Sandıkta nasıl davranır bir işsiz adam?
İstanbul seçimleri geçenlerde anketlerin siyasi partiler nezdinde gördüğü muameleyi anlatırken naklettiğim Oflu Muhammet dayının “Ocak bara bağa çikana kadar kuraya devam” hikayesine döndü.
Neden böyle oldu sonuçlar?
Hepimiz bir sürü sebep yazdık. Kırgınlar, küskünler dedik, Kürt oyları dedik, akrabalık ilişkileri dedik, isteksizlik, acemilik... dedik de dedik.
Bilmiyoruz ki bardağı taşıran son damlayı?
‘Devenin belini kıran son saman çöpü’nü?
(Bunun aslı İngilizce. Sömürgecilikten kalma. ‘Damla’ ve bardak ikilemesinin sağladığından daha kuvvetli bir tezat içerdiği için kullandım.)
İki aday arasındaki fark o kadar az ki, basit bir söz bile sonuca etki etmiş olabilir.
(Az derken, yanlış anlaşılmasın, bizdeki seçim düzenine göre farkın az veya çok olması bir şey ifade etmiyor. Oyu fazla olan kazanır.)
Seçim böyle bir şey. Birisi yanlış yapacak, eksik yapacak, öteki kazanacak.
Kimsenin seçimle ilişkilendirmediği bir alan.
Futbol.
Hatırlarsınız bir ara AK Parti’nin Trabzon Belediye başkanlığını CHP’ye kaybetmesi Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesinde Fenerbahçe lehine bir beyanına hamledilmişti.
Bu sene Fenerbahçe’nin vaziyeti pek iyi değil.
Hatta yazmıştım Fenerbahçe’nin bu durumu seçimi de etkiler diye.
Büyükşehir Belediyesi’nin ve Hükümetin Başakşehir’i desteklediğine, Başakşehir’in himaye gördüğüne dair bir izlenim var.
***
İzlenim doğrudur, yanlıştır. Ama F. Bahçe’nin, G. Saray’ın, Beşiktaş’ın, Trabzon’un hararetli taraftarları buna inanıyor.
‘Devenin belini kıran son saman çöpü’ Başakşehir’in gördüğü varsayılan himaye bile olabilir.
Tabii ki bir milyon kişi değildir böyle bir ‘izlenim’den etkilenen.
Birkaç yüz kişi, birkaç bin kişi... Mesela beş bin, on bin.
On bin dedin mi zaten iş tersine dönüyor.
Evet yüzeysel. Keyfe keder.
Asıl sebepler daha derinde.
Bir tanesi şu olabilir:
İşsizlik rakamları açıklandı. Ocak ayı işsizliği yüzde 14,7.
4 milyon 668 bin kişi işsiz. Genç işsizlik yüzde 26,7.
Bazı ekonomiciler bunların ‘ehlileştirilmiş’ rakamlar olduğunu söylüyor. Ehlileştirilmişse de kötü.
Adam, üniversiteyi bitirmiş anasının babasının evinde başı öne eğik, Allaha şükür annesinin babasının evi olmasa ne olacaktı?
Orada onu yüksünmezler.
Ama o ezik biraz.
İşsiz. Kendi halinde bir insan.
Eğer tipik bir tembel değilse, üzgündür, mahzundur.
Herkes ‘şunu alıcam, şunu vericem’ derken, ‘şuraya gittim, buraya gidicem’ derken acı acı susar.
Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm, içinde yoğun mutsuzluk.
Bu tebessümün hemen arkasında derin bir ağrı gibi dudaklara yansıyan acılığı okuyabilir misiniz?
Sen ister tarih anlat, ister coğrafya, ister Vatan Millet Sakarya.
Dinleyemez ki seni.
Belediyeyi sen kazanmışsın, başkası kazanmış, niye umurunda olsun?
***
Yolda ayağına takılan konserve kutusunu tekmelerken ne düşünüyordur kim bilir?
Hele o sırada yoldan çakarlı lüks bir otomobil vrraak! Vrraak! Diye bağırarak geçiyorsa.
Biraz hatırı varsa işsizin, ufak ufak borçlanır.
Bugün borçlandı, yarın borçlandı. Ali’den borçlandı, Veli’den borçlandı... Ödeyemedi. Sonra yine ödeyemedi.
Sonra?
Sonra hiç.
O niye işsiz?
Çok sebebi vardır. Fakat o arkası olmadığı için işsiz olduğunu düşünür. Torpili olmadığı için.
Kimse onun kimsesi değil.
İşsizin gözüne çakarlı arabalar daha çok takılır.
Denizdeki yatlar, sahillerdeki katlar daha çok takılır.
Geçenlerde internette dolaşıyordu.
Kenan Işık soruyor. (Allah şifa versin.) “Nedir ATM memuru?”
Haluk Bilginer cevap veriyor. “A. T. M. Aybaşında Toplar Maaşını...”
İşsiz bir insanın gözüne ATM memurlarının, ATM danışmanlarının maaşları başkalarının gözüne takıldığından daha çok takılır.
Halbuki o da işsiz. Ama maaşı var. Her nedense başı da öne eğik değil!
Bütün bunları hesaba katarak tahmin edin bakalım.
Sandıkta nasıl davranır bir işsiz adam?
Bir işsiz kadın?