Daralttık mı ‘Allah’ın arzı’nı

İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace Mail on Sunday’de bir makale yazmış.

Bakanlar görevde oldukları sırada gazetelerde makale yazmaya nasıl vakit bulurlar anlamıyorum.

Şimdi işini yap. Gazeteciler sorarsa anlatırsın. Hadi şimdi moda oldu, tivit at. Emekli olduktan sonra vaktin çok olur, enine boyuna yazarsın.

Mesela bizim şimdiki savunma bakanımız oturup makale yazabilir mi?

Yazamaz, işi başından aşkın. Bir gün mağripte bir gün maşrıkta.

Neyse, Ben Wallace vakit bulmuş, yazmış. Demek ki İngiltere savunma bakanının mesaisi bizimki kadar yoğun değil.

Hah! Buraya mı indirgedin Türkiye’deki bütün devlet mekanizmasını ayağa kaldıran ‘mülteci işlem merkezleri’ krizini?

Yok, indirgemedim.

Ama bakanların, devlet ricalinin gazetelere makale yazmasını tuhaf bulduğumu söylemek istedim.

Bir de makale yazması imkansız olan makam sahipleri var. Muhtemelen bir elemanlarına yazdırıyorlar. Onları daha tuhaf buluyorum.

Wallace makalesinde İngiltere’ye nakletmek istedikleri mülteciler için geçici kamplar kurmak istediklerini yazmış.

Çok mudur İngiltere’nin kabul edeceği Afganlı mültecilerin sayısı?

Hiç zannetmiyorum. Birkaç bindir. Hadi olsun yirmi bin.

10’la çarpınca 200 bin ediyor. 100’le çarpınca iki milyon.

Bizde şu anda 5 milyondan fazla sığınmacı var. 300’le çarpsan anca...

15-20 bin Afganlının ilave edildiğini birisi haber vermese ruhumuz bile duymaz.

İngiliz bakan her hangi bir ülkenin adını zikretmemiş.

Ancak Mail on Sunday, savunma bakanlığı yetkililerine istinaden, geçici işlem merkezi kurulacak ülkelerin Pakistan ve Türkiye olduğunu yazmış.

Guardian da doğrudan “İngiltere Afganlılar için Pakistan ve Türkiye’de iltica merkezleri kuracak” diye başlık atmış.

Türkiye’deki muhalefet liderleri haberi kamuoyuna duyurmuş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı İngiltere’yle mülteci anlaşması yapmakla suçlamışlar.

Okudukları habere binaen itirazlarını, muhalefetlerini dile getirmişler.

Siyasetçiler bazen hiç malzeme olmadan birbirlerini itham ediyorlar.

Burada iyi-kötü bir malzeme var.

Wallace yazmış, ama Türkiye’nin adını anmamış. Savunma bakanlığı yetkilileri Pakistan ve Türkiye demişler. Bakanın adını anmadığı ülkeleri basına açıklamakla hata etmişler.

‘Bakana sorun’ diyebilirlerdi.

Pakistan ve Türkiye deyip çıkmışlar işin içinden.

Belki de akıl yürütmüşlerdir. Çin olmaz. İran’la zaten iyi değiliz. Eh, Pakistan’la Türkiye müsait!

Olağan müsaitler!

Gazete editörleri de haberin altı boş kalmasın diye bu açıklamayı ilave etmişler.

Türkiye’deki muhalefet malzemeyi bulunca üzerinde tepinmiş.

Bence burada o kadar da yadırganacak bir durum yok.

Hiç seslerini çıkarmasalar muhalefet vazifelerini yapmamış olurlardı.

Bunun üzerine bizim yetkililer kıyameti kopardı.

“Öyle bir anlaşma yapılmadı.” “Türkiye yol geçen hanı değil.” “Muhalefet yalancı...”

Bence siyasilerin birbirlerine olan yalan borçları fazla bir yekun tutmaz.

Ama iyi oldu bu tepkiler.

Türkiye, Afganistan’dan yeni bir mülteci akınına sıcak bakmadığını kuvvetli bir şekilde ilan etme fırsatı buldu.

Nihayet dün, iki gün sesini çıkarmayan Wallace, böyle bir planları olmadığını açıkladı.

(Ayrıntıları Akif Beki bugünkü yazısında etraflıca yazdığı için sözü uzatmıyorum.)

Bu neticeyi Türkiye’de oluşan mülteci hassasiyetine borçluyuz.

Son haftalarda Türkiye’deki sığınmacılar konusunda gerildik.

Öyle bir psikoloji oluştu ki, bir kişi daha alasımız yok.

Muhalefet bu hassasiyete hitap etti ve hitap karşılık buldu.

İktidar bu hassasiyeti dikkate alarak yüksek sesle reddetti.

Eğer İngiltere’nin Türkiye’de mülteci işlem merkezi kurma planı var idiyse, bu plandan vaz geçildi.

Bunlar tabii ki önemli tartışmalar. Çok daha önemli bir meselenin bir boyutunu oluşturuyorlar.

Dünyada 82 milyondan fazla sığınmacı var.

Vatanlarından, evlerinden, ocaklarından koparılmış, kadınlar, erkekler, çocuklar.

Suriyeli, Filistinli, Afganlı, Arakanlı, Venezuelalı, Sudanlı, garip, sahipsiz insanlar.

Sayıları eksileceğine artıyor.

Bu gerçek, bütün dünyanın müşterek utancı.

Aklıma hep “Allah’ın arzı geniş değil miydi?” sorusu geliyor. Bu sorudan korkuyorum.

Teknolojide, bilimde, silah üretiminde, iletişimde ilerledikçe daraltıyor muyuz Allah’ın arzını?

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum