Gazze halkına bayram hediyemiz

Bayramınız mübarek olsun efendim. Sanki Allah’ın “Bu kulum şiir yazsın” diye yarattığı merhum Abdürrahim Karakoç’un içli mi içli bir bayram şiiri var, bilirsiniz… Yoksulluk belası yüzünden bayramı bayram gibi yaşayamayan yuvaların burukluk ve acısının öylesine yalın ifadesidir ki!

Birkaç beytini paylaşmak isterim sizlerle:

Güneş yükselmeden kuşluk yerine

Bir adam camiden döndü evine

Oturdu sessizce yer minderine

Kızı “Bayram” dedi, -yalın ayaklı-

Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı

Eli öpüldükçe içi burkuldu

Konuşmak istedi, dili tutuldu

Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu

Oğlu “Bayram” dedi, -sırtı yamalı-

Adam “he ya” dedi, gözü kapalı


Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını

Adam “evet” dedi, sıktı dişini

Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı

Adam “öyle” dedi, bağrında sızı

Yer gök “Bayram” dedi, ağzını açtı

Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı

***

“Bayram gününde yeri mi şimdi” demeyin lütfen. Çünkü bayram, sevinçler kadar –hatta ondan da çok- acıları paylaşmaktır aynı zamanda. Zaten insan olan, acıların olduğu yerde sevinci yaşayamaz ki! “Bir adam ki Müslüman kardeşlerinin derdini umursamaz, o adam bizden değildir” buyurmadı mı Peygamberimiz?

Milyonların, bayramı vesile yapıp tatil için yollara düştüğü şu günlerde –belki yüreğimizin bir yerine dokunur ümidiyle- bu şiiri hatırlatmak geldi içimden.

Tatile gidenleri ayıplamak değil niyetim. Bence onlar da bir iyiliğin ucundan tutuyorlar. “Kul kuldan sebeplenir” demiş atalarımız. Onlar harcama yapacaklar ki, on binlerce çalışan da bundan sebeplensin, ailesine bayram sevincini yaşatabilsin. Tatil yapanlar, sadece bu bilinci taşısınlar, emin olun ki, o zaman yaptıkları harcamalar Allah katında hayır yerine geçecektir. Âlimlerimiz ticareti ibadet saymışlardır. Neden? Çünkü insanlar paralarını “tedavüle sürüyorlar.” Bazı Batılıların “(Hz.) Muhammed’den sonra en büyük Müslüman” dedikleri Gazâlî aynen böyle söylüyor, ‘infak’la ilgili bir âyeti (Tevbe 9/34) açıklarken.

***

Maksadım sözü Gazze’ye gönderdiğimiz “bayram hediyesi”ne getirmekti. Çünkü Filistinli adamlar ve aileler tam da Karakoç’un dizelerindeki dramı yaşıyor yıllardır. Onun için, Devletimizin Gazze’nin mağdur ve mazlum halkına gönderdiği 11.000 tonluk bayram hediyesini anmamak kadir bilmezlik olur.

Düşünebiliyor musunuz: Mazlum Gazzeliler’in –İsrâil dışında- dünyaya açılan tek kapısı olan Mısır sınırındaki Refah kapısı bile Filistinliler’in Arap “kardeşleri” tarafından yıllardır kapalı tutulurken, dünyada tek devlet, tek millet ve tek hükümet Filistinli, Gazzeli ailelere, çocuklara 11.000 ton bayram hediyesi gönderiyor; daha da gönderecek. Hem de İsrail ile anlaşarak ve bir İsrail limanı üzerinden.

Sadece 11.000 tonluk yardım değil bu bayramda onlara sunduğumuz hediye. Ülkemizle İsrail arasında sağlanan anlaşmaya göre bundan sonra yapılacak gıda, ilaç, inşaat malzemesi ve sair emtia yardımları, su ve elektrik tesisleri, müteahhitlik hizmetleri gibi diğer projelerin bayram öncesinde karara bağlanması da çok değerli bayram hediyeleri oldu.

Başta Arap devletleri ve İran olmak üzere, lafta Filistin deyince mangalda kül bırakmayanların hayalinden geçiremeyecekleri bu işleri bizim ülkemiz yapacak, yapmaya başladı. Onun için “vaktiyle şöyle demiştiniz, böyle yapmıştınız” gevezeliğini bırakıp, şu anda yapılanları desteklemek, bundan sonra yapılacaklara da yardımcı olmak bu ülkenin sorumlu-sorumsuz her vatandaşının ahlâkî görevidir. Çünkü bu, siyasi olmanın çok ötesinde bir insanlık meselesidir.

Doğruya doğru deme erdemliliğini göstermeyenlerin yanlışa yanlış deme hakları olmaz; deseler de kimse ciddiye almaz.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum