‘‘Otuzun üstünde kimseye güvenme!‘‘

Toplumsal süreçleri bizzat içinde bulunduğumuz esnada tanımlamak mümkün olamıyor. Daha önce yapılmış tecrübelerle bugün yaşananlara anlam yüklemeye çalışıyoruz. Hele Türkiye gibi yaşanan her şeyi iktidar olabilmek için faydalı mı yoksa zararlı mı noktasından değerlendiren bir ülkede sarih bir sonuca ulaşmak çok güç. Olağanüstü durumlarda sükuneti korumaya çalışarak, aktörlerin motivasyonlarını, hatta kendimizi önyargısız anlamaya çalışmak en sağlıklı yol olabilir.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan protestoların ne anlama geldiği ve nereye varacağı sorusu bu türden sağduyulu okumayı gerektiren tarihi bir kırılma anı. Protestoların başladığı ilk günden itibaren zihinlerde oluşan Gezi kıyaslaması yeterli olmadığı gibi gerçekçi de değil. Gezi’de olan bitenlere ideolojik bir karakter yükleyip ’‘direniş destanı edebiyatı’’ ile anlamlandırmaya çalışanların bile Saraçhane protestolarının nitelik ve nicelik olarak Gezi’den farklı bir karakteri olduğunu takdir edecektir.

Her ne kadar protesto taraftarları, göstericilere uygulanan polis şiddetine yönelik video ve resimlerle gaddar devlet anlatısını kullanmaya çalışsalar da polisin göstericilere karşı iddia edildiği gibi aşırı şiddet kullandığından bahsetmek çok güç. Polis benzeri protestolara kıyasla sükuneti muhafaza ediyor.

***

Öte yandan gençlerin protestosunu polise saldırıyorlar, tarihi mezarlıkları paramparça ettiler söylemiyle aktaranların da sınırlı bir iki hadise dışında sunabildikleri bir örnek yok. Bu söylem de göstericilere karşı olan kesimde propagandayı yapanların umduğu etkiyi yaratmadı.

Gösterilerde şiddet dozunun düşük olması, taraftarlarını Gezi döneminden kalma söylemlerle mobilize etmeye çalışanların etkili olamaması, protesto kültürü açısından sağlıklı gelişmeler. Söylem ve eylem bazında şiddete başvurmayan, yaratıcı bir üslup geliştiren gençler, vermek istedikleri mesajı, bu mesajın gerçek muhatabı olan kitleye gayet başarılı bir şekilde aktardı.

Siyasi tartışmaları cephe mantığı ile sürdüren biz orta ve ileri yaştaki aktörler, karşı görüşte olsalar bile sinir uçlarımıza dokunmadan tepkilerini gösterebilen gençlerle tanışmış olduk. Gezi protestolarında akıl ve ahlak sınırları gözetilmeden yapılan hakaretler bir yana, mizah adı altında yapılan propagandalar bile şiddet ve nefret içeriyordu. Bugünkü protestolarda da bununu tek tük örneklerine şahit oluyoruz. Ancak genel teamül gençlerin nefret söylemine yönelmemesi yönünde.

***

Toplumsal tepki gösterilirken, hak talep etmenin yanında ‘’nefret ettirmemek‘‘ de meşruiyet tesis eden önemli etkenlerden birisi. Şiddet, hakaret ve nefrete saçmadığı müddetçe protestoları destekleyen birisi olarak, gençlerin yakalamayı başardığı bu yeni üslubun, Türkiye’de siyasi gündem tartışmalarında bir esin kaynağı olmasını temenni ediyorum.

Almanya’da 1960’ların sonunda başlayan ve 1970’lerde iyice şiddetlenen öğrenci hareketlerinin en önemli mottolarından birisi ‘’Yaşı 30’ün üstünde olan kimseye güvenme- Trau keinem über 30’‘ idi. Bu motto gençlerin üst jenerasyonlarla olan zihniyet mücadelesini sembolize ediyordu. Gerçi Almanya’yı dönüştüren gerçek gücün bu öğrenci hareketleri değil, özellikle kadınların da toplumsal hayata daha etkin katılımını sağlayan, Alman ekonomi mucizesi olduğun söyleyenler var. Her halükarda özellikle 2000‘li yıllarda siyasi sosyalizasyonu öğrenci hareketleri ile başlayan birçok insan Almanya’da yönetim kadrolarında belirleyici roller üstlendi.

Belki de bugün Türkiye’de siyaset, gençler aracılığı ile eski alışkanlıklarını terk ederek yeniden şekilleniyor. Bugünden bunu söylemek mümkün değil. Ancak Türkiye’de bir şeylerin değişmesi gerektiğini iktidar taraftarları da inkar etmiyor.

Siyasi beklentilerimizi gençler üzerine yansıtmak yerine, gençlerin gerçekte neler istediğini anlamaya çalışmamız gerekiyor. A politik diye suçladığımız z kuşağı belki de bizim anladığımız şekliyle politikanın işe yarar bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyor. İktidar yanlısı gençlerin de muhaliflere şiddet fantezileri içeren çağrılara kulak kapatıp kendi yaratıcı cevaplarını vermesi gerekir. Bu kez gençler tartışsın biz dinleyelim.

YORUMLAR (10)
10 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.