Cahit Özkan’a haksızlık

Dış politikanızın ters düştüğü aktörlerle girdiğiniz her mücadeleyi; “ya onlar ya biz”e getirirseniz...En üst perdeden esip savurur, “diz çöktüremeyecek, boyun eğdiremeyecekler” sloganıyla üstlerine yürürseniz...

Çıkarların her çatışmasını, her sürtüşme ve çekişmeyi, ülkeler arası rekabetin ötesinde ölümüne bir beka savaşı gibi sunarsanız...

Olacağı budur.

Kavgalılarınızla barıştığınızda ya siz ya onlar; birinizin kaybetmiş, diğerinizin kazanmış olması gerekir.

E bir AK Parti grup başkanvekili de diz çöktürülen tarafın biz olduğunu kabul edecek değil ya! Cahit Özkan’dan, başka ne demesini bekliyordunuz!

Şöyle düşünecekti elbette...

Suud, Mısır, İsrail ve Emirlikler, Türkiye’yle mücadeleye girdiler.

Hepsi bir oldu, AK Parti tek. Zaten hepsini toplasanız bir Türkiye etmezdi.

Devirmek istedikleri AK Parti kazandı, onlar kaybetti.

Yenilgiyi kabul ettiler. Şimdi bükemedikleri bileği öpmek için sıraya giriyorlar.

Birleşik Arap Emirlikleri mi soruldu? Özkan, onu da teslim olanlar arasında sayacaktı, ya ne yapacaktı!

Fakat AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti olarak buna katılmadıklarını açıkladı.

Abu Dabi yönetiminin, Türkiye’ye diz çöktüremediğini görünce teslim olduğunu söylemek, yanlışmış yani.

“Baktı ki Türkiye’nin istiklalini engelleyemiyor, baktı ki Türkiye olmadan menfaatlerini koruyamıyor”, Emirlikler de havlu attı, Türkiye’siz oyun kurulamayacağını anlayıp bize yanaştılar demek de yanlışmış.

AK Parti, katılmıyor buna.

Özkan; “15 Temmuz’un, FETÖ ve diğer Türkiye düşmanlarının finansörü” Abu Dabi’yle ipleri koparmayalım istediği için, CHP’yi suçluyordu.

AK Parti, bu söyleme de katılamıyor artık. Hatta bir yetkilisinin eski ezberi tekrar etmesi, iktidarı kızdırıyor da.

Eski söylem, yanlışlandı. Sözcü Çelik, Özkan’ı düzeltirken doğrusunu şöyle formüle etti: İlişkimiz, liderlerin ortak iradeleriyle, karşılıklı güven ve saygıya dayanıyor.

Suud’a, Mısır’a, Emirlikler’e dümdüz gitme devri kapandı anlayacağınız. İlişkimiz, ima bile kaldırmıyor, kızdırma ve gücendirme riski var.

Artık Cahit Özkan da anlamıştır. Ama sırf bu anlayışa daha geç ulaştığı için bunca yüklenilmesi, haksızlık değil mi?

İlla içini rahatlatmak istiyorsa, Batı ne güne duruyor, hala nazımız geçiyorken versin veriştirsin işte.

Nasıl olsa onlar çıtkırıldım değil, tepkileri öngörülebilir. Hemen bozulup darılmadıkları gibi fevri de davranmıyorlar. Ağzına geleni söylüyorsun, dönüp aynı dille tepki bile vermiyorlar.

Doğu’daki kardeşlerimizin hatırını kırmaya ne gerek, çekinmeden ikiyüzlü Batı’ya vurmaya devam.

İnceldiği yerden koptuğunda bakılır onun da çaresine. Hem estirilen hamaset rüzgarlarının faturasını ödemeye alışığız, bir eksik bir fazla, ne yazar.

CEM YILMAZ YİNE Mİ GÜLDÜREMEDİ?

Yılbaşı özel gösterisine denmedik bırakılmamıştı. “Ünlü komedyen” kendini yenileyemiyordu, artık güldüremiyordu, eski tadı yoktu filan...

Bana sorsanız, tam da kendini tekrarlamaktan korktuğu, yenilemeye çalıştığı için mizahı değişiyordu.

Netflix’te yayına giren yeni dizisi Erşan Kuneri’yi de komik bulmayanlar var. Beklentilerinin altında ve demode kalmış.

Yine çok belden aşağı, argo ve maçoluk dolu...Dolayısıyla eleştiriler benzer ama bir farkla.

Bu kez esprilerinin fazla ve gereksiz olgunluğundan hiç şikayet yok. Aksine kaba ve ergen işi diye beğenilmiyor.

19.jpg

Oysa yaptığı şey, eski sinemanın belden aşağı, argo ve maço klişeleriyle kafa bulmak zaten. Bu kısmını çok da iyi başarıyor.

Ucuzluk, kabalık ve ergenliği göstermeden Yeşilçam şablonlarının ucuzluğunu, kabalığını ve ergenliğini nasıl sergileyip yerecekti ki! Bunu abartarak yapmadan bir de nasıl güldürecekti!

Önce kaba, saçma görünenin altından anlayana, gayet ince kıyılmış bir ironi akıyor. Müthiş hınzır göndermeleri yok, hınzırca bir gönderme bombardımanına tutuyor seyirciyi.

Seyirci avamlıklarına, halk tiplemelerinin riyakarlıklarına güldürmeye devam etmesi bekleniyordu herhalde. Halkı aldatanları, seyircinin duygularıyla oynayanları gülünçleştirmesi değil.

Film içindeki filmi çekerek ödül, para, şöhret avcısı oyuncu, yapımcı ve yönetmen ikiyüzlülüklerine okları yöneltince, absürt diye yadırgandı.

“Cem Yılmaz eskidi, bitti, kendini tüketti” dedirten de hicvinin, alışıldık kalıp ve hedeflerden şaşması galiba.

Sadece eski sinemanın ödüllü ustalarına değil, sivri dilini günümüz sinemacılarına da uzatıyor. Mahsun Kırmızıgül’den Nuri Bilge Ceylan’a, dokundurmadığı yok gibi. Sanki Yılmaz Erdoğan dahi nasibini alıyor iğnelemelerinden.

İsim, kostüm seçimlerinde bile boş yok, çağrışımları zengin ve yaramazca.

Evet muzırlıkları var ama bana eğlenceli ve muzip de geldi, ne bileyim.

YORUMLAR (31)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
31 Yorum