Topraklarımızda ‘mülteci ameliyatı’ yalan mı?
Bir kere beklenmedik, mümkünat dışı değil. Öyle olsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu topraklar üstünde biz kimseye ameliyat yaptırmayız” sözünü her zaman söylemezdi.
Yani aslı astarı, bir operasyon ihtimali var.
İletişim Başkanı Altun’un, Cumhurbaşkanlığı adına dün şiddetle yalanladığı mülteci operasyonu haberlerine gelince...
Maalesef o da yalana benzemiyor.
Ki, İngilizlerin de kendilerine çalışan Afganları Türkiye üzerinden tahliye etmek istediği anlaşılıyor.
‘İngiliz medyasındaki Türkiye karşıtları kasten çarpıttı, muhalefet de üstüne atladı’ diyor Altun.
Ne ki bir aslı var gibi...
Doğru, İngiltere Savunma Bakanı Wallace isim vermiyor. Bir gazeteye, Mail on Sunday’a yazdığı makalenin “hiçbir yerinde Türkiye’nin adı geçmiyor, ima dahi edilmiyor.”
Makalede geçen sadece şu: “İngiltere’ye getirmekle yükümlü olduğumuz Afganlar için Afganistan dışındaki bölgede bir dizi merkez kuracağız”.
Fakat aynı gazetede, aynı pazar iki imzalı bir analiz daha yer alıyor. Ve burada İngiltere’nin, Türkiye ile Pakistan’da mülteci tahliye merkezleri kurma planından söz ediliyor.
İsimleri, Türkiye’ye düşmanlık için durduk yere kafalarından uydurduklarını, akıl yürüttüklerini düşünebilirsiniz.
Ama çıkarsama bile değil.
The Guardian gazetesi, isimlerin İngiliz yetkililer tarafından verildiğini açık etti. Savunma Bakanı’nın bahsettiği merkezlerin nerelerde açılabileceğine örnek olarak verilmiş hem de.
Akşener’le Kılıçdaroğlu tepki gösterince Dışişleri, aynı akşam bir açıklamayla yalanlamıştı. Hiçbir ülkeden böyle bir talebi resmen almadığımız gibi, alsak bile reddedeceğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu belirtiyordu.
The Guardian, bu yalanlamayı da aktardıktan sonra kendi yetkililerini kaynak gösteriyor.
Uydurmamış, planı yetkililerinden duymuşlar.
Zaten bizim Dışişleri de resmen bir talep gelmediğini söylüyor.
Henüz olgunlaştırılmadığı için resmen iletilmemiş olabilir. Ama buradan, İngilizlerin bizi de kapsayan bir plan üstünde çalışmadığı ve gayriresmi şekilde haberdar olmadığımız çıkmıyor.
Belli ki hayali değil, bir aslı var.
Daha önce ABD’liler de yaptı. Türkiye’yi, kendi tahliye operasyonlarının bekleme salonu gibi yansıttılar. Muhalefetin tepkisiyle geri alıp dillerini düzelttiler.
Soru şu; bu cüreti nereden alıyorlar, bizi neye güvenerek gözlerine kestiriyorlar?
Hans ve George’la neyin müzakeresi bu?
Dış güçler, Üst Akıl, Kraliçe’nin Adamları Hans’la George, şu bu teklifsiz sıraya girmiş, samimiyete bakın!
Kim, iltica başvurularını alıp sonuçlandırana kadar Afgan dostlarını bekleteceği bir arka bahçe arasa aklına Türkiye geliyor. Ve fikrimizi sorup bize danışmadan bunu dillendirmekten de çekinmiyor.
Sakın ‘yok öyle bir şey demeyin’...
Çok alametler belirdi.
Hans’tan, George’tan böyle talepler almasak aramızda müzakeresi olmazdı.
Aynı gün, İngiltere haberini yalanladığımız bu pazar yine. Fol yok yumurta yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Michel’e telefonda şunları niye söylesin:
-AB’den, Afganistan misyonu için çalışan yerel personelin Türkiye’ye kabul edilmesi konusunda talep aldık. Fakat üye ülkeler, kendilerine hizmet vermiş güç durumdaki insanların yalnızca küçük bir kısmına kapılarını açıyor. Bu tür sembolik adımlarla meselenin üstesinden gelinemez. Ve Türkiye’nin, üçüncü ülkelerin uluslararası sorumluluklarını üstlenmesi beklenemez.
-AB’nin, Afgan halkına Afganistan’da ve Afganistan’a komşu ülkelerde, özellikle İran’da yardım etmesi gerekir.
-Halihazırda 5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, ilave bir göç yükünü kaldıramaz.
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı.