Kıyametten sonraki Türkiye

Boylu poslu bir İngiliz. Çok kuvvetliymiş. At nalını tek eliyle bükebiliyormuş. İngiliz sosyetesinin aranan simalarından.

Orta Asya’ya dönüşü yayımladığı “At Sırtında Hive’ye” kitabı İngiltere’de bestseller olmuş.

Arkasından Avrupa’da hızla yayılan Türkiye aleyhtarı propagandanın ne ölçüde gerçek olduğunu anlayabilmek için kış mevsiminde İstanbul’a gelmiş. At sırtında Batum’a kadar gitmiş.

Nedir o propaganda?

“Türkler, Hristiyanları kazığa oturtuyor.”

“Türkler Anadolu’dan atılmalıdır.”

Sene 1876. Bahsettiğimiz adam Frederick Gustavus Burnaby.

Kitabının adı ‘At sırtında Küçük Asya.’ İletişim’den çıkmış. Çeviren Fatma Taşkent.

Soruyor Burnaby: Türkler anlatıldığı kadar korkunç birer cani miydiler? Hristiyanların kazığa oturtulduğunu, Ermenistan’ın bütün yollarında kancaya takılı solucanlar gibi sallandırıldıklarını görmek benim hakkım değil miydi?

Demek böyle oluyor. Seni yemek istedikleri zaman şiddetli bir propaganda.

Şimdi ‘algı operasyonu’ diyoruz.

Burnaby’nin misyonu daha çok istihbari. Adama İngiliz ajanı desek yeridir.

İstanbul yabancıdan geçilmiyor. Burnaby’nin gittiği her mekanda, otellerde, gazinolarda, nitelikli ecnebiler Türkiye’nin ahvalini konuşup duruyorlar.

Birkaç İngiliz de “Marmara ile Karadeniz arasında, İstanbul’un hemen dibindeki bir arazinin planlarını çıkarıyor.”

Bir mütalaa:

“Bir işgal ordusu İstanbul’a girmek için Edirne’den gelen demiryolunu kullanmaya kalkışır, Türkler de Büyük Çekmece ve Karaburun arasında uzanan çizgiyi savunma hattı olarak belirlerse, toplarla yüklerin, arazinin merkezine ulaştırılması inanılmaz güç olacaktır.”

Bu cümlelerin İngiliz istihkam subayının çıkarmaya çalıştığı haritayla alakası var mıdır? İhtimal, vardır.

Burnaby’nin iyi tarafı, önyargılarının şiddetli olmaması.

Her gittiği yerde, bir sonraki şehirde Ermenilere zulmedildiği, kazığa oturtulduğu anlatılıyor. Fakat yazar o şehre gidince Ermenilerin beyanlarına dayanarak bunun gerçek olmadığını yazıyor.

İzmit’te bir Türk, Ramazan’da sokakta sigara içen bir Ermeni’yi dövmüş. Zaptiye amiri adamı yakalamış.

“Senin gözüne mi soktu sigarayı?”

“Hayır.”

“Öyleyse onu dövmeye hakkın yoktu. Hapse girip daha edepli davranmayı öğreneceksin.”

Bu hikayeyi bir Ermeni’nin ağzından anlatıyor. Böyle birkaç hikayesi daha var.

Sultan Abdülhamid, daha yeni tahta geçmiş. Balkanlar’da harpten yeni çıkmışız.

Üsküdar’dan başlayarak her yer çamur, çorak. Daha sonra da, Ankara’nın ötesi kar, boran…

Her yerde bit, pire kıyamet gibi.

Savaş havası var. Yakında Ruslarla savaşacağımızı herkes ya hissediyor ya biliyor.

Ahali Rusları yeneceğimizi düşünüyor. Fakat “İngilizler bize yardım ederse, daha kolay yeneriz” diyorlar.

Burnaby, savaş hazırlıklarımızı yetersiz buluyor. Türklerin acil işleri hep ertelediğini söylüyor.

Burnaby’nin seyahati bittikten birkaç ay sonra savaş oluyor. Şu meşhur 93 Harbi.

Toprak kaybediyoruz; Balkanlar’da, Doğu’da, Kafkaslar’da.

Avrupa seyrediyor. Rusların ilerlemesinden endişeleri var ama, Türkiye’nin kaybetmesi umurlarında değil.

Savaştan sonra bir müddet harpsiz yaşıyoruz.

Sultan Abdülhamid, uyguladığı çok boyutlu diplomasiyle 30 küsur yıl imparatorluğu ayakta tutuyor.

Fakat ‘yabancı’ların niyeti bozuk.

Abdülhamid, içerideki ve dışarıdaki niyeti bozukların işbirliği sonucu hal’ediliyor.

Ardından kıyametimiz başlıyor.

O yıllara bakarak şunları söylemek istiyorum:

Başımıza çorap örmek isteyen, tıpkı yüz yıl önceki gibi, bugün de çok…

Hassas, zayıf yerlerimiz, fay hatlarımız da…

Şu anda yaşadığımız Türkiye, yüz yıl önceki kıyametten sonra sahip olduğumuz Türkiye’dir.

Toplumun en dibinden en yukarısına kadar herkesin, bu Türkiye’nin kıymetini bilmesi, adımlarını ona göre atması lazım...

Aynı fikirden, aynı siyasetten, aynı etnik kökenden, aynı dini ‘mektep’ten olmayanların da birbirinin kıymetini bilmesi lazım.

Bizim başımıza gelecek bela, elalemin umurunda olmaz.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum