NATO'da yağmayacaksak esip gürlememek daha iyi

İktidar, dış politikada önüne çıkan fırsatları değerlendirecek elbette, ülke çıkarlarını kollayacak.

Fakat bunu yüksek sesle, çok belli ederek ve tutarsızlığa düşme pahasına yapınca, sonu pek iyi bitmiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'nın Ukrayna saldırısı üzerine toplanan NATO Zirvesi'nde de açık kapı politikasını desteklemişti.

Türkiye, NATO'nun açık kapı politikasını savunmaya devam edecekti.

Ama Finlandiya ve İsveç'e kapıyı kapalı tutması, kafa karışıklığına sebep oluyor.

Finlandiya Cumhurbaşkanı Niinisto'nun da kafası karışmış durumda. Daha bir ay önce telefonla konuştuğu Erdoğan'ın, NATO üyeliğine başvurmaları için kendilerini teşvik ettiğini, olumlu karşıladığını söylüyor. Türkiye'nin şimdi üyeliklerine karşı çıkmasına şaşırıyor.

Finlandiya ve İsveç, bir yandan da pürüzleri aşıp Ankara'yı ikna etme ve kararını tekrar değiştirme konusunda iyimser.

ABD'den taviz koparmak için veto kartını kullandığımız algısına, bu tür çelişkiler yol açıyor zaten.

Fırsattan istifade, İsveç'le Finlandiya'nın yanı sıra ABD'ye de talep ve beklentilerimizi karşılatmak için baskı kurmak, Ankara'nın hakkı.

Fırsatçılık; ABD'ye, Avrupa ülkelerine ne kadar haksa Türkiye'ye de o kadar hak.

Fakat çok belli etmeden, zikzak da çizmeden, diplomatik incelik içinde ve kaba pazarlığa döküyor görünmeden yapılamaz mıydı?

Sadece ülkenin dış imaj ve itibarını zedelememek için değil. Korumaya çalıştığımız çıkarlara zarar vermemek, kaş yapayım derken göz çıkarmamak için de bu gerekli.

Güç mücadelesine, bilek güreşine çevirince, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma tehlikesi var. İşler, daha da kötüleşebiliyor.

Suud'la, Mısır, Emirlikler ve İsrail'le yaşadığımız tecrübeler, sıcak örnek olarak duruyor önümüzde.

Bükemedikleri bileğimizi öpme sırasına girdiklerini, Türkiye'siz yapamayacaklarını anladıklarını söylemeye kalkmıştı. AK Partili Cahit Özkan'ın, adeta 'söyleme bilmesinler diz çöküp bize teslim olduklarını' diye partisince nasıl terslendiğini unutmayalım.

Biz esip gürlerken onlar yağmasın yine günün sonunda.

Biz yendik fakat onlar kazanmış gibi olmasın. Dün dümdüz gittiklerimize, bugün toz kondurmama noktasına gelmeyelim yani yine.

'İstediğimizi aldık, zafer elde ettik ama muhatapları ezip üzmemek için iktidar söyleyemiyor, rencide edip kızdırmayalım' hassasiyetiyle noktalanacaksa, baştan onu gözetmek daha akıllıca olmaz mı?
-------
KAFTANCIOĞLU'NUN İL BAŞKANLIĞI SÜRECEK Mİ DÜŞECEK Mİ?

Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu'nun CHP İstanbul İl Başkanlığı görevinde kalacağını açıkladı.

ahkemeyi de kararını da tanımadıklarını vurgulayarak.

Tartışma, Erdoğan'ın geçmişte mahkeme kararlarına verdiği benzer tepkileri gündeme getirdi.

Yalnız...'Tanımıyorum, uymuyorum, saygı da duymuyorum' tepkilerini hatırlatanlar, bir şeyi atlıyor.

AYM, AİHM veya Yargıtay'da kesinleşmiş kararlara uyup uymama, uygulayıp uygulamama hak ve mecburiyeti, kim olduğunuza göre değişiyor.

CHP'den biriyseniz, uymak mecburi oluyordu sanırım. Uymama hakkı, AK Partililere mahsus.

Mağduriyet konusu da karıştırılıyor. İfade suçundan ceza alıp siyasi yasak konan herkes, mağdur sınıfına da girmiyor.

AK Parti İstanbul Başkanı Kabaktepe, 'ağzınıza geleni söyleyip ceza alınca da ortalığı ayağa kaldıracaksınız' minvalinde açıklığa kavuşturdu bu hususu.

Zaten yatarı da yok deniyor. Aylarca hapis yatanla yatmayan bir mi olacaktı!

Belli ki Kaftancıoğlu'na, mağduriyet hakkı da tattırılmayacak.

Siyasetten saf dışı etme ama hapis yatırmama aralığındaki 'mühendislik harikası, hassas ayarlı ve düşük dozlu mağduriyet', mağduriyetten de sayılmıyor.

Böyleyken hala Erdoğan’ın, hapis cezası ve siyaset yasağı kesinleştiğinde ne dediğini hatırlatanlar bile çıkıyor.

Şöyle demiş:

"Seçim sandıklarında önümüzü kesemeyeceklerini anlamış olmalılar ki, böyle bir yola başvurdular. Adalet, gün gelecek yargıyı siyasallaştıranlara da lazım olacaktır. Tarih boyunca hep böyle olmuştur."

CHP, aynı tepkiyi gösterme hakkına kendilerinin de sahip olduğunu zannedebiliyor bazen.

Cevabını da Adalet Bakanı Bozdağ'dan alıyorlar: "Yargı kararlarını bahane ederek Cumhurbaşkanımızı hedef alan CHP’yi kınıyorum."

Mesele ne, artık anlaşılmıştır umarım.

YORUMLAR (57)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
57 Yorum