Paranın gözü görsün

Geçtiğimiz hafta bu köşeyi boynu bükük bıraktığım için tüm okurlardan özür dilerim.

Kısa bir Türkiye ziyaretinin ardından Malta'ya fevkalade yorgun döndüğümden geçen hafta yazamadım.

Nasıl ki Nazım şiirlerini yürüye yürüye yazar, şiirin ritmini ayaklarına uydururmuş. Ben de yürüye yürüye, gökyüzünde süzüle süzüle yazımı yazdım da geldim. Gönlümde hasret, bavulda kitaplar ve kafamda yeni köşe yazım ile.

Türkiye'ye gittiğimde rahmetli annemin kabrini ziyaret için Büyükçekmece'ye de gittim tabii ki. Çocukluğumun geçtiği, bütün hatıralarımın olduğu küçük, tatlı ve maalesef mahzun o küçük sayfiye yerine.

Zihnimde renkleri solmuş bir karpostal gibi duran Büyükçekmece'nin uzun kumsalları ile tekrar karşılaştım. Belediye o uçsuz bucaksız kumsalların üzerine hunharca beton döküvermişti.

Son ziyaretimde bu betonların birbir sökülmüş olduğunu gördüm. Yaz ayları için bir garip hafriyat idi ama sebebini anlamadım, etraftan da soramadım.

Anarşistlerin Türkiye'de bir dönem sloganlaştırdığı, SEL yayıncılıktan çıkan bir kitabın da adı olan "Kaldırım Taşlarının Altında Kumsal Var" sözü aklıma geliverdi. Sonra da Nazım'ın şu şiiri nedeniyle aklıma başka başka fikirler sökün etti:

"Ve dünya öyle büyük,
öyle güzel
öyle sonsuz ki deniz kıyıları
her gece hepimiz
yan yana uzanıp yaldızlı kumlara
yıldızlı suların
türküsünü dinleyebiliriz... "

(Nazım Hikmet, Taranta Babu'ya Mektuplar)

Anarşizm, kumsal falan deyince, bir de Nazım'ın bu şiiri mırıldanınca, tövbe estağfirullah, Proudhon'un "Mülkiyet hırsızlıktır" sözünü de hatırladım elbet.

Sonra zenglik hakkında daha nice fikirler...

Bir düşünür, adını hatırlayamadım, "Ne kadar çok paralı insan var ama ne kadar az zengin insan var." diyordu.

Tabii düşünür burada zenginlik derken, biraz daha bu işin kültürel kısmını hazmekten dem vuruyor. Ama ben başka bir tarafıyla ele almak istiyorum.

Düşünsenize çuvalla paranız var ama bir yüzü güldüremiyorsunuz, bu mu yani?

Dünyada pek çok çocuk önlenebilir hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor, siz zenginim diye caka satıyorsunuz. Hele hele!

Düşünün ki bir ilaç firmanız var, SMA hastalığını patenti elinizde. Bu ilaç dünyanın parası. Pahalı olma sebebi de bu hastalığa düçar olan az sayıda hastanın olmasıymış. Ya hu ne olacak bu ilaçtan da para kazanmayıver. Ver gitsin, çocukların yüzü gülsün. Ne olur yani, saksıda çiçekleriniz mi solar?

Başka bir örnek daha... Körfez ülkeleri çok zenginmiş, Yemen bu haldeyken ben öyle zenginliğin...

Şimdi zenginin malı senin çeneni mi yoruyor diyeceksiniz? Vallahi öyle değil.

Ama öyle bir dünya ki, öyle bir aritmetik ki verdikçe azalır diyenler halt eder.

Üstelik yaratıcı diyor ki "Kimdir Allah’a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. " (Bakara 245)

Paranın gözü kör olsun demeyeceğim.

Tıpkı Hasan Hüseyin Korkmazgil'in dediği gibi diyeceğim:

Kör olmasın da görsün halimizi.

Hem ne diyordu Napolyon:

"Parayla saadet olmaz"

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum