Şu Danimarka yargısında çürüyen şeyler

Merkez Bankası, 2023-24 enflasyon tahminini yükselterek dün bir kez daha güncelledi.

Aynı sene içinde bu kaçıncı düzeltmeydi. Haklılar da. Tutturmak mecburiyeti ya da isabet ettirmeyene ceza, kanunen yok.

Yanlış enflasyon tahminiyle halkı yanıltmak, zararına sebep olmak suç değil yetkililere. Eleştiri alırlar en fazla, güvenilirlikleri sorgulanır.

Oysa halka zararı olmayan, velev ki yanlış, yanıltıcı çıksa bile yararına hizmet eden haberden Tolga Şardan tutuklandı.

Yönetici ve siyasi karar vericilere tanınan yanılma, düzeltme ve güncelleme şansı gazetecilere tanınmıyor.

Gazetecinin, yazdıklarıyla hayatımızı etkileme gücü daha fazla olduğundan mı?

Tolga Şardan, TCK 217/A Maddesi'nden, hani şu yeni dezenformasyonla mücadele yasasından tutuklandı.

Konu; T24 sitesindeki “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu yargı raporunda neler var?” başlıklı yazısı.

Fakat ne 'devletin milli güvenliği bakımından gizli kalması gereken bir bilgiyi ifşa' etmekle suçlanıyor. Ne de MİT ya da Cumhurbaşkanlığına iftira atmak, kötü göstermekle.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve talimatı üzerine MİT'in, yargıdaki çürüme iddialarını mercek altına aldığını söylüyor. Bunu da devletin milli güvenliğini tehlikeye atacak herhangi bir sırrı açık etmeden yapıyor.

Rahatsızlık değil memnuniyet duyulacak bir bilgi. Ne güzel işte, demek devletin tepesi, yargıda çürüme iddialarına kayıtsız değil. Üstüne gidiliyor, temiz yargı isteniyor.

Rapor kısmı doğrulanmasa bile konuşulması, halka yarar. Asılsız, gerçek dışı olsa dahi adalete hizmet eder, kötü niyetlileri caydırır. Kıyamazsın yalanlamaya.

MİT'in rapor sunduğu, gecikmeli olarak yalanlansa da Şardan, güvenilirliğiyle bilinen bir gazeteci ve haberinin arkasında duruyor.

Hem adliyelerin, bulaştıysa rüşvet kiri ve adaletsizlikten temizleneceğini yazmanın zararı kime? Sadece ilgili adliyeyi kızdırabilir.

Ama adliyede pis dolapların döndüğü, parayla istenen kararların aldırıldığı iddialarını bir Başsavcı, HSK'ya ihbar etmişti.

Gazeteci; yargıyla polis ve suç dünyası üçgeninde ayyuka çıkan kirli ilişkiler ağını kurcalamasın, yokmuş gibi mi yapsın!

Shakespeare oyunları, kızdırma riskinden uzakta, başka memleketlerde geçer. Çürümüş bir şeyler, hep şu Danimarka Krallığı'nda olur.

Gazeteci de yine çürümüş bir şeyler mi var, diye hep şu Danimarka yargısını mı yazacak?

Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun şartları bile aranmıyor tutuklamada.

Yasaya göre; "sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle" yapılmış olmalı.

Ve ancak "ülkenin iç-dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen" yayıyorsa cezalandırılır.

Tolga Şardan'ın yazısında böyle bir amaç mı var, böyle bir sonuç mu doğuruyor?

Ceza üst sınırı 3 yıl, belki yatarı da yok ve güya tutuksuz yargılama esasken gazeteciyi tutuklamanın izahı nedir şimdi? Gözdağı ve susturmak dışında tabii.

YARGIYA GÜVENİ ASIL KİM SARSIYOR?

Tolga Şardan'la aynı gün Halk TV'den Dinçer Gökçe de gözaltına alınıp bırakıldı. Haberin konusu, yine tartışmalı bir yargı kararı. Gerekçe de yine halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak.

Savcılık açıklamasında; "haber içeriğinin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı nitelikte olup, kamuoyu nazarında yargıya olan güven ve itibarı sarsmaya yönelik olduğu görülmüştür" deniyor.

İyi de yargıya güven ve itibarı, asıl kim sarsıyor? Şaibeli kararları haberleştirdiği için gazeteci mi; yoksa başsavcıyla hakimin de artık HSK'ya ihbar ettiği cinsten şaibeli, haksız kararlar mı?

Ve yargıyı kızdırırsa yargı yetkisinin, kendisine karşı kötüye kullanılmasından gazeteciyi kim koruyacak?

2020 başlarında bir KONDA anketini yazmıştım.

"Hata yapan, resmi kurum veya devlet olsa bile yargı sizi korur mu" diye sormuşlardı. "Korur" diyenler, yalnızca yüzde 36'ydı. Yüzde 65; "yargı, görevi kötüye kullanan devlet görevlisine karşı beni korumaz" fikrindeydi.

"Devletin hiçbir kurumu veya memuru, hukuk kuralları dışına çıkmıyor" kanaati de yüzde 22'ydi. Yüzde 78, aksi kanaate sahipti.

"Suç işlemedikçe kanunların ve mahkemelerin beni koruyacağına inanırım" diyenler dahi yüzde 50'yi geçmiyordu.

Adalete güven ve itibar, çoktan dibe vurmadıysa niyeydi ki?

YORUMLAR (61)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
61 Yorum