Bu aynasızlara ne diyelim şimdi!

Urmak fiilinin vurmak şeklinde söylenmesi, ünsüz türemesine örnektir.

Rumeli’nin, ağızda Urumeli haline gelmesi ise ünlü türemesi.

Aslında kelimede bulunmayan bir ünsüzün veya ünlünün ön seste belirmesine, ön türeme deniyor.

Görüldüğü üzere, türeme ünlüden türeme ünsüze her fenomenin bir açıklaması var. Türedilerin bile.

Nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı, ne idüğü belirsiz kimselere türedi deniyor. Zıpçıktılarla sonradan görmeler de bu tanıma dahil.

Ama bir fenomen türevi var ki açıklamasını sözlüklerde bulamıyorum: İşledikleri suçun mağdurlarını, o suçun suçlusu gibi gösterenler!

Soyduğu kimseyi soygunculukla suçlayıp polise ihbar etmek gibi.

Gerçi ‘Yavuz hırsız evsahibini bastırır’ şeklinde bir deyim var. Ama o da tam karşılamıyor.

FETÖ, kurduğu kumpasların kurbanlarını kumpas suçundan hapse attırırdı.

Şimdi de kanun tanımaz bir kafa; hak, hukuk, adalet isteyenleri kanun tanımazlıkla suçluyor.

Son örneği, Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını ‘skandal sözler’ diye sunan iktidar borazanları.

Güya “PKK’ya güzelleme yapan Osman Kavala’yı, 6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi Demirtaş’ı ve 15 Temmuz darbe girişiminin faili asker görünümlü teröristleri masum” ilan etmiş.

Bay Kemal, “teröre çanak tutmak”la yani kanunsuzluğu savunmakla suçlanıyor.

Niye? Çünkü şöyle “skandal bir ifadeye” imza atmış:

“Masum insanların kin ve intikam duygusuyla hapishanede tutulmasını istemiyorum. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, askeri öğrenciler, adaleti arayan avukatlar neden hapishanede?”

Oysa Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın kendisi kanunsuzluğun dik alası. Bunun kabul edilemez bir kanunsuzluk olduğunu söyleyen de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ta kendisi.

Bakan Gül ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benzer çokça konuşmaları bulunabilir.

Bakan Gül, daha 5 gün önce şöyle haykırıyordu:

“Kişilerin kesinleşmiş yargı kararı olmadan damgalanması, suçlu ilan edilmesi de asla kabul edilemez. Bu hukukun evrensel ilkesidir.”

Demek ki suçu yargı kararıyla kesinleşmemiş bir kişiyi suçlu ilan etmek, hukuksuzluğun ve kanun tanımazlığın daniskasıymış.

Hukuku savunan, hak arayan, adalet talep eden ve lekelenmeme hakkına saygı bekleyen bir kişiyi kanunsuzlukla suçlayanlara ne demeli peki?

İşte bunu bilemedim.

Hak, hukuk ve kanun tanımazlığın en utanmaz versiyonu. Eşi, menendi de yok. Bu benzersiz türün kendine özgü bir adı, tanımı olmalı. Ben çıkaramadım.

Dediğim gibi “Yavuz hırsız evsahibini bastırır” deyimi, anlatmakta yetersiz kalıyor.

Türk Dil Kurumuna havale ediyorum. Bu nevzuhur kafanın adını ne koymalı, deyiversinler.

2013’te Kazlıçeşme’deki Nevruz konuşmasını “barış, kardeşlik mesajları” diye yansıtanlar, yıllar sonra o sözlerden yargılanıp ceza alan Demirtaş’ı terörist ilan ediyor.

Öyleyse kendilerinin de terör propagandası suçundan aynı mahkemeye çıkarılmaları gerekeceğini düşünmeden hem de.

Savcının, mahkemenin, AYM’nin, AİHM’in beraat, tahliye, takipsizlik ve ceza kararları birbirine karışmış.

Demirtaş’ın, 6-8 Eylül olaylarını azmettirmekten bir mahkumiyeti yok, henüz yargılaması sürüyor.

Ama lekelenmeme hakkı savunulamıyor. Hukuk faciasına, en hafifiyle garabetine dönmüş Demirtaş ve Kavala davaları gibi davalardan şikayet de yasak.

Ağzını açanı terör savunucusu ilan eden, hak aratmayan, hukuku savundurtmayan, bunu da hak, hukuk savunuculuğu gibi gösteren emsalsiz kafaya ne demeli?

Çaresiz, aciz bıraktılar lügati.

TDK el atsın bir zahmet, ismini koysun da ne diyeceğimizi bilelim.

YORUMLAR (75)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
75 Yorum