Halk ne söylüyor iktidar ne anlıyor

Ağrı Dağı’nın eteklerinden bakınca görünen: Memleketin üstü ‘al gülüm ver gülüm’, altı ‘bir dokun bin ah işit’!

‘Al gülüm ver gülüm’ deyince aklınıza hemen Ankara’daki son medya ödülleri töreni gelecektir. Çünkü üstün, asta verdiği ödüllerdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yılın iletişim ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan aldı.

Yanı sıra, iktidara yardımcı gazetecilik ödüllerini de Cumhurbaşkanı verdi.

Ama ben bir çelişki görmüyorum.

Eğer o ödülleri ast, üste vermiş olsaydı, işte o zaman iş değişirdi. Ben de birçoğunuz gibi tutarsızlık diye yadırgayabilirdim.

Erdoğan, başbakanlığı sırasında astın üste plaket ve hediye takdimini yasaklamıştı.

Bir kere üst, astını takdir ederdi. Tersi adaba, aralarındaki ilişkinin doğasına uygun da değildi.

Astın, millet kesesinden üste takdir plaketleri sunarak yaranması, yakışıksız olduğu gibi israftı da. İkisinden de tasarrufa gidilmişti.

Fakat üst makamın astını taldirnamelerle ödüllendirmesi, buna aykırı düşmez. Bilakis, ilişkinin tabiatına pek münasip düşer, yakışır yani.

İktidar-medya ilişkisi bakımında durum nedir derseniz...Onu da Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında ortaya koydu.

Şöyle:

“Tartışmanın bir tarafında icraatlarının eleştirilmesinden hoşlanmayan yönetimler, diğer tarafında ise maşeri vicdan yerine belli çıkar çevrelerinin aparatı olmakla itham edilen basın vardır.”

Harika bir tespit, daha iyi söylenemezdi.

Medya-iktidar ilişkilerinin tarihini bu cümle özetliyor.

Medya ödüllerine liyakat kritesi ise Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği şu tanımda:

İktidar, ne istiyorsa ülke için istiyor, kendisi için bir destek istemiyor.

Dolayısıyla başarının sırrı; ülkesine sorumlu, yerli ve milli bir medya olabilmekte.

Madem iktidar ülkesi için çalışıyor; elbette iktidarla uyumlu medya ödüle layık görülecek.

Yayınları iktidarın propagandasıyla çatışan medya, bir de ödül mü bekleyecekti!

Basın tarihi boyunca olduğu gibi, eleştirileriyle iktidarı rahatsız eden, bu sebeple de tetikçilik ve hainlikle suçlanmayı hak eden medya ödüllendirilecek değil ya!

Mantık sağlam, söylenecek söz bırakmıyor.

Geriye; üstü ‘al gülüm ver gülüm’, altı ‘bir dokun bin ah işit’ durumu kalıyor.

‘Altı kaval, üstü şeşhane’ deyimini çağrıştırıyor ister istemez.

Yalnız bunun nasıl açıklanabileceğini bilemedim.

O kadarına da siz bir tevil bulun artık, hepsini ben mi açıklayayım?

Belki ‘ben ne söylüyorum, tamburam ne çalıyor’ deyiminden yola çıkabilirsiniz. Ben dönüş uçağına geçiyorum, size kalmış vesselam.

YORUMLAR (35)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
35 Yorum