Dolandırıcılara karşı eğitim şart

AK Parti'nin, 20 yıllık iktidarında en başarısız olduğu iki bakanlıktan biri Kültür, diğeri Milli Eğitim. Cumhurbaşkanı Erdoğan da kabul etmişti.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne, Tamer Karadağlı transfer edilmiş. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne de Ömer Faruk Belviranlı'nın atanmasıyla Kültür'de başarının önü açıldı. Görmek için, bu atamaların hangi üstün kaliteyi ve örnek başarıyı ödüllendirdiğine bakmak bile yeterli.

Atananların yaptıkları, yapacaklarının teminatıysa iktidar güzellemesi şarkı besteleri, oyunlar yolda demektir.

Mostra olabilmek, böyle görevler için gereken yüksek kabiliyetlerdenmiş. Magazin skandalları da durduramaz artık bu rol modelin yükselişini.

Kültür tamamsa sıra Milli Eğitim'de. Belki bu vesileyle ders programlarındaki büyük bir eksikliğe de el atılır. Müfredatımız, dolandırıcılıklara karşı gençleri hazırlamıyor. Hayat mektebinde bunla çok sınanacaklar oysa.

Yazar Kemal Tahir'den ödünç bir deyimle; "kurt, Kur'an'ı okuyor"sa kuzuların kurtulma şansı pek yok.

Kurt Kur'an'ı hatmedenlere karşı küçük yaşta bilinçlendirilmeyenler, yarın kendilerini nasıl koruyacak?

Gazeteden bir arkadaşımız anlatmıştı. Esnaf tanıdıkları, gözünün tutmadığı bir müşterisini beklerken çocuklarından yardım istemiş; "Tutun beni, bu adam bizi dolandıracak" diye.

Dolandırılmaya teşne olabiliyoruz, o esnaf da bile bile zaafına yenik düşmekten korkmuş.

Temel'in, yerdeki muz kabuğunu görünce "eyvah, gene düşeceğim" demesine benziyor. Göz göre göre düşebiliyoruz.

Netflix gibi platformlarda, dünyadan envaiçeşit dolandırıcılık hikayeleri yayınlanıyor. Belgeseller, filmler, diziler...

Külyutmaz otoriteleri, koleksiyonerleri taklitlerle çarpan şarap kalpazanı mı dersiniz, resim kalpazanı mı... Nüfuz ticaretiyle bankaları, iş adamlarını telefonda döne döne üten üçkâğıtçılar mı... Güven oluşturarak, borsalardan yüklü para kaldıran sihirbazlar mı... Ne ararsanız bulunur.

Kimlik sahteciliğiyle tokatlamak, en revaçta mesleklerden. Nüfuz ticaretini geçen tek profesyonel dolandırıcılık türü, din tacirliği.

Akıl almaz entrikalar. Çoğu kurban, savunmasız yakalanıyor. İnanıp aldanmamak zor.

Müritleri, ölü yıkayıcısının elindeki meyyit teslimiyetine getirdikten sonra maddi, manevi istismar başlıyor.

Aile boyu cinsel istismar ne ki... Dini alet ederek takipçi ayartıp sırtlarından saltanat süren asalakları, hafife almayın. Göz boyama ve bağlamada, toplu intihara sürükleyecek kadar yetenekliler. İradeleri, beyinleri dumura uğratabiliyorlar.

Efsunladıklarına, yaptıramayacakları şey yok. İçeceklerine ilaç konmuş gibi kendilerinde olmuyor kurbanlar.

Ve tabii ki kurt, İncil’i de diğerlerini de okuyabiliyor. Gözleri, velfecri okumuyor sadece.

Hokkabazların, bezirgânların dini, dili, ırkı, kitabı yok. İman, insaf zaten ne arar şarlatanda!

Hurafe ve bâtıl inançlarla kalabalıkların cehaletini sömürenler, her dinden çıkıyor.

Halkı uyandırmaya, aydınlatmaya ve farkındalık kazandırmaya okullardan başlamalıyız.

Mutlaka okutulması için iki kitap öneriyorum.

Biri, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın "Utanmaz Adam"ı. Avnüssalah'ın şahsında dolandırıcılığı ve sahtekârlığı ödüllendiren toplum düzenine güldürüyor.

Diğeri ise Arjantinli yazar Borges'in, "Alçaklığın Evrensel Tarihi"nden bir bölüm: “Zalim Kurtarıcı Lazarus Morell”.

Lazarus Morell’i minberde vaaz verirken dinleyen kumarhaneci bile "Tanrı’nın gözünde, zencileri çalıp satan günahkârın, katilin teki olduğunu bilir ama gene de gözyaşlarını tutamaz"dı.

O sırada Morell'in adamları da ağlattığı cemaatin atlarını toplayıp götürür, nehrin karşı yakasında satardı.

Mississippi’nin namlı at ve köle hırsızı, üzerinde durulacak bir karakter.

Elinden Kitab-ı Mukaddes'i düşürmeyen böyle bir yeteneğin tanıtılması, benzerlerine karşı göz açmaz mı!

YORUMLAR (119)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
119 Yorum