McKinsey’e ihtiyaç duymasak iyiydi
McKinsey’i herkes gibi ben de merak ettim. Daha önce ismini bilmiyordum. Türkiye ekonomisini veya ekonomik performansını McKinsey’e denetlettirecek diye duyunca, bakayım dedim.
Önemli bir firma. McKinsey’in maketi sayılacak ölçekte yerli firmaların mevcudiyetinden haberdarım.
İş körlüğü sebebiyle siz veya yöneticileriniz bazı aksaklıkları göremeyebilirsiniz.
Şirketinizi sizin verdiğiniz yetki çerçevesinde izliyorlar, nereler iyi nereler aksıyor, ne yaparsanız tasarruf edersiniz, ne yaparsanız yeni kaynak üretirsiniz bunu araştırıyorlar, size tavsiyelerde bulunuyorlar.
Falan ve filan elemanınızın fazla olduğunu veya imalat sürecinde şu ve şu aşamaların gereksiz olduğunu, şu ve şu makinaların fazla olduğunu bile söyleyebiliyorlar size.
Onların tavsiyelerini ister dinliyorsunuz ister dinlemiyorsunuz.
Böyle birkaç yerli şirket biliyorum.
Baktım, McKinsey de böyle bir şirket. Fakat büyük. Benim bildiklerimle kıyaslanamayacak kadar büyük.
Kendisini tanıttığı metinlerde güzel cümleler var. Data’ya çok önem veriyorlar. Performansınız hakkında doğru, uygun datalar üretiyorlar sonra bu dataları analiz ediyorlar.
O datalara ve analizlere göre size tavsiyelerde bulunuyorlar.
Kendisini tanıttığı mckinsey.com.tr’de “Müşterilerimiz şirketlerinin büyümesini istediklerinde, stratejileri, operasyonları konusunda kritik seçimler yapmaları gerektiğinde, belirsiz dönemler öngördüklerinde bize başvururlar” diye yazmışlar.
Eminim, anlattıkları kadar mükemmel değillerdir. Adam kendi noksanını tanıtım metnine yazar mı?
Müşteri menfaatini kendi menfaatlerinin üzerinde tutuyorlarmış.
Müşterilerinin bilgilerini ve verilerini en gizli sır olarak kabul ediyorlarmış. Müşterileriyle aynı fikirde olmadıkları durumlarda da fikirlerini söylüyorlarmış.
Bunlar, kendilerini yönetmekte sıkıntı çeken şirketler için faydalı şeyler.
(Müşteri menfaatini kendi menfaatlerinin üstünde tutmaları bana abartılı geldi. Bence kendi menfaatlerine daha fazla önem veriyorlardır.)
Şöyle düşünebiliriz.
Bizim ekonomimizde de bazı şeyler iyi yönetilememiş ki McKinsey’den destek almaya karar vermişiz.
Ya da bazı güçler bizim ekonomimizi kurcalamış, bundan mutazarrır olmuşuz.
Her neyse, McKinsey iki durumda da hizmet veriyor.
Türkiye’nin kendi ekonomisini izlemesi, kendi kararlarını alması da mümkün. Türkiye bunu yapıyor da...
Fakat demek ki üçüncü bir tüzel kişinin bakmasına, incelemesine ve tavsiyelerine ihtiyaç duyuyor.
Hatta belki tanıklığına...
Biz, ekonomimizin sorunsuz olduğunu söyleriz.
Fakat alem bize inanmaz.
Böyle durumlarda tarafsız birinin şahitliği faydalı olabilir.
Böyle bir tanıklığa ihtiyaç duymasaydık iyiydi.
Elbette, ekonomimizi, siyasetimizi, bölgemizi haleldar eden bir sürü kötülüğün kaynağı olarak ABD’yi gösterdiğimiz bir zamanda, ABD’li bir firmanın bizi denetlemesini istemek bir çelişkiyi barındırıyor.
Herkes kendi zaviyesinden bakıyor.
Muhalefet McKinsey’i IMF’ye benzetiyor.
‘Duyunu Umumiye’ falan bile diyorlar.
Derler, bunun yadırganacak bir tarafı yok.
Muhalefetle iktidar yer değiştirseler, McKinsey’i faraza CHP Türkiye’ye çağırsa, muarızları ne demezdi?
Muhtemelen CHP’nin şu anda hayal edebileceğinden daha fazlasını derdi.
Biz başkasında görüp eleştirdiğimiz zaman haklıyız.
Başkası yapıp biz eleştirdiğimiz zaman da haklıyız.
Her durumda bizim haklı olmamızda bir tuhaflık yok mu?
Tuhaflık var ama, insanoğlunun tabiatı böyle.
Sakın bu yazdıklarımdan McKinsey’i müdafaa ettiğime dair bir netice çıkarılmasın.
Bana ne, el alemin şirketi.
Adını duymasaydım bir eksiklik hissetmezdim.
Memleketimiz açısından iyi sayılamayacak bir vesileyle duymuş oldum.
Şu sıkıntılar hayırlısıyla bitse de kendimizi el aleme izletmekten bir an önce kurtulsak.