca asla ulaşılamaz.
***
Türkiye Fırat’ın doğusuna müdahaleye neden mecbur kalıyor?
Lozanist dostlarımız alınmasınlar: Lozan’ı tashih için!
“Lozan o kadar mükemmel ki, düzeltilecek hiçbir noktası yok!”
Bu konu o zamanın Meclis’inde gündeme geldi. Hem de en makûl çerçevede. Mesela Mersin Milletvekili Niyazi Ramazanoğlu şimdi Türkiye’nin birkaç yıldır harekatlar düzenlediği bölgelerle ilgili öyle şeyler söylüyor ki…
***
Ayrıntıya girmeyelim, merak edenler Meclis zabıtlarına bakar, genel olarak söylediklerine bakalım:
“Zannediliyor mu ki, bu andlaşma millî emellerimizi tamamen tatmin ediyor. Zannediliyor mu ki bu andlaşma millî sınırlarımız dahilinde bu devlete bir tam bağımsızlık veriyor!”
Breh breh! Bunu kim söylüyor? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir milletvekili! Ne zaman söylüyor? Lozan Andlaşması görüşülürken! “Lozan kahramanları”nın gözlerinin içine baka baka!
Bugün Türkiye gerçek tam bağımsızlık için, gerçek Misak-ı millî sınırları için mücadele ediyor!
Ben diyorum ki, bu harekatlardan birine “Niyazi Ramazanoğlu” adını verelim!
Amerika İsrail-Türkiye ikilemini halledemezse, dünya siyasetindeki bütün ağırlığını kaybeder. Artık İsrail’i öne alıp, Türkiye’yi geriye itip, uyduruk “Arap” devletlerini kuyruğuna takıp dünyayı yönetmek mümkün değil.
İslâm dünyasının gerçek kurtuluşu Türkiye’nin bölgede hükümran güç olmasına bağlı.
Bunu önlemek ABD için de artık kolay değil!