Siz busunuz, biz de buyuz işte!

Siz Batılılar! Asırlardır Ortadoğu, Afrika ve Asya insanlarının, bir gözünüz vatanlarında, bir ayağınız enselerinde, bir eliniz ceplerinde oldu hep. Siz, bu sarmal ortamında o ülkelerin insanlarına, gençlerine, aydınlarına nefes aldırmıyorsunuz. Onların akıllarını birleştirmelerine, baş başa verip kendi sorunlarına rasyonel çözümler düşünmelerine; ülkelerini, çocuklarını, servetlerini yönetmelerine fırsat vermiyorsunuz. “Dönüşü olmayan kapı”larınız hiç kapanmadı. O ülkelere yüzünüzü döndüğünüzde bir karakteriniz, sırtınızı döndüğünüzde başka bir karakteriniz var. Siz busunuz işte!

Bazı yöneticilerimize kızıyorsunuz. Çünkü bu iki karakteri ifşa ediyorlar. Oysa siz, şeytanın bile aklına gelmeyen yollarla soymaya devam ettiğiniz toplumların öteki karakterinizi farketmesini istemiyorsunuz. İşte o yöneticilerimizin -biraz diplomatik olmayan, dolaysız dil kullanmasını da bahane ederek- Türkiye karşıtlığında birleştiniz şimdi. Çünkü Türkiye’nin, sürekli bunaltarak toparlanmalarına fırsat vermediğiniz mağdur dünyanın gözlerini açmasından korktunuz.

***

Derin yapılarınızın dolaplarına rağmen, demokrasisini geliştirmeye uğraşan Türkiye’ye yardımcı olmadığınız gibi, onu terör örgütleriyle baş başa bıraktınız. Eğer yüz binlerce masumu öldüren, öldürülmesine sebep olan Beşşar Esed’i Tayyip Erdoğan’a tercih ettiğinizi alenen söylemiyorsanız, bunun sebebi, Suriye rejiminin vahşeti değil, o vahşetten kaçanların sizin rahatınızı bozmalarından korkmanızdır.

Evet, bazı yöneticilerimizin diplomatik olmayan dilini biz de eleştiriyoruz; ama niyetlerimiz farklı. Biz eleştiriyoruz; çünkü bu dil, size sıkıştığınız köşeden kurtulmak için bahane üretiyor. Ama biz buyuz işte: Bizim yöneticilerimiz ne kadar uğraşsalar da -haklısınız- size uyum sağlayamıyor; sizin diplomatik -ve aslında iki yüzlü- diliniz bizim ağzımıza oturmuyor.

Siz, otuz yıldır insanımızın ekmeğini zehir eden, kanını emen, ekonomisine darbe üstüne darbe indiren PKK konusunda da o malum iki yüzlü, iki dilli karakterinizi konuşturuyorsunuz. Bize dönen karakterinizle PKK’yı terör listesine yazıyorsunuz; ama sırtınızı döndüğünüzde öteki karakteriniz sırıtıyor: Duvarlarınızı, meydanlarınızı PKK katillerinin posterleriyle donatıyorsunuz. Biri de çıkıp oraları DAİŞ posterleriyle donatmaya yeltense hangi suratınızı göstereceğinizi çok iyi biliyoruz. Şayet zararı size de dokunmasa, DAİŞ için de aynı şirin “demokrasi” yüzünüzü göstereceğinizden kuşkumuz yoktur. Çünkü siz busunuz işte. Tıpkı bizimkiler iki yüzlü siyaseti beceremedikleri gibi siz de tek yüzlü, tek ahlâklı siyaseti beceremiyorsunuz.

***

Biz üç milyon Suriyeliyi aldık; başımızı derde sokacağımızı bile bile… Ama biz buyuz işte! Nasıl alamazdık! Dinimizin buyurduğu gibi, biz Allah’tan korktuk, kuldan utandık. Ama siz bu kavramları çoktan unuttunuz. Siz İsa’nın merhamet ahlâkını unutalı asırlar oldu! Birkaç bin Asyalı ve Afrikalı ülkelerinize geldi diye uykularınız kaçtı. Çünkü siz, verdikçe “daha yok mu?” diyen nefislerinizin süflî zevklerini önemsersiniz sadece. Bu yüzden, en hümanistlerinizin bile nasıl ırkçı, faşist ve yabancı düşmanı kesildiğini gördük.

Sizin, ülkelerini soyup yoksulluğa mahkûm ettiğiniz o insanlara karşı işlediğiniz günahların bedelini biz ödüyoruz. Hem de bütün yaptıklarınızı bile bile... Ama başka türlü yapmak elimizde değil. Çünkü biz buyuz işte. O insanlar yıllardır kucaklarındaki çocuklarıyla birlikte denizlerde boğuluyor. Ama siz omuzlarınızı silkip geçiyorsunuz. Çünkü siz busunuz işte. “Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde yeri yok” diyorsunuz. Çünkü Türkiye aranıza girerse, bakarsınız, size ‘İsa’nın merhameti’ni hatırlatan şeyler söyleyerek rahatınızı kaçırır. Siz aslında bizden değil, kendi vicdanınızdan korkuyorsunuz.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum