Temiz siyaset böyle oluyor demek

AK Parti Grup Başkenvekili Bülent Turan'a, birkaç sebeple teşekkür borçluyuz.

İlki, "mafyadan aylık 10 bin dolar alan siyasetçi"yi tekrar gündeme getirdiği için...

İçişleri Bakanı Soylu, bu suç bilgisini siyaseten kullanmıştı. Ucunu göstermiş ama arkasını getirmemiş, o ismi açıklamamıştı.

Organize suçun siyasi ayağıydı, o isim hala korunuyor.

O suçla hala mücadele edilmiyor.

Dolayısıyla o görev, hala ihmal ediliyor.

Ve devlet yetkisiyle gücü, o konuda hala kötüye kullanılıyor.

CHP'ye, 'mafyadan maaş alan siyasetçiyi car car konuşuyordunuz hani' minvalinde çıkışarak bunları bize unutturmadı. Bülent Bey'e ne kadar teşekkür etsek azdır.

İkinci teşekkür ise siyaseti kirden, şaibeden arındırma duyarlılığı için...

CHP'li Aykut Erdoğdu'nun eski eşi, aralarındaki tartışmaları izinsiz kaydedip intikam için yayınlamıştı.

Bülent Bey, orada geçen "dolarla vekil olunuyor" ifadesinden dehşete kapılmış.

Meclis Başkanı'nı göreve, CHP Grubu'nu da bu zannın altında kalmaktan kurtulmaya çağırıyor.

Böylece suç dünyasının siyasi uzantılarına dair sarsıcı itiraf ve iddiaları da yeniden hatırlattı bize.

Sedat Peker'in ifşa ettiği sırlarla ihbar ettiği suçlar, yeri yerinden oynatmalıydı.

Fakat doğruluğu araştırılıp soruşturularak herhangi bir hukuki sonuç doğurmadı.

Peker'in, organize suçtan aranmaya başlamasıyla kaldı.

Tıpkı bir partinin disiplin kurulu başkanını suçlayan tarafın başına gelenler gibi...

Kamu malını peşkeş çekme vaadiyle dolandırıldığını savcılığa ihbar eden kişi, karşı suç duyurusuyla tehdit, şantaj ve dolandırıcılıktan tutuklanmıştı.

Araba bagajından çıkan paraların görüntüleri de yine kalın bir yüzsüzlük ve pişkinlik şalıyla örtülmüştü.

Üste de pudra şekerci büro elemanını soruşturma işi, bu güvenilir şahsın başında olduğu yüksek disipline emanet edilivermişti.

Bülent Bey'in bir çağrısıyla ta nerelere gitti bakın aklım...

Sağ olsun, temiz siyaset için, siyaseti zan ve şaibeden kurtarmak için az uğraşıp çırpınmadılar tabii.

İşte o gayretler, bugün bir netameli cümle üstünden fırtına koparma, CHP'ye demediğini bırakmama hakkı veriyor AK Parti'ye.

Bülent Bey'in, tebrik ve teşekkürü hak ettiği son konu da özel hayatı, siyasi kavganın dışında tutması...

Özel hayatının, CHP'li Aydoğdu'nun kendisini ilgilendirdiğini söylemekle çok da iyi etti.

'Bunlar özel değil genel genel, bunlar taciz ve tecavüzcü, bunlar sapkın, bunlarda ne ahlaksızlık ararsan var, AB ile ABD bunlara talimat vermiş, bizi LGBT yapacaklarmış' diye diye siyaseti bel altına indirmenin nerede duracağı belli olmuyor. Kasetlerden kimlerin, ne halde çıkacağı da...

Artık bel altı siyaset heveslilerinin de şüphesi kalmamıştır sanırım.

Bu alanda tek kale maç oynayacağını zannedenler, yanıldığını görmüştür.

Bir tripoda, bir kameraya yenilmeyi bırakın; Sedat Peker'in bir dumanla haberleşmesi bile yetebiliyor. Kirli siyaseti midesi kaldıranlar da ikna olmuştur herhalde.

Kaset komplolarıyla siyaseti şekillendirme devri, geri başlamadan bitmiştir umarım.

Hassasiyeti için çok çok teşekkürler.

14-001.jpg

MALKOÇOĞLU ÖLMEDİ HAMASETİMİZDE YAŞIYOR

At sırtında ok atan, üstüne yüzlerce ok yağarken birine bile vurulmayan, benim çocukluğumun da "Yıkılmayan Adam"ıydı o.

Artist Mecmuası'ndan sıçradığı sahne adıyla Cüneyt Arkın.

Vurdulu kırdılı bütün adlarıyla tanırdık biz onu; bir dönemin efsane jönü, baş kahramanıydı.

Battal Gazi'ydi, Malkoçoğlu'ydu, Kara Murat'tı...

Vefat haberini duyunca benim de gözümün önünden geçti sinema filmleri. Z kuşağı bilmez, bizim kuşağın ortak çocukluk hatıraları gibi hepsi. İzleyecek başka bir şeyimiz de yoktu.

Duygu dünyamızı ne kadar derinden etkilediğini, bugün iktidara hakim dil ve tavırdan çıkarıyorum.

Biz büyüdük, dünya değişti ama içimizdeki Malkoçoğlu ruhu hiç değişmedi.

Her an atına atlayıp dört kıtaya ferman okutmaya hazır, yedi düvele karşı tek başına, sırtında ok torbası ve yay, elde kalkansız yalın kılıçla bekleyen büyüklerini, anlayamaz şimdiki gençler.

Geçmeyen bir çocukluk çağıdır. Onun filmleriyle büyüyenlerin bazıları, bu yüzden tam olarak büyüyemedi.

'Ekonomimize saldıranları görün siz bir de, ABD'si Avrupa'sı iki seksen uzanıyor, yerle yeksan olup çöktü bittiler, biz yine şahlanıyoruz maşallah' destanlarını, bu sayede yazabiliyor hala iktidar.

Bu ateşli destanları yazan iktidar ve bu iktidarın destan yazdığına inananlar, işte o filmleri sayıklıyor, o senaryolarda yaşıyor bugün.

'Gerçek hayatla filmi, kurguyu ayırın, karıştırmayın, sakın denemeye kalkmayın' diye bir uyarı o zamanlar yoktu. Şayet konsaydı, farklı olurdu belki.

Bizim kuşağı, hep o havalar mahvetmiştir.

Malkoçoğlu, bütün cengaverliğiyle hamasetimizde yaşıyor. Ama onu canlandıran Cüneyt Arkın'ı maalesef kaybettik, rahmetle anıyorum, başımız sağ olsun.

YORUMLAR (34)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
34 Yorum