‘Bahçeli affı’ ve endişeler

Cezaevleri çok kalabalık. Tutuklu ve hükümlü sayısı 228 bin 983 (Ekim 2017).

Büyük rakam. Rakamın büyüme eğrisi nüfusumuzun artışıyla paralellik arz etmiyor.

Tutuklu ve hükümlüler, nüfusumuzdan daha hızlı artıyor.

Artış hızını anlamak için rakamlara bir bakayım dedim. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün sitesinde epey ayrıntılı bir çizelge buldum. (cte.adalet.gov.tr)

Eh, çizelgeyi bulunca, eski rakamlara da baktım.

1970’ten berisi var.

1970’te 56.511 kişi varmış cezaevlerinde. Bir yıl sonra 61.463, bir sene sonra 64.889.

Rakam, birdenbire 60 binlerden 1974’te 24.860’a düşüyor.

Düşüş, yüzde elliden fazla.

‘Bu, olsa olsa Ecevit affıdır’ diyorum.

Bizim Saçmalı Pınar Köyü’nün eski muhtarının evinde (Adı Yusuf Cebeci miydi?) yakın zamanlara kadar Bir Ecevit resmi asılıydı.

Af vurmuş onlara, öyle çıkmış babaları hapisten.

Bana öyle geliyor ki, eski ‘Ecevitçi’ler arasında ‘aftan çıkanlar’ ve aileleri bir yekun oluşturuyordur.

Sayılar, 74’ten itibaren ufak ufak artarken... Küsuratları atlıyorum. 24-37-44-50-54-52 bin...

1980’de birden 70 bine, 1981’de ise 79 bine çıkıyor.

‘Hah!’ Diyorum, ‘bu da 12 Eylül 80 ihtilali!’

Sonra, 1985’e kadar, tık, tık, tık, birer ikişer bin düşüyor.

1991’de de 45 binden 26 bine düşüyor.

Nisan 1991’de, muhalefetin de desteğiyle çıkan şartlı salıverme yasası. 141, 142 ve 163. Maddelerin kaldırılışı.

Hey gidi maddeler!

Bir kanunun olmaması, olmasından daha fazla sıkıntı verebiliyor.

Biz 163’ten, solcular 141’den, 142’den çok çekti... sonra mesela 312, aynı maksatlar için kullanıldı.

Rahmetli Özal’ın niyeti iyiydi ama, ‘devlet’in niyeti değişikti. Buldu hayalet bir kanun!

O yıl birdenbire neredeyse yarı yarıya boşalmış cezaevleri.

91’den sonra damlaya damlaya göl olmuş yine.

31-34-38-46 ve 96’da 50 bin.

28 Şubat’ın, yani devletin niyetinin bozuk olduğu dönemin işareti: 1999’da 67 bin.

2000’de 49 bin.

Bu da olsa olsa Rahşan Hanım’ın çıkardığı aftır. 18 bin kişi dışarı çıkmış.

2000’den 2005’e 55 bin oluyor cezaevlerinin toplam nüfusu.

2006’da birdenbire 70 bin.

2009’da da 103 binden 116 bine çıkmış.

Birkaç sene artış yüksek. PKK mı, Ergenekon mu? KCK mı?

Belki biraz ondan, biraz ondan.

31 Ocak 2016: 181 bin.

1 Kasım 2016: 197 bin.

2 Ekim 2017: 228 bin 993.

Bu sert tırmanış, tabii ki Fetö’yle ilgili.

Cezaevlerindeki izdihama bakarak memleketin halet-i ruhiyesi hakkında fikir yürütmek isteyen olursa, anlattığım çizelgeye bakabilir.

Sıkıntılı mıyız, gergin miyiz, ferah mıyız, sakin miyiz...

Ben bu çizelgeye uzun uzun bakmazdım. Devlet Bey’in açtığı af tartışması yüzünden baktım. Fakat, eski rakamları görünce, merakımı celbetti.

Devlet Bey, yeni bir af talebini her vesileyle söylüyor.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan fikirlerini beyan ettikten sonra da ısrar ediyor.

Hapishanelerdeki kalabalığa bakınca, haklı da olabilir.

Fakat, neden uluorta tekrarlayıp duruyor?

230 bin kişilik bir kitleyi ‘af’ diye yerinden kımıldatmak, az iş değildir. Vebali de vardır.

Sonra, bir isyan uyarısında bulunmak...

Her bakımdan endişeye değer.

Ben bazen, ‘Nasıl olsa istediği zaman görüşebilir. Neden gidip doğrudan Cumhurbaşkanı’yla konuşmuyor’ diye saf saf soruyorum ama, herkes benim gibi değil.

Arkasında değişik saikler arayanlar olabilir.

Gerçekten var mı isyan tehlikesi? Yoksa bir siyasi hamle mi?

Bakalım, erken seçim kararındaki gibi, Devlet Bey’in af çağrısı da ‘Cumhur İttifakı’ içinde bir uzlaşmayla neticelenir mi?

‘Rahşan affı’ tabirinden sonra, bir ‘Devlet Affı’ tabiriyle tanışacak mıyız?

Anlaşılır, çok uzun sürmez.

YORUMLAR (23)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
23 Yorum