Yalancı değil de ters gerçekçi

Sokak röportajlarında örneklerine rastlıyorsunuzdur, afete müdahale yetersizliğinden CHP'yi sorumlu tutanlar çıkıyor.

Urfalı bir kadın, Erdoğan'ı suçlayanlara şöyle köpürüyordu:

"Erdoğan'ın verdiği parayı yerler, ama CHP'ye verirler. Böyle kalleş bu insanlar."

Üstüne bir de "Kılıçdaroğlu ne yaptı, benim cenazem hastanede kaldı" diye çıkışıyor.

Urfa'dan geldiğini, canını zor kurtardığını, evi barkı olmadığını söyleyen depremzedemiz, kimden hesap soracağını da biliyor yani.

Dinlerken galeyana bile gelirsiniz, yapılır mı bu; Erdoğan'ın servetini yiyip bitiren bir kısım halk, oyunu Kılıçdaroğlu'na vermeye kalkıyor. Bakın şu gözü doymaz nankörlere!

Sanki âfet yönetimden CHP sorumlu, AFAD değil. Enkazdan can kurtarmaya geciktiği gibi depremzedeye çadır dağıtamayan da CHP. Görevini hakkıyla yapmadığı için hesap sorulacak kişi de Kılıçdaroğlu oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göle çalmak istediği yoğurt mayası, tam da bu işte. Kiminde tutuyor demek.

Yalancıyı nerede arayacaklarını, halkına her fırsatta gösteriyor Erdoğan. En son Adıyaman'daydı. Çöken âfet yönetiminin hesabını, seçimde Bay Kemal'den sormaya çağırdı. Şu şekilde:

"Birilerinin devletin ne yaptığından haberi yok. Bay Kemal 11 tane büyükşehir belediyen var. Büyükşehir belediyelerin buralara ulaştılar mı? AK Partili belediyeler ilk günden beri buradalar. 14 Mayıs'ta bunun hesabını sormaya var mıyız...

Bay Bay Kemal'i biliyorsunuz. Bir şey anlatmaya gerek var mı? Şu mübarek Ramazan ayında yalan yanlış beyanlarla, haberlerle ne diyor; 'biz geleceğiz her şey bedava'. 11 tane büyükşehir belediyen var, acaba Adıyaman'a ulaştılar mı?...

Bilmez olurlar mı; Adıyamanlı da, Urfalı da seçimde başka kimin yakasına yapışacaktı! Erdoğan, kendilerinden kim adına helallik istediyse bittabii onun yakasına yapışacaklar.

Yağma yok; hem ilk günlerde yardıma gecikecek, hatta 40 gün sonra hâlâ çadır sorununu çözememiş olacak hem de sandıkta hesap vermekten kurtulacak. Var mı öyle üç kuruşa beş köfte!

Depremzede canının derdindeyken oy derdine düşüp orada siyasi propaganda yapıyor, rakibini karalıyor üstelik...

Yanına Hizbullah'ın uzantısı HÜDA PAR'ı alan Erdoğan, şuradan da yüklenmekte haksız mı:

"Bakıyorsunuz Bay Kemal, PKK terör örgütünün parlamentodaki uzantısıyla el ele, kol kola dolaşıyor mu? Bunlara en güzel cevabı 14 Mayıs'ta sandıkta vereceğiz."

Hepsi tamam. Yalnız, Erdoğan'ın şu sözlerine katılmıyorum:

"Benim Adıyamanlı kardeşim, 'yalan makinesi kim' diye sorsak, kim olduğunu zaten bilir."

Adıyamanlı bilir elhak, nasıl bilmesin; bu kadarına yalan makinesi dayanmaz, poligrafın bile devreleri yanar...

Fakat biz, yalancı değil de ters gerçekçi desek daha münasip kaçmaz mı!

KIZILAY'DAN O GİDERSE KUDÜS MÜ DÜŞERMİŞ

Meclis Deprem Araştırma Komisyonu'nda, neden istifa etmediğini sordular.

Kızılay Başkanı Kerem Kınık, şu gerekçeyi öne sürdü:

"Sahada 300 bin gönüllünün yönetilmesi kaotik bir duruma dönüşür."

Yeni yönetim seçilene dek kaos çıkarmış. Onun için başkanlığı bırakmıyormuş.

'Kendim için bir şey istiyorsam namerdim, diyen adam ne istiyor' sorusunu getirdi akıllara.

Hiç gerek yoktu.

Çadır skandallarından AFAD ya da Kızılay sorumlu değil ki, niye üstüne aldı!

Meclis Deprem Araştırma Komisyonu'nun haberi olmayabilir ama o işe Altılı Masa ve Bay Kemal bakıyor.

Kızılay Başkanı, iktidar propagandasına inanmıyor mu yoksa?

'İstifaya çağrılacak olan muhalefet, Kızılay'ın ne alakası var, bana niye söylüyorsunuz' diye terslese kapanırdı konu.

Bırakın 'ben gidersem kaos çıkar'ı; 'Mekke düşer, Kudüs yenilir, ümmet kaybeder, emperyalizm kazanır' dese bile kesmez artık.

Gereksiz uzattı şimdi. Bu kez de sorumluluğu iktidar hesabına üstlenerek seçmenin kafasını karıştırdığı için istifası istenmez umarım.

YORUMLAR (98)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
98 Yorum