Savunma sanayi şirketlerini satalım mı?

ASELSAN, HAVELSAN, MKE, ROKETSAN, STM (Kargu, Alpagu ve Togan’ın üreticisi) TÜRKSAT UYDU, TUSAŞ (iha, siha, uçak, motor ve uydu üreticisi) ve diğer kamuya ait bütün savunma sanayi şirketlerini birileri satın almak isterse satar mıyız?

Mesela Amerika, Rusya ya da İsrail’e.

Kurguyu değiştireyim: İsveç -Çin ortaklığı olan bir savunma sanayi şirketi gelip “ben bütün bu şirketlerinizi almak istiyorum. Piyasaların en yüksek fiyatlarını ödemeye hazırım” ve “defter değerinin on katı veya kazancının kırk katı fiyat veriyorum” dese satar mıyız? “Buradaki üretim aynen devam edecek ve istihdamda da azalışa gitmeyeceğiz” garantisi verse satar mıyız? “Hatta üretimin en az %20’sini de ihraç edeceğiz” dese satar mıyız?

Satmayız. Satamayız. Satmamalıyız.

Niçin?

Çünkü ülke savunması tehlikeye girer.

Daha önce Amerika’dan İHA istedik, Kongre izin vermediği için satın alamadık. Yıllar süren ısrarımız ve küsme tehditlerimiz bile işe yaramadı. Sonra İsrail fahiş fiyatlarla bize bunlardan birkaç tane sattı fakat sık sık arıza yapıyorlardı; arıza tamir fiyatları çok yüksekti ve tamir süreleri de aylar sürüyordu.

Türkiye’de hiç kimse tekrar aynı duruma düşmek istemez. Sattırmayız.

Bu şirketler, belki de gelecekte dünyanın önde gelen teknoloji ve silah şirketleri olacak, bu konuda umut verici bazı ipuçları var.

Aselsan, Roketsan, STM ve TUSAŞ savunma teknolojileri alanında dünyadaki ilk yüz şirket arasında yerlerini aldılar. Geriden gelerek, girişin çok zor olduğu bu sektörde sıralamaya girebilmek başarıdır.

Orta uzun vadede ilk on beş arasına en az iki şirketimiz girebilir.

Aynı dönemde özel sermayeli şirketler de bu başarıyı gösterebilir. Zaten BMC de ilk yüz firma arasına girdi. Sanayimizde neredeyse hiçbir sektör, teknolojik alanda bu kadar yüksek bir başarıyı vaat etmiyor.

ANLATMAK İSTEDİĞİM

Bunu bir soru ile belirginleştirmek istiyorum: Savunma sanayi alanında ne oldu, neyi doğru yaptık ve yapıyoruz da bu kadar başarılı oluyoruz ve olacağız?

Birincisi, müttefiklerimiz Avrupa ülkeleri ve Amerika bize bu malları satmadılar. İş başa düştü kendimiz üretmeye kalkıştık. Kurduğumuz şirketler, kimseyle rekabet etmek zorunda kalmadı. Adeta “yüksek gümrük duvarları, fonlar ve yasaklarla korunan sektör” etkisi oluştu.

Bu sayede, firmalarımız rekabet baskısı altında olmadan ürünlerini kârlı fiyatlarla satabilmekte; büyüme, gelişme ve ar-ge için ihtiyaç duyulan fonları bu şekilde temin etmektedirler.

Fahiş fiyatlı ithal ürünlerin yanında bu şirketlerimizin ürettiği ürünler ucuz kalıyor.

Kârlı satışlarla geliştirilen yeni teknolojiler ve ar-ge laboratuvarlarının bulguları ürün kalitesini arttırdığı için yurtdışına satış imkânları gelişti.

İkincisi, devlet bu teknoloji firmalarının işlerini ve gelirlerini garanti etmek ve istikrara kavuşturmak için Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nu aktif olarak kullanıyor. Hepsi bu kadar.

Bir soru daha soralım; bu koruma ve ar-ge destekleri ne zamana kadar devam edecek ya da etmeli? Gerçekçi olmak gerekirse hem finansal hem de siyasal olarak ebediyen.

Ben silah ya da savunma sanayi uzmanı değilim. Ancak izlediğim ve okuduğum bütün kalkınma stratejilerinin özünün iki noktada düğümlendiğini anladım: Bebe sanayileri koruma altına alıp, ar-ge desteği verildiğinde başarı geliyor.

OLUMLU YAN ETKİLER

Mülkiyeti kamuya ait onlarca teknoloji şirketi daha var ve bunlar sivil alanlar için de ürün üretebilmektedirler. Mesela Aselsan solunum cihazı üretim bandı kurdu.

Yani teknoloji şirketleri gelişince, çıktıları pek çok sektörde kullanılabiliyor.

Mülkiyeti kamuya ait olmamakla birlikte kamuya çalışan, daha küçük fakat daha esnek şirketlerimiz de var. Gelecek yazıda bu şirketlerin durumunu irdeleyeceğiz.

Başkasından aldığımız makinalara, hammaddeyi koyup üretim yapmanın bizi götüreceği bir yer yok.

Başarı gelişime açık, ar-ge laboratuvarlarından elde edilmiş ve yenilikçi teknolojilerle zenginleştirilmiş üretim yeteneğinin bir kültüre, bir metodolojiye dönüşmesine bağlıdır.

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum